Sperm tahlili raporlarında çok sayıda sonuç yazar. Bunlar arasında ilk aranılan ise sperm sayısı, hareketi ve morfolojisidir. Oysa diğer değerler de sorunun nereden kaynaklandığını anlamada oldukça önemli bilgiler verir. Bunlardan biri de likefaksiyon süresidir.
Sperm tahlili için özel toplama kapları kullanılır. Örnek de bunun içine verilir. Ejakulat ilk çıktığında pıhtı şeklinde kabın iç duvarına yapışık halde kalır. Ancak mikroskop altında inceleyebilmek için bunun eriyip sıvı haline gelmesi gerekir. İşte meninin pıhtı halinden akışkan sıvı haline gelmesi sürecine likefaksiyon yani erime diyoruz. Bunun gerçekleşmediği durumlarda spermin mikroskobik incelemesi de yapılamaz.
Normal ilişki sırasında da meni kadın genital sistemi içerisine atıldığında pıhtı halindedir. Bir süre sonra erir ve içindeki sperm hücreleri kolayca hareket edebilecek yumurtaya doğru ilerleyebilirler. Likefaksiyon yani erime olmaması durumunda spermler yumurtaya ulaşamayacağı için gebelik de görülmez. Likefaksiyon bozukluğu kısırlık yapan nedenlerden biridir. O nedenle de tahlillerde likefaksiyonun normal olup olmadığı kontrol edilmeli.
Meninin likefaksiyonu 5 ile 20 dakika içerisinde gerçekleşir. Bunun yapan ise prostattan gelen ve PSA yani prostata spesifik antijen olarak bilinen bir protein eritici enzimdir. Kallikrein adlı protez ile ilişkili olduğu için de çoğu yerde KLKs olarak geçer. Prostattan salgılanan bu likefaksiyon yapıcı enzim, ejakulasyon sırasında meni dışarı atılırken içine karışır. Hemen arkasından da meni eriyerek akışkan bir sıvı haline geçer.
Tahlillerde spermin likefaksiyon zamanının uzaması ya da hiç likefiye olmaması kısırlığa yol açan nedenlerden biridir. Bunun bir sebebi, genetik olarak PSA enziminin yapısının bozulmasıdır. Her ne kadar hangi genin bundan sorumlu olduğu bilinse de pratikte bunu ölçecek bir test yoktur. Hiçbir sebebin ortaya konamadığı durumlarda genetik bozukluktan şüphe edilmeli. Diğer nedenler arasında sıklıkla karşılaşılan ise genital yol üzerindeki bezlerin çalışma bozukluklarıdır. Bunun da başlıca nedeni epididim, prostat ve seminal vezikül bezlerinin iltihaplarıdır. Şayet sperm tahlilinde lökosit sayısı artmışsa, bu durum akla gelmeli. Ancak her zaman lökosit artışı görülmeyebilir. Böyle durumlarda meni çıkışının ağrılı olması, testislerde ağrı ya da idrar yaparken yanma görülmesi de bezlerin iltihabi hastalıklarına işaret edebilir. Özellikle prostat iltihapları bu bakımdan araştırılmalıdır. Prostatitler ürolojik hastalıklar arasında tanısı ve tedavisi en karışık olanlarından biridir.
Prostat ameliyatlarından sonra likefiye edici enzim de ortadan kalkacağı için likefaksiyon gerçekleşmeyebilir. Ameliyattan önce bu durumun hasta ile konuşulup, sonradan endişe edilmemesi önemlidir.
Bütün bunlar normal olsa bile, kadına ait bazı bozukluklar da semenin eriyerek akışkan hale gelmesini önleyebilir. Çünkü kadın genital kanalından salgılanan bazı enzimler likefaksiyon işlemini önleyici özelliktedir. Kadında progesteron ve östrojen hormon düzensizlikleri ve adet bozuklukları ile iltihabi durumlar buna neden olabilir.
Bazen çok koyu kıvamda çıkan meni içinde küçük, katı partiküllerin bulunduğu dikkat çeker. Bunlar genital kanalda iltihaplanmalardan kaynaklanabilir. Beraberinde sıklıkla lökositte de artış vardır. Bu durum tahlillerde artmış viskozite olarak belirtilir. Viskozite artışı likefaksiyondan daha farklı bir sorun olup, tedavisi de ona göre planlanır.
Likefaksiyon sorunu olan spermlerde öncelikle genital kanalın iltihabi hastalıkları araştırılmalı. Özellikle tahlillerde lökosit artışına dikkat edilmeli. Gerekirse kültür testleri yapılarak iltihaba neden olan mikroorganizma araştırılabilir. Klamidya ya da uroplazma gibi mikroorganizmalar ise ancak özel tetkiklerle ortaya çıkarılabilir. Genital bezlerin yetersiz çalışması oksidatif streste ve buna eşlik eden DNA hasarlarında artış yapabilir. Şayet böyle bir bulgu varsa, likefaksiyon bozukluğu bununla ilişkilendirilebilir.
Tedavisinde öncelikle sıvı alımının artırılması gerekir. Çünkü az su içilmesi meninin akışkanlığını da azaltır. Yerine göre antibiyotikler, iltihap dağıtıcı antiinflamatuarlar kullanılabilir. Genital bezlerin çalışmasını düzenleyici ürünler faydalı olabilir. Oksidatif stres ve DNA hasarına yönelik antioksidan tedavilerin önemli yeri vardır. Bunlar fayda etmezse, ejakulatın laboratuvarda işlenmesi ile aşılama yani intrauterin inseminasyon veya tüp bebek son çare olarak önerilir. Özellikle DNA hasarının sorun olduğu olgularda testis spermleri ile tüp bebek de düşünülebilir.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı.