Prof.Dr. Kaan Aydos
İşleri yetiştirme kaygısı içinde hızlı yaşam koşulları hiç kuşkusuz beraberinde stresi de hayatımıza yerleştirdi. Gerçekten de, stres o kadar kabul edildi ki, eğer stresli değilseniz bir şeylerin iyi gitmediği bile düşünülür oldu! İşin aslı stres kesinlikle bedenimiz için zararlıdır. Üreme fonksiyonlarını da ciddi şekilde etkiler.
Çok ilginçtir, eğer aşırı stres altındaysak vücudumuz çocuk olmasına mani olacak bir mekanizmayı işletmeye başlar. Stres altında olduğumuzda “adrenalin” diye bilinen bir madde salgılayarak içinde bulunduğumuz şartların cinsel birleşme için hiç de uygun olmadığı sinyalini verir. Bu sinyali alan ilgili diğer organlar da fonksiyonlarını durdurur.
Stresliyken salgılanan bir diğer hormon ise “kortizol”dür. Kortizol, vücudun esas seks hormonu olan GnRH’nın (gonadotropin salgılatıcı hormon) beyinden salgılanmasını inhibe eder. Bu hormonun azalması cinsel fonksiyonlarda ve sperm üretiminde bozulmaya yol açar.
Çünkü GnRH beyinin hipofiz denilen kısmından LH ve FSH adlı iki önemli hormonun salgılanmasından sorumludur. LH, testislerden erkeklik hormonu olan testosteronun yapımını uyarır. FSH ise yine testislerde sperm üretimini uyarır. Bu iki hormon, cinsel ve üreme fonksiyonlarının sağlıklı biçimde sürdürülmesinde vazgeçilmez öneme sahiptir.
Uzun süre stres yaşayan erkeklerde cinsel istekte düşüş ortaya çıkar ve genel üretkenliği azalır. Buna “Strese bağlı Üreme Bozuklukları” adı verilmiştir.
Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerde uzun süre istemelerine rağmen bu başarılamamışsa, stresin etkisi olabileceği de düşünülmelidir. Çocuk sahibi olmayı hedefleyen çiftler, tedavilerinin içinde stres giderici tedbirlere de yer vermelidirler.
Stresli kadınlarda anne karnındaki bebeğin sağlığı önemli derecede etkilenebilir. İşte bu nedenle vücut, stres altındaki çiftlerde çocuk olmasını istemez ve cinsel ilişkiye girilmesini önleyici mekanizmalara müsaade eder. Stresli kişi sağlıksız kişi anlamına gelir. Kendini sürekli yorgun hisseder, gergindir, sağlıklı beslenemez. Kanda adrenalin ve kortizol gibi stres hormonları arttığı için çocuğa geçme riski de ortaya çıkar. Bu şartlar altında gelişecek gebeliklerde çocuk risk altında kalabilir.
Erkekte stres hormonlarının çocuğa geçmesi söz konusu olmaz. Bunlar ancak sperm üretimini ve kalitesini bozarak etkili olurlar. Ama erkeğin stresi eşine de yansıyarak dolaylı yoldan bebeğin sağlığını etkileyebilir.