Amerika’da Baylor College ve Miami Üniversitesinden Dr. Dickey ve Dr. Ramasamy’a göre tüp bebek başarısızlıklarında ya da tekrarlayan düşüklerde spermin incelenmesi çok önemlidir. Reprod Syst Sex Disord dergisinde çıkan yazılarına göre, bu tür olgularda sorun spermden de kaynaklanıyor olabilir ve şayet böyle ise buna uygun tedbirlerin alınması faydalı olabilir.
Tüp bebeğin başarısı en fazla %50 civarındadır. Yani olguların yarısında tutmayabilir. Doğal yolla gebeliklerin %1-2’si ise, tekrarlayan düşükle sonuçlanmaktadır. Bunlarda kadına ait nedenler söz konusu olmakla birlikte, çoğunda ne yazık ki neyin sorumlu olduğu anlaşılamamakta.
İşte böyle sağlıklı bir gebeliğin elde edilemediği durumlarda spermlere ait bazı bozuklukların tüp bebek başarısızlığına ya da düşüklere neden olabileceği gösterilmiştir. Bunlar sperm DNA hasarları ve anöploidi dediğimiz kromozom bozukluğudur.
DNA hasarı, spermlerin çekirdeğindeki genetik malzemenin yani DNA’nın taşınması sırasında gelişen kırıkların yeterli onarılmamasından kaynaklanır. Normalde spermin içindeki DNA iplikçikleri kanallardan taşınırken sıkıca katlanır ve böylece dışarıdan gelecek zararlı etkilere karşı kendini korumaya alır. Ancak bu korunmanın yetersiz kaldığı durumlarda DNA’da hasarlanma ortaya çıkar. Hasarlı DNA’yı taşıyan spermler ister doğal yolla ister tüp bebekle yumurtaya girdikleri zaman embriyo gelişimi bozulabilir ve neticede ya gebelik hiç gelişmez ya da düşükle sonuçlanır.
Anöploidi dediğimiz durum ise, spermlerde normalde olması gereken 23 kromozom sayısının artması anlamına gelir. Normalde embriyo oluşurken biri anneden biri de babadan olmak üzere birer kromozom aktarılır. Eğer embriyoda aynı kromozomdan 3 adet (trizomi), veya sadece 1 tane (monozomi) bulunuyorsa buna anöploidi denir ve yaşamla bağdaşmayan veya düşükle sonuçlanan anormallikler oluşur. Trizomi 21 (Down Sendromu), trizomi 16, trizomi 13 (Patau Sendromu), Trizomi 18 (Edwards Sendromu), monozomi X (Turner Sendromu) ve Trizomi XXY (Klinefelter Sendromu) bunlar arasında en sık rastlanılanlarıdır.
Görüldüğü gibi DNA hasarları ve anöploidi bozuklukları çocuk olmasına mani önemli faktörlerdir. Eğer DNA hasarı varsa ya ilaçla tedavi edilmeli ya da testisten alınan spermlerle tüp bebek yapılmalıdır. Son yıllarda ejakulatta çıkan sağlıklı spermleri seçecek teknikler de geliştirilmiştir. Anöploidi durumunda ise tüp bebek yapılırken embriyonun genetik yapısının araştırılması (PGD) veya amniyosentez önerilir.
İşte bu nedenle, tüp bebek tutmaması veya tekrarlayan düşük olgularında spermin DNA hasarına yönelik TUNNEL gibi testler ya da anöploidiye yönelik FISH boyaması şeklinde detaylı analizleri sağlıklı bir gebelik elde edilmesinde önemli bilgi verebilir.