Olgun sperm hücresine spermatozoa adı verilir. Yaklaşık 50 mikrometre boyunda uzun bir kuyruğu bulunur. Kuyruğun salınarak hareket etmesiyle de ileri doğru yol alır. İşte spermin yumurtaya erişebilmesi için, kuyruğunun normal ve sağlıklı bir hareket kabiliyetine sahip olması gerekir. Ancak döllenmenin gerçekleşebilmesi için sadece hareket yetmez, aynı zamanda spermin başının, yumurtanın kılıflarını eritip, içindeki genetik malzemeyi yumurtaya bırakması da lazımdır. Yumurtanın etrafındaki kılıfları eritecek enzimler ise sperm başının hemen önünde, şapka gibi geçmiş bir kese içerisinde bulunur. Yumurtaya yaklaşınca bu kese açılır ve içindeki enzimler de açığa çıkarak yumurtanın zarlarını eritirler. İşte, burada da önemli olan akrozom dediğimiz bu kesenin kendiliğinden açılması olayıdır.
Yukarıdan da anlaşılacağı üzere döllenmenin gerçekleşmesinde 2 önemli olay var; spermin güçlü hareket etmesi ve başındaki akrozom kesesinin açılması. Bunların her ikisi de enerji gerektirir. Spermin enerji kaynağı ise mitokondri dediğimiz organelidir. Mitokondri aynen bir pil gibi işlev görür ve yarattığı elektrik akımı sayesinde biraz önce bahsettiğimiz mekanizmaların düzgün çalışmasıyla kuyruk hareket eder, akrozom kesesi açılır.
Mitokondri bozuklukları nasıl anlaşılır?
Mitokondri bozuklukları kısırlık nedenleri arasında önemli bir yer tutar. Nasıl ki pili zayıflamış bir fener ışık saçamaz, mitokondrisi zayıflamış sperm de döllenme yapamaz. İyi de, mitokondrinin bozuk olduğunu nasıl anlayacağız? Önce sperm tahlilinde hareket oranlarına bakılır ve bir de sitoplazmik artık dediğimiz morfoloji bozukluğuna dikkat edilir. Mitokondri, sperm başının hemen arkasında 4-5 mikron boyundaki orta parça olarak bilinen kısmı kaplamakta olup, buranın da şeklinin bozuk olması bir diğer belirti olarak ele alınır. Ancak laboratuvarlarda hareket değerlendirmesi gayet başarıyla yapılabilmekle birlikte, morfolojik olarak sperm şeklinin değerlendirmesi henüz istenen standartta değildir. O nedenle de çok güvenilir bir parametre olarak görülmemeli.
Son zamanlarda mitokondri bozuklukları için daha spesifik bulgular tanımlanmıştır; mitokondri membran potansiyeli ve enerji metabolizması ile ilgili belirteçler gibi. Bunlar ejakulatta genetik yöntemlerle ölçülür.
Mitokondri bozuklukları nelere yol açar?
Mitokondrinin çalışmasının bozulması 2 önemli sonuç daha doğurur; sperm DNA hasarı ve spermin erken ölümü. DNA hasarları özellikle tüp bebek sırasında döllenmenin olmaması, beşinci güne gidemeden embriyo gelişiminin durması ve gebeliklerin düşükle sonuçlanması gibi sorunlarla yakından ilişkilidir. Diğer yandan, her canlı gibi sperm hücresinin de yaklaşık 10 günlük belli bir yaşam süresi vardır. Bu süre dolduğunda apopitoz dediğimiz bir süreç ile sperm yaşlanarak ölür. Bu beklenen normal bir sonuçtur. Spermin bu şekilde ölmesi, mitokondri tarafından idare edilir. İşte, şayet mitokondri sağlıklı çalışmıyorsa spermler de erkenden canlılıklarını kaybederler. Daha önceki yazılarımızda anlattığımız oksidatif stres ve buna yol açan faktörler, sperm DNA hasarları ve erken ölüm için başlıca sorumlu nedenlerdir.
Anlatılan mitokondri bozukluklarının dikkatli şekilde araştırılıp, nedene yönelik spesifik tedavilerinin yapılmasıyla gebelik başarısı da artacaktır. Tüm dünyada bu konu üzerinde araştırmalar özellikle son yıllarda yoğunlaştı. Bizim de çalışmalarımız devam etmekte. Bu şekilde, kısırlık nedeniyle tedavi arayışına giren çiftlerin bir kısmı daha istediklerini elde edebilecektir.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr sayfasında yayınlandı
Resim: https://openclipart.org