HİÇ CANLI SPERMİ OLMAYAN ERKEKLER ÇOCUK SAHİBİ OLABİLİR Mİ?
Tahlillerde ölü ya da canlı hiç sperm görülmeyen azoospermik erkeklerin bir kısmı doğal yolla çocuk sahibi olabilir. Şayet sperm taşıyan kanallarda tıkanıklık varsa bunların cerrahi yolla düzletildiği ya da hipogonadotropik hipogonadizim olarak bilinen hormon eksikliğinin tedavisi ile normal sperm çıkışının sağlandığı erkekler doğal yolla da eşlerini gebe bırakabilir. Geri kalan olguların ise yaklaşık yarısı testislerden alınacak spermlerin tüp bebekte kullanılmasıyla baba olabilir. Hatta önceden sperm üretimini destekleyici hormonal ya da besleyici tedavilerin kullanılması testislerde bozulmuş sperm üretimini düzelterek tüp bebeğin başarısı artırılabilir. Bunların hiçbirinden faydalanamayan erkekler içinse son yıllarda kök hücreye yönelik çalışmalar ilerisi için oldukça umut vericidir.
NEDEN İLERİ YAŞ ERKEKLERDE SPERM KALİTESİ BOZULUR?
Burada en önemli neden, spermlerin içinde yüzdükleri sıvıda yıllar içerisinde biriken zararlı maddelerin yarattığı oksidatif strestir. Sigara, alkol, obezite, iş yerindeki kimyasallar, toksik gazlar, kötü beslenme, cep telefonu ya da bilgisayarlardan yayılan elektromanyetik dalgalar, yılların getirdiği stres gibi çeşitli çevresel faktörler ve düzensiz yaşam tarzı bu yolla sperm sağlığını bozarak DNA hasarında artışa yol açar. DNA hasarındaki artış ister doğal yolla olsun ister tüp bebekle, döllenmeyi ve embriyo gelişimini olumsuz etkiler, düşük riskini artırır. Yaşlanan erkekte kalp, damar ve solunum sistemi başta olmak üzere çeşitli metabolik rahatsızlıkların artışı ile bunların tedavisinde kullanılan ilaçlar da testislerde sperm üretiminde ciddi sorun yaratabilir.
Bütün bunların yanı sıra 40 yaşından sonra aktif testosteron hormonunda düşme başlar. Buna diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar ve psikojenik faktörlerin de eklenmesiyle artan cinsel ilişkiye girmede sıkıntı ya da meni çıkışında azalma ileri yaş erkek kısırlığı için önemli bir risk oluşturmaktadır.
YAŞ İLE SPERM HAREKETLİLİĞİ İLİŞKİSİ
Yaşlanmaya bağlı sperm kalitesindeki bozulmanın en dikkat çeken parametresi sperm hareketindeki azalmadır. Her geçen yıl hareketteki bozulma %1’e yakın düşerek, 20 yılın sonunda %13’e kadar geriler. Oysa bir spermin yumurtaya ulaşabilmesi için güçlü kuyruk hareketine sahip olması gerekir. Normalde spermlerin en az üçte biri ileri doğru hareket edebilmeli. Bunun altında kalması, erkeğin baba olma şansını anlamlı ölçüde azaltır.
ERKEK YAŞI İLE SPERMİN GENETİK KALİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
İlerleyen yaşla birlikte kısırlık sıklığındaki artışın başlıca nedenleri yıllar geçtikçe sperm üreten kök hücrelerde biriken genetik bozukluklar ve oksidatif stresin spermlerde yol açtığı DNA hasarındaki artıştır. Nitekim ileri yaş erkeklerin çocuklarında gelişim anomalilerinin sıklığının arttığı bilinmekte. Erkek 45 yaşın üzerindeyse, gebelik kayıpları ve düşük ağırlıklı doğumlar ile erken doğumlar ve doğumsal defektlere daha fazla rastlamaktayız. 40-45 yaş arası erkeklerin 2 ila 3 kat daha fazla otistik ya da psikolojik bozukluklu bebek dünyaya getirdikleri bildirilmiştir.
ERKEKLER HER YAŞTA BABA OLABİLİR Mİ?
Üreme başarısı söz konusu olunca erkekler kadınlardan biraz daha şanslıdır. Çünkü kadının menopoza girmesiyle anne olma şansı kaybolur. Oysa kural olarak bir erkek her yaşta baba olma fırsatını yakalayabilir. Ancak yaşın ilerlemesiyle birlikte erkeğin eşini gebe bırakabilme olasılığı düşmektedir. 40 yaş, erkek için bir uyarıdır. 25 yaşındaki durumuyla kıyaslanınca, 40 yaş üzerindeki erkeklerin baba olmak için 5 kat daha uzun süre beklemek zorunda kaldıkları görülüyor. Populasyon çalışmaları bu yaştan sonraki erkeklerin çocuk sahibi olabilme kapasitelerinin her yıl %23 azaldığını ortaya çıkardı.
İNFERTİL ERKEKLERDE KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
İnfertiliteye, evli çiftlerin yaklaşık %10-15’inde rastlanılır. Bunların da yaklaşık %7’sinde azoospermi söz konusudur. Nonobstrüktif azoospermi (NOA)’de sorun, sıklıkla haploid özellikteki spermatid ya da spermatozoa seviyesi hücrelerin sayı ve kalite bozukluğudur. Bunun da temelinde tek gen mutasyonları ya da kromozom defektleri şeklinde genetik faktörler yatar. Ancak yakın tarihli çalışmalar, eğer genetik bir anomali söz konusu değilse, kök hücre tedavisinin erkek faktörü infertilite tedavisinde bir umut olabileceğini vurgulamaktadır1.
NOA olgularının büyük kısmında mikroTESE ile olgun sperm bulunamaz ve neticede immatür sperm serisi hücrelerinin kullanımına ihtiyaç ortaya çıkar. Son yıllarda böyle olguların tedavisinde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Kök hücre tedavisi bu araştırmalarda önemli bir yer tutar.
Embriyonik Kök Hücre (Embryonic stem cell; ES) Kaynaklı Erkek Germ Serisi Hücreleri
ES hücreler embriyonun blastosist aşamasında oluşan iç embriyo kitlesinden (inner cell mass; ICM) gelişen totipotent hücreler olup, endoderm, ektoderm ve mezoderm gibi üç ana dokuya farklılaşma yeteneği gösterirler. Bunlar arasında germ serisi hücreler de vardır. Embriyonik kök hücre serileri, somatik hücre çekirdek transferi yoluyla yetişkin hücrelerden elde edilebilir. Embriyo içine verildikleri zaman germ serisi yönünde gelişim göstererek normal sperm yapabilirler2. Fare ve insan ES hücreleri kullanılarak germ hücresi elde edilmesi konusunda oldukça ümit verici sonuçlar alınmıştır.
ES uygulamalarında Embriyoid Cisim (embryoid body; EB) kullanımı önemli bir yer tutar. EB, vücuttaki dokuları oluşturmak üzere yönlenmiş, üç germ tabakasından kaynaklanan hücreleri içerir. EB üzerine BMP4 (bone morphogenic protein) kullanılarak stimülasyon yapıldığında farelerde ES hücrelerinin erkek germ serisi hücrelerine farklılaştığı gösterilmiştir3. Burada önce MVH gen markırı ile işaretli ES hücreleri in vitro ortamda inkübe edilmiş ve EB hücreleri oluşturulmuştur. Daha sonra MVH-pozitif hücreler seçilerek BMP4 üreten hücreler ile birlikte muamele edilip fare testisine nakledilirler. Neticede, markır olarak ortama eklenmiş olan MVH taşıyan hücrelerin sperm geliştirdikleri gösterildi. Benzer şekilde retinoik asit (RA) kullanılan çalışmalarda da EB hücreleri seçilerek mayozunu tamamlamış germ serisi hücrelere dönüşebildikleri, hatta oositi fertilize edebildikleri bildirilmiştir4. Bu yöntemle farelerde FE-J1, Dazl, Fragilis, MVH, Akrozin ve asetil alfa tubulin pozitif spermatogonium, spermatosit, spermatid ve olgun sperm benzeri hücre gelişimleri diğer çalışmalarda da başarılmıştır5. 2006 yılında Nayernia ve ark, ilk kez fare ES hücrelerinin in vitro koşullarda haploid spermatidlere dönüştüklerini ve canlı doğumla sonuçlandığını bildirmiştir6. Burada araştırıcılar, fare ES hücrelerini önce Stra8-EGFP geni ile transfekte ettiler ve RA içeren ortamda inkübasyona bıraktılar. Daha sonra Stra8 pozitif hücreler seçilerek Prm1-DsRed geni ile yeniden transfekte edildi ve bu markırı taşıyan hücreler ayrıştırılarak fare testisine enjekte edildi. Histolojik incelemelerde seminifer tubül formasyonu görüldü ve sperm hücrelerine farklılaştığı izlendi. Prm1 pozitif hücreler yumurtaya enjekte edildiğinde ise yavruları dünyaya geldi.
Diğer yandan, 2 basamaklı adherent hücre farklılaşması tekniği ile de fare ES hücrelerinden erkek germ serisi hücreler geliştirilmiştir7. Burada ilk basamakta fare ES hücreleri Active A, bFGF ve KSR (knockout serum replacement) ile uyarılarak epiblast-benzeri hücreler elde edildi ve arkasından BMP4, BMP8b, SCF (stem cell factor), LIF (leukemia inhibitory factor) ve EGF sitokinleri kullanılarak primordial germ hücresi-benzeri (PGCLCs) hücreler geliştirildi. Bunlar da seminifer tubüllerin içine enjekte edildi. Histolojik tetkiklerde spermatogenezin geliştiği izlendi. Oluşan spermatozoa ise yumurtaya enjekte edildiğinde fertilizasyon sağlandı ve normal yavrular dünyaya geldi.
İnsanda ise ES hücrelerinin kendiliğinden EB hücrelere farklılaşmaları ile erkek germ serisi hücreler elde edilmiştir8. İnsan ES hücrelerinden gelişen EB hücreleri VASA, BOL, SCP1 ve SCP3taşıyan, haploid germ serisi hücrelere dönüşebilmektedir. “Adherent cell differentiation” protokolü insanda da uygulanmış ve ES hücrelerinde germ serisi hücreler elde edilebilmiştir. Bunun dışında insan fötal gonad hücreleri ile yapılan co-culture tekniği de ES hücrelerden PGS hücre elde edilmesinde kullanılmıştır9. Ama bunlarda mayoz ötesine bir gelişim gösterilememiştir. Yine de yakın tarihli çalışmalarda insanda herhangi bir genetik manipülasyon yapılmaksızın ES hücrelerinin doğrudan haploid hücre aşamasına gelebilecekleri ortaya konmuştur10. Burada MEM, BSA, insülin, transferrin, putresin, L-glutamin, beta nerkaptoetanol, bFGF, GDNF (glial cell-derived neurotrophic factor), sodyum selenit, linoleik asit, linolenik asit ve HEPES içeren fare SSC kültür ortamında insan ES hücreleri doğrudan mayozunu tamamlamış, spermatid benzeri erkek germ hücre serisine farklılaşmıştır. Ancak bunların fertilizasyon potansiyelleri hakkında bir bilgimiz yok.
Netice olarak, erkek infertilitesinin tedavisinde ES hücrelerinin kullanılmasıyla erkek germ hücresi elde edilmesi ümit verici bir teknik olarak dikkat çekmektedir. Ancak bu hücrelerin genetik yapılarının hasta ile uyum problemi henüz çözülmemiştir. Etik olarak da sorunlar vardır. Özellikle ES hücrelerinin kaynağı burada soru işaretidir.
Uyarılmış Pluripotent Kök Hücre (Induced pluripotent stem cell; iPS) Kaynaklı Erkek Germ Hücre Eldesi
EB’nın yanı sıra, iPS hücreler kullanılarak da haploid aşamasında germ serisine erişilebilmiştir11. Bu hücreler transkripsiyon faktörleri ile somatik hücrelerin yeniden programlanması yoluyla elde edilmekte olup, pluripotansiyel kapasite taşıdıkları için programlandıkları yönde farklılaşma gösterirler. Germ hücre elde etmek amacıyla yapılan iPS tekniğinde, vücudun somatik hücrelerinden, Oct3/4, Sox2, Klf4, c-Myc, Lin28 ve Nanog gibi transkripsiyon faktörlerinden faydalanılarak iPS hücrelerinin elde edilmesine çalışılır12. iPS hücrelerin bazı avantajları vardır. En başta bunların kullanımı etik bakımdan bir sorun oluşturmaz. Ayrıca, iPS hücrelerin elde edilebileceği kaynak çok geniştir. Bunun dışında, hastanın kendinden alınmaları nedeniyle genetik yapısı hakkında bilgimiz de olur. Bu hücreler hastanın kendi somatik hücrelerinde elde edilebildiği için hastaya özgü çok sayıda hücre elde etmek mümkün olabilir.
Son yıllarda, fötal ve erişkin somatik hücrelerin yeniden programlanmasını takiben iPS hücrelerinden PGS hücreler elde edilebileceği yönünde çok sayıda çalışma bildirilmiştir. iPS hücrelerinin BMP4 eklenen ortamda epiblast benzeri hücrelere dönüşebileceği ve bunlardan da primordial germ hücrelerinin elde edilebileceği hatta yavru dünyaya gelebileceği gösterildi13. Araştırıcılar her ne kadar bu tekniği tekrarladıklarında benzer sonuçlar elde etmiş olsalar da, bazı hayvanlarda tümör gelişmesi, daha fazla araştırma yapılması gereğini ortaya koymakta. Daha yeni çalışmalarda insanda iPS hücrelerinin, insan fötal gonadal stromal hücreleri ile kültüre edilmeleri durumunda PGC benzeri hücrelere farklılaştıkları ortaya konmuştur9. İnsanda iPS hücrelerinin PGC hücrelerine farklılaşmasında BMP’nin etkili olabileceği gösterilmiştir14.
Bu tekniğin temelinde, gen ekspresyonu manipüle edilerek iPS hücrelerinin istenilen hücre hattına farklılaşmalarının belirlenmesi vardır. VASA ve DAZL gibi RNA’ya bağlanan proteinlerin insanda iPS hücrelerinden gelişen germ serisi hücrelerin mayoza girme potansiyellerini in vitro şartlarda artırdığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, RA kullanılarak 3 hafta içerisinde insan ES hücrelerinden haploid karakterde iPS hücreleri de oluşturulabilmiştir10. Ayrıca, Forskolin, insan rekombinan LIF, bFGF ve CYP26 inhibitör R115866 içeren kültür ortamında insan iPS hücrelerinin, spermatogonium, premayotik spermatosit, postmayotik spermatosit ve yuvarlak spermatid markırlarını gösteren daha ileri erkek germ hücre serilerine farklılaşmaları da sağlanmıştır10. Ancak, iPS hücrelerden elde edilen yuvarlak spermatidlerin oositi fertilize etme ve embriyo oluşturma kapasiteleri hakkında bir fikrimiz henüz bulunmamakta. Yine de insanda iPS hücrelerinden elde edilen germ hücrelerinin genetik instabiliteleri ve tümör oluşturma riskleri bunların klinik uygulanımlarını kısıtlamaktadır.
Spermatogonial Kök Hücre (Spermatogonial stem cell; SSCs)
Spermatogonial kök hücrelerin en önemli özelliği, genetik malzemeyi sonraki kuşaklara taşıyan tek hücre grubu olmasıdır. Bunlar, Sertoli hücreleri, ekstrasellüler matriks ve peritubüler miyoid hücre desteği altında kendi kendilerine çoğalabilme potansiyeline sahip hücrelerdir. Yakın tarihli çalışmalarda testis dokusu laboratuvar ortamında inkübe edildikten sonra yeniden testise nakledildiğinde, ratlarda spermatogenezin sürdürülebileceği de gösterildi15.
Bu anlamda, in vitro ortamda spermatositlerden mayozunu tamamlamış spermatidler elde edilebilmiştir. Gerçekten de sıçan testis hücre süspansiyonu 4 gün inkübe edildiğinde spermatosit ve arkasından da spermatide dönüşebildiği, morfolojik ve biyokimyasal olarak gösterilmiştir16. Farelerde de spermatogoniumlar izole edilip TERT ile işlem gördükten sonra SCF ortamında yuvarlak spermatidlere kadar farklılaşabilmektedir. Ancak burada sorun, spermatogoniumlardan gelişen spermatidlerin fonksiyonel yönden sonuç verip vermeyecekleridir. Yakın tarihte in vitro şartlarda seminifer tubüller içerisinde haploid hücreleri besleyebilecek bir mikro çevre ya da niş oluşturmak amacıyla 3D hücre kültür sistemleri düzenlenmesi üzerinde çalışmalar başlamıştır17. Gerçekten de, 7 günlük immatür farelerin testislerinden alınan hücreler 3D soft agar ortamında bekletildiklerinde postmayotik, morfolojik olarak olgun hücrelere benzeyen spermler elde edilebildi ve diğer çalışmalarda da onaylandı18. Eğer kanser tedavisi öncesi testis dokusu saklanıyorsa, bunların transplantasyonunu takiben malinitenin de taşınma olasılığına karşın, FACS (fluorescence activated cell sorter) ve markır taramaları yapılarak bu riskin elimine edilmesi önemlidir.
Daha yakın çalışmalarda ise spermatogenezi baştan sona destekleyebilen yeni bir organ kültür sistemi geliştirilerek, yeni doğan fare testis dokusunda serumsuz besiyerinde spermatid seviyesine kadar geliştirilmiş ve ROSI/ICSI ile başarılı fertilizasyon denemeleri yapılmış, hatta yavru doğurtulabilmiştir15. İnsan spermatogoial kök hücrelerinin (SSCs) laboratuvar şartlarında olgunlaştırılarak, oositi fertilize edebilecekleri, ancak son yıllarda gösterildi25. İnmemiş testisli bir grup erkekte testislerden alınan spermatogoniumlar, retinoik asit ve SCF (stem cell factor) içeren ortamda inkübe edildiğinde, mayoz bölünmeyi tamamlamış spermatidlere kadar gelişim sağlandı. Mayozun tamamlandığı, kültür ortamında SCP3-, MLH1-, and CREST pozitif hücre artışı ile ortaya konuldu. Bu hücreler fare oositleri içerisine enjekte edildiğinde, 2 hücreli embriyo aşamasına gelindiği görüldü. In vivo şartlarda SSCs’lerin fertilizasyon kapasite kazanmış olmaları, NOA’li hastaların ileriye yönelik tedavi umutlarını artırmaktadır. Erken evre germ hücrelerinin kullanılması ile insanda klinik olarak gebelik sağlanan tedavilere en son örnek, sperm FISH boyaması ile haploid karakterde oldukları belirlenen spermatidlerin kullanıldığı ROSI uygulanması ile sağlıklı çocukların dünyaya gelmiş olmasıdır. Gerçekten de bu yolla 14 sağlıklı doğum olgusu bildirilmiştir26. Her ne olursa olsun, bu güne kadar SSC hücrelerinin in vitro şartlarda olgun erkek germ hücrelerine farklılaşmaları konusu yüksek bir etkinliğe ve pratik uygulama kolaylığına erişememiştir.
In vitro şartlarda ve 3D kültür ortamında SSC hücrelerinin desteklenmesinin yanı sıra, SSC hücrelerinin ya da testis hücrelerinin transplantasyonu ile in vivo koşullarda germ hücre gelişiminin sağlanması daha başarılı bir klinik uygulama alanı bulmuştur19. Bu uygulamada asıl sorun ise saf spermatogonium elde edebilmektir. Genelde saf spermatogonium tip A elde oranları, değişik teknik ve çalışma şartları göz önüne alındığında %0.3 ile %30 arasında kalmaktadır.
SSC transplanatasyonu yerine testis dokusunun ya da kültür ortamında işlem görmüş doku örneklerinin nakli daha umut verici olabilir. Çünkü bu şekilde, sperm hücrelerinin içinde geliştiği destek hücreleri de kullanılabilir. Yenidoğan fare, domuz ve keçilerden elde edilen testis doku örnekleri deri altına nakledildiklerinde spermatogenez tamamlanabilmekte ve hatta sağlıklı yavrular dünyaya gelebilmektedir20. Ancak erişkin testis doku graftları daha az gelişim göstermekteler. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Acaba insanda testis dokusu diğer tür hayvanların testisine nakledilse, benzer spermatogenez aşamaları sağlanabilir mi sorusu üzerine yapılan fare çalışmalarında haploid hücre serilerine kadar ilerleme sağlanabilmişti. Bu şekilde, prepubertal erkek testis dokularının ksenograft nakilleri 4-12 ay süreyle spermatogenezin devam edebileceği yönündedir21. Ancak bunlarda sadece spermatosit evresine kadar gelinebildiği de bilinmelidir. Ayrıca, erişkin insan testis dokuları bu yöntemle fare testisine nakledildiğinde, sonuçlar iç açıcı olmamakta. Dolayısıyla, otolog transplantasyon daha umut verici olmakta.
Diğer yandan, nonobstrüktif azoospermisi bulunan erkeklerde testis biyopsisi ile alınan doku örnekleri, içinde FSH ya da FSH ve Testosteron bulunan Vero hücre kültürü içinde bekletilmeleri durumunda geç evre spermatid elde edilebilmiştir22. Benzer şekilde, azoospermik hastalarda testis dokusundan CD49f pozitif hücreler izole edilerek, in vivo ortamda benzer şekilde Sertoli hücreleri ile kültüre edilmiş ve haploid hücreler gelişmektedir23.
Spermatogonium kök hücre popülasyonunun günümüzde önemli bir uygulama alanı, kemoterapi ya da radyoterapi öncesi fertilitenin korunmasıdır. Değişik nedenlere bağlı kanser olgularında erkeklerde en büyük sorun, tedavinin testislerde sperm üretimini bozmasıdır. Genç yaşta tedavi almak zorunda kalan hastalarda primer hastalık tamamen iyileşse bile, ileride azoospermi gelişmesi bunların doğal yolla çocuk sahibi olmalarını engeller. Gerçekten de kemoterapi ya da radyoterapi hastaların %80’inde sperm üretimini tamamen ortadan kaldırmakta. Her ne kadar büyük kısmı 4 yıl içinde az da olsa sperm yapmaya başlasa da, geri kalanlarında sorun devam edebilir. Yakın tarihte bir grup araştırıcı hayvanlarda yaptıkları bir çalışmada bu konuda umut veren önemli sonuçlar elde ettiler24.
Kaynaklar
- Hou J, Yang S, Yang H, Liu Y, Liu Y, Hai Y, et al. Generation of male differentiated germ cells from various types of stem cells. Reproduction. 2014;147(6):R179-R188.
- Bradley A, Evans M, Kaufman MH, Robertson E. Formation of germ-line chimaeras from embryo-derived teratocarcinoma cell lines. Nature. 1984;309(5965):255-6.
- Toyooka Y, Tsunekawa N, Akasu R, Noce T. Embryonic stem cells can form germ cells in vitro. Proc Natl Acad Sci U S A. 2003;100(20):11457-62.
- West JA, Park IH, Daley GQ, Geijsen N. In vitro generation of germ cells from murine embryonic stem cells. Nat Protoc. 2006;1(4):2026-36.
- Kerkis A, Fonseca SA, Serafim RC, Lavagnolli TM, Abdelmassih S, Abdelmassih R, Kerkis I. In vitro differentiation of male mouse embryonic stem cells into both presumptive sperm cells and oocytes. Cloning Stem Cells. 2007;9(4):535-48.
- Nayernia K, Nolte J, Michelmann HW, Lee JH, Rathsack K, Drusenheimer N, et al. In vitro-differentiated embryonic stem cells give rise to male gametes that can generate offspring mice. Dev Cell. 2006;11(1):125-32.
- Hayashi K, Ohta H, Kurimoto K, Aramaki S, Saitou M. Reconstitution of the mouse germ cell specification pathway in culture by pluripotent stem cells. Cell. 2011;146(4):519-32.
- Clark AT, Bodnar MS, Fox M, Rodriquez RT, Abeyta MJ, Firpo MT, Pera RA. Spontaneous differentiation of germ cells from human embryonic stem cells in vitro. Hum Mol Genet. 2004;13(7):727-39.
- Park TS, Galic Z, Conway AE, Lindgren A, van Handel BJ, Magnusson M, et al. Derivation of primordial germ cells from human embryonic and induced pluripotent stem cells is significantly improved by coculture with human fetal gonadal cells. Stem Cells. 2009;27(4):783-95.
- Eguizabal C, Montserrat N, Vassena R, Barragan M, Garreta E, Garcia-Quevedo L, et al. Complete meiosis from human induced pluripotent stem cells. Stem Cells. 2011;29(8):1186-95.
- Takahashi K, Yamanaka S. Induction of pluripotent stem cells from Mouse embryonic and adult fibroblast cultures by defined factors. Cell. 2006;126(4):663-76.
- Okita K, Ichisaka T, Yamanaka S. Generation of germline-competent induced pluripotent stem cells. Nature. 2007;448(7151):313-7.
- Hayashi K, Ohta H, Kurimoto K, Aramaki S, Saitou M. Reconstitution of the mouse germ cell specification pathway in culture by pluripotent stem cells. Cell. 2011;146(4):519-32.
- Panula S, Medrano JV, Kee K, Bergström R, Nguyen HN, Byers B, et al Human germ cell differentiation from fetal- and adult-derived induced pluripotent stem cells. Hum Mol Genet. 2011;20(4):752-62.
- Sato T, Katagiri K, Yokonishi T, Kubota Y, Inoue K, Ogonuki N, et al. In vitro production of fertile sperm from murine spermatogonial stem cell lines. Nat Commun. 2011;2:472.
- Staub C, Hue D, Nicolle JC, Perrard-Sapori MH, Segretain D, Durand P. The whole meiotic process can occur in vitro in untransformed rat spermatogenic cells. Exp Cell Res. 2000;260(1):85-95.
- Lee JH, Kim HJ, Kim H, Lee SJ, Gye MC. In vitro spermatogenesis by three-dimensional culture of rat testicular cells in collagen gel matrix. Biomaterials. 2006;27(14):2845-53.
- Legendre A, Froment P, Desmots S, Lecomte A, Habert R, Lemazurier E. An engineered 3D blood-testis barrier model for the assessment of reproductive toxicity potential. Biomaterials. 2010;31(16):4492-505.
- Brinster RL, Zimmermann JW. Spermatogenesis following male germ-cell transplantation. Proc Natl Acad Sci U S A. 1994;91(24):11298-302.
- Schlatt S, Honaramooz A, Boiani M, Scholer HR, Dobrinski I. Progeny from sperm obtained after ectopic grafting of neonatal mouse testes. Biol Reprod 2003;68:2331–5.
- Geens M, De Block G, Goossens E, Frederickx V, Van Steirteghem A, Tournaye H. permatogonial survival after grafting human testicular tissue to immunodeficient mice. Hum Reprod 2006;21:390–6.
- Sousa M, Cremades N, Alves C, Silva J, Barros A. Developmental potential of human spermatogenic cells co-cultured with Sertoli cells. Hum Reprod. 2002;17(1):161-72.
- Riboldi M, Rubio C, Pellicer A, Gil-Salom M, Simón C. In vitro production of haploid cells after coculture of CD49f+ with Sertoli cells from testicular sperm extraction in nonobstructive azoospermic patients. Fertil Steril. 2012;98(3):580-590.
- Hermann BP, Sukhwani M, Winkler F, Pascarella JN, Peters KA, Sheng Y, et al. Spermatogonial stem cell transplantation into rhesus testes regenerates spermatogenesis producing functional sperm. Cell Stem Cell. 2012;11(5):715-26.
- Yang S, Ping P, Ma M, Li P, Tian R, et al. Generation of Haploid Spermatids with Fertilization and Development Capacity from Human Spermatogonial Stem Cells of Cryptorchid Patients. Stem Cell Reports. 2014;3: 663–675.
- Tanaka A, Nagayoshi M, Takemoto Y, Tanaka I, Kusunoki H, et al. Fourteen babies born after round spermatid injection into human oocytes. Proc Natl Acad Sci U S A. 2015; 112(47): 14629-34.
SPERM NASIL OLUŞUR
Çocuk sahibi olunabilmesi için erkekte sperm yapımının normal olması gerekir. Erkekte üreme hücreleri yumurtalarda yani testislerde yapılır. Testislerde sperm üretimi ergenlikten sonra başlar. Sperm yapımından öncelikle sorumlu hormonlar FSH, LH ve testosterondur. FSH ve LH beyinin hipofiz adı verilen özel bir bölümünde yapılarak kana verilir. Eksikliklerinde sperm üretimi bozulur. Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteronun ise büyük kısmı testisler içerisindeki hücrelerde gerçekleşir. Eğer bu hormonun yapımı veya çalışmasında bir bozukluk söz konusuysa sperm üretimi de bozulur. Testosteron düşüklüğ aynı zamanda cinsel fonksiyonlar ile de yakından ilgilidir.
Üreme hücreleri testisler içerisindeki küçük kanalcıklarda gerçekleşir. Bu kanalcıkların her birinin uzunluğu yaklaşık 30-80 cm olup, hepsi uç uca eklense 360 m uzunluğunda oldukları görülür. Günde yaklaşık 10 milyon sperm hücresi üretilir. Belirli bir sayıdan sonra parçalanırlar. Normalde menide bulunan toplam hücre sayısı 20-200 milyondur.
Testislerde üretilen sperm meni kanallarından geçerek dışarı atılır. Bu geçiş sırasında çeşitli bezlerden salgılanan maddelerle beslenerek, kadın yumurta hücresini dölleyebilme yeteneği kazanır.
ERKEKTE HANGİ TAHLİLLER YAPILIR
Kısırlık nedeniyle doktora başvurulduğunda ilk yapılması gereken test meni analizidir (spermiyogram). Daha sonra muayene bulguları ve spermiyogram sonuçlarına göre diğer tetkikler istenir.
Ultrasonografi: Testislerin iç yapısı, varikoselin varlığı, testisler çevresinde su toplanması, tümör gibi hastalıkların tanınmasında yardımcı olur.
Doppler: Testislerin damarları içerisindeki kan akışının dışarıdan bir aletle dinlenmesi ve kaydedilmesi esasına dayanır. Özellikle varikoselin araştırılmasında ve testislerin beslenmesinin değerlendirilmesinde önemlidir.
Transrektal ultrasonografi: Makattan yapılan bu incelemede, meni kanallarının en uç bölümünde ortaya çıkabilecek tıkanıklıklar ve prostat hastalıkları teşhis edilebilir.
Hormon tahlilleri: FSH, LH, prolaktin, testosteron ve östrojen en sık yapılan hormon tahlilleridir. Testislerin çalışması ve sperm üretimi konularında fikir verir. Özellikle TESE yapılacak olgularda testisler içerisinde hücre bulunup bulunmadığının anlaşılmasında sıklıkla istenilirler. Bazı endokrinolojik hastalıklardan şüphelenildiğinde de mutlaka yapılmaları gerekir.
Testis biyopsisi: Lokal uyuşturma ile yapılan, 15-30 dakika süren bir operasyondur. Tekniğine uygun yapılırsa hemen hemen hiçbir komplikasyon meydana gelmez. Hasta işlemin arkasından ayağa kalkarak günlük aktivitelerini sürdürebilir. Ancak dikkat edilmezse kanama, iltihaplanma gibi son derece ciddi sonuçlar da doğabilir. O yüzden uzman kişilerce yapılması gerekir. Testis biyopsisi bize testisin içyapısı ve sperm üretiminin durumu gibi konularda bilgi verir.
Genetik tetkikler: Özellikle azoospermi veya sperm sayısı 5 milyon/ml’nin altında bulunan erkeklerde kromozom ve genetik testlerin yapılması uygun olur. Burada amaç, eğer babada genetik ya da kromozomal bir bozukluk varsa aynı sorunun doğacak çocuğa da geçme durumunun aydınlatılmasıdır. Özellikle tüp bebek yani ICSI yapılacak çiftlerde bu tetkik istenebilir. Hatta sorun erkekte de olsa bu testlerin hem erkek hem de kadında yapılması önerilmektedir. Erkekte her iki meni kanalının (vaz deferens) doğuştan bulunmadığı olgularda kistik fibrozis denilen ve çok ciddi sorunlar yaratabilen bir hastalığın geçişini ortaya koymak için ilgili genetik testlerin yapılmasına öncelikle dikkat edilmelidir. Ayrıca, azoospermi olgularında TESE yapılacaksa, testislerde hücre bulunup bulunmadığına karar vermede de genetik araştırmaların önemi vardır.
SPERM TAHLİLİ
Kısırlık nedeniyle tetkiklere önce sperm tahlili yapılarak başlanılır. Çünkü hiç sperm çıkmaması ya da içinde üreme hücresi bulunmaması veya şekil bozukluğu göstermesi gibi değişik nedenler karşısında uygulanacak tedavi yöntemleri de belirgin farklılık gösterir.
Sperm tahlili en az 2 kez, 2 hafta arayla tekrarlanmalıdır. Yakın zamanda ateşli bir hastalık geçirilmişse, testin 2 ay sonra tekrarlanması gerekir. Sperm tahlili yapılmadan önceki 3 gün içerisinde cinsel ilişkide bulunulmamalıdır (cinsel perhiz). Bu süre bir haftayı geçmemek kaydıyla daha fazla olabilir, ama az olmamalıdır. Yine de cinsel perhizin kaç gün olduğu mutlaka belirtilmelidir.
Meninin laboratuvarda verilmesi doğrudur. Eğer böyle yapılamıyorsa kişi dışarıda, örneğin evde meni çıkarır ve kendine verilen özel kap içinde veya temiz bir cam bardak içerisinde laboratuvara dışarıdan da getirebilir. Ama meninin en çok 30 dakika içerisinde laboratuvara ulaştırılması gerekir. Sperm masturbasyonla verilir. Bu sırada sabun kullanılmaması gerekir, çünkü hücrelerin canlılığını bozar. Masturbasyonla meni veremeyen kişilerde, özel prezervatifler takılarak yapılan cinsel ilişki sırasında prezervatifin içinde toplanan meni de kullanılabilir. Sperm tahlilinde genel olarak şunlara bakılır:
1. Miktarı: Normalde 2-5 ml’dir. Pratik olarak normal bir erkeğin bir seferde bir tatlı kaşığından fazla meni çıkarması gerekir. Daha az çıkarıyorsa meni kanallarında bir tıkanıklıktan ya da hormon eksikliğinden şüphe edilir. Fazla çıkması da sorun yaratabilir. Çünkü sperm çok fazla dilüe olursa kadında yumurtayı dölleyecek yeterli yoğunlukta hücre sağlanamaz.
2. Reaksiyonu: Normal semen pH değeri 7.2-8.0 arasındadır, yani alkali. Asit karakterdeki sperm bir tıkanıklık ya da doğuştan sperm taşıyan kanalların gelişmediğini gösterir.
3. Renk: Meninin kendine has beyaz-opak bir rengi vardır. Sarı-yeşil olması iltihabı, kırmızı olması ise kanamayı akla getirir.
4. Sperm sayısı: En önemli parametrelerdendir. Normalde meninin 1 ml’sinde 15 milyon’dan fazla olgun sperm hücresi (spermatozoa) bulunmalıdır. Daha az sayıda olmasına oligozoospermi denilir ve bir kısırlık nedenidir. Menide hiç sperm bulunmamasına ise azoospermi adı verilir. Azoospermide kanallarda bir tıkanıklık, testislerin yeterli çalışmaması ya da meninin mesaneye geri kaçması durumları söz konusu olabilir.
5. Hareketlilik ya da canlılık: Her 100 spermin en az 32 tanesinin (%32’sinin) ileri hareket etmesi gerekir. Daha az sayıda hareketli spermin bulunması astenozoospermi’dir. Önceleri ileri hareket eden spermler ileri-hızlı v ileri-yavaş olmak üzere iki ayrı grup halinde değerlendirilir ve ikisinin de %25’in üzerinde olması normal kabul edilirdi. Ancak 2010 yılıda Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hızlı ya da yavaş ayırmını kaldırarak, sadece ileri doğru hareket etmesine bakılmasını yeterli buldu. Bu da %32’nin üzerinde olmalı. Hareket bozukluğunda varikosel, sperm DNA hasarları, iltihap gibi durumlar araştırılmalıdır. Hücrelerin tamamının hareketsiz olması bazen solunum yolu hastalıkları ile birlikte seyreden bir sendromun göstergesi olabilir. Metabolik ya da toksik nedenlere bağlı olmayan total hareketsiz sperm bulunması durumunda ICSI yapılmasından başka seçenek yoktur. Sperm tahlillerinde hareket görülmediği bazı olgularda testislerden alınan doku parçası içerisinde hareketli sperm bulunabilir. ICSI yapmadan önce bu hücrelerin ölü mü canlı mı oldukları özel testlerle (HOS testi, eozin boyaması gibi) araştırılmalıdır.
6. Morfoloji ya da şekil bozukluğu: Normalde sperm hücrelerinin belirli bir miktarı normal şekilde olmalıdır. Belirli ölçülerde başı ve kuyruğu bulunmalı. Baş düzgün-oval olmalıdır. Çekirdek ve akrozom denilen kısımları belirli büyüklükte yer kaplamalıdırlar. Normalde spermlerin en az %4’ü normal şekilde olmalı (>%3-4). Yüksek miktarda şekli bozuk sperm hücresi bulunması durumunda, kadının gebe kalma şansı önemli ölçüde azalır. Şekil bozukluğu olan spermlerin yumurtayı dölleyememe nedenlerinin başında sperm DNA hasarları gelir. Önce bu tedavi edilmelidir. Düzelmemesi durumunda testislerden alınan spermlerle tüp bebeğe geçilir. Testislerde şekli normal ve DNA hasarı düşük spermler bulunabilir. Her ne kadar ICSI sırasında şekli en düzgün olan hücrenin kullanılması başarıyı artırsa da, DNA hasar oranı yüksekse spermlerin sadece gözle seçilmesi yeterli olmayabilir. Bu nedenle önce DNA hasar oranını düşürecek tedavi verilmesi ve daha sonra tüp bebeğe geçilmesi idealdir.
7. Sperm DNA hasar analizi: Son yıllarda önem daha iyi anlaşılmıştır. Spermlerin %15-20’sinden daha fazlası hasarlı olan olgularda gebelik oranları anlamlı ölçüde düşer. İster doğal yolla gebelik beklensin isterse tüp bebeğe geçilecek olsun, mutlaka spermlerin DNA hasarı yönünden değerlendirilmesi önerilir.
8. Sperm Apopitozu: Erken sperm yaşlanması olarak da tanımlanabilecek bu durumda, klasik sperm değerleri normal de olsa erken yaşlanma yoluna girmiş spermlerin dölleme kapasiteleri düşük kalır. Böyle spermlerin DNA hasar oranları da yüksektir.
9. Semende ROS tayini: Bazı durumlar spermlerde serbest oksijen radikalleri (ROS) adı verilen moleküllerin artmasına neden olur. Bunlar spermin genetik malzemesinde (DNA) önemli bozulmalara neden olur. Her ROS artımı spermde bozukluk yapmayabileceği için, DNA hasarı ve ROS tayinlerinin birlikte yapılması, tedavinin planlanmasında yararlı olacaktır.
10. Azoospermi olgularında testislerde sperm üretimi olup olmadığını değerlendirecek spermatogenez markırları (ESX1, TEW101, Lim15 ve PCNA) ve Haploid spermlerin varlığının araştırması.
11. Yukarıda sayılan parametreler rutin olarak her sperm tahlilinde bakılan hususlardır. Bazen bunlara ek diğer hususların da değerlendirilmesi istenilebilir.
VARİKOSEL NEDİR
Varikosel testislerden kirli kan taşıyan damarların aşırı derecede genişlemesi sonucu, içindeki kanın geri kaçması demektir. Kirli kanı yeteri kadar boşaltamayan testislerde kan dolaşımının bozulması, ısı artımı ve biriken toksik maddeler nedeniyle sperm yapımı da bozularak kısırlık ortaya çıkabilir.
Kısırlık nedeniyle doktora başvuran erkeklerin yaklaşık üçte birinde varikosel bulunur. Varikoseli olan erkeklerin hepsinde kısırlık problemi bulunmayıp, yalnızca üçte birinin çocuğu olmamaktadır. Unutulmamalıdır ki, normalde tüm erkeklerin %20’sinde de varikosel bulunur.
Varikoselin büyüklüğü arttıkça tehlikesi de artar. Ayrıca, varikosel ne kadar uzun zamandan beri mevcut olursa, yapacağı hasar da o kadar fazladır. Bu nedenle ergenlik döneminde bile varikosele dikkat edilmesi, gerekiyorsa ameliyatı önerilir. Torbalarında ağrı, şişlik bulunan ya da çocuğu olmadığından yakınan erkeklerde varikosel akla gelmelidir. Varikosel tanısı klinik muayene ile konur. Rutin tanısında Doppler ultrasonun yeri yoktur. Bazı özel durumlarda Doppler ultrason ile tetkiki gerekir.
Varikoselin tedavisi ameliyattır. Kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile girilerek, bozuk olan damar bağlanır. Ameliyatta mikroskop kullanılması tercih edilmektedir.
Varikosel ameliyatının önemli bir yan etkisi yoktur. Nadiren torbalarda su toplanmasına bağlı şişme görülürse de, dikkatli yapılan ameliyatlarda buna pek rastlanılmamaktadır. Testislerde bozulmuş olan hormon yapımını uyarmak amacıyla ameliyatı takiben 2-3 ay süreyle hastalara hormon ve/veya kan dolaşımını düzenleyici ilaçların verilmesi faydalı olabilir. En erken 3 ay sonra bir düzelme beklenmelidir. Daha sonra 6 ay aralıklarla kontrol gerekir. Kontrollerde sperm tahlili ve varikoselin nüks edip etmediği araştırılır. Nüks eden olgularda yeniden ameliyat yapılabilir. Sperm tahlilinde düzelme olmaması ameliyatın başarılı olmadığı anlamına gelmez. Yapılan çalışmalar sperm sayısı değişmese de kalitesinin düzeldiğini ortaya koymuştur. Özellikle sperm DNA hasarı yüksek olgularda varikselin araştırılması ve tedavisi önerilir.
Varikosel ameliyatını takiben 1 yıl içerisinde hastaların 1/3’ünün sperm değerlerinde önemli ölçüde düzelme görülür ve eşlerini gebe bırakabilirler. Ancak, çocuk olması erkek ve kadına ait çok sayıda faktöre bağlı olduğundan, varikosele eşlik eden diğer bozuklukların da iyice araştırılması ve tedavi edilmesi gerekir. Aksi takdirde ameliyat olunmasına rağmen gebelik görülmeyebilir.
TESTİSLERİN YERİNDE BULUNMAMASI
Normalde her iki testisin de aşağıda, torbası (skrotum) içerisinde bulunması gerekir. Ancak torbaya inme işleminin doğumdan sonraki ilk 6 ay içerisinde tamamlanmış olması şarttır. Aksi takdirde ilaç ya da ameliyatla indirilmesi gerekir. Testislerin zamanında yerlerine inmeyip karın içerisinde kalmaları halinde fazla ısı nedeniyle fonksiyonları bozulur. Buda ileride kısırlık nedeni olabilir.
Testislerin yerinde olmaması durumunda bir diğer risk ise tümör gelişmesidir. Gerçekten de, eğer testisler kanalda ya da karın içinde kalmışlarsa, bunlarda kanser gelişme riski normalden 40 kat daha fazladır. Yerine indirilmeleri kanser gelişme riskini azaltmaz ama erken tanınmasını sağlar.
Bu nedenle yeni doğan çocukların testislerinin yerine inmeleri çok dikkatle takip edilmelidir.
Bazen testisler aşağı ve yukarı hareket ederler. El ile aşağı indirilebilirler ama bırakınca tekrar yukarı kaçar. Buna retraktil testis yani yukarı kaçan testis denilir. Her zaman yukarıda kalıyorlarsa testislerin çalışması ciddi derecede bozulabilir. Ama ayaktayken aşağıda kalıyor, yatına yukarı kaçıyorsa bunların durumu daha iyi olabilir. Ama her durumda da kısırlık riski mevcuttur.
Yine de bazı erkeklerde testisler yerine geç inmiş olmakla birlikte çocuk sahibi olabilmektedirler. Bunlarda testisler tam bozulmamıştır. Her ne olursa olsun, kendiliğinden çocuk olmaması durumunda tüp bebek yöntemlerinden yararlanılabilir. Bu şekilde çocuk sahibi olmuş çok sayıda hastamız bulunmaktadır.
Özet olarak; testislerin yerinde olmaması durumunda kısırlık gelişebilir. Eğer sperm tahlilinde yeterli hücre bulunursa bunlarda kendiliğinden gebelik gelişebilir. Hücre sayısının az olması durumunda testisleri uyarıcı ilaçlar verilir veya ICSI yapılır. Menide hiç üreme hücresi bulunmaması durumunda ise TESE-ICSI uygulanır. Bunların başarısı sağlıklı hücre bulunması ile ilişkilidir. Tüp bebek uygulamadan önce erkeğin de hazırlanması önerilir.
MENİ KANALLARINDA TIKANIKLIK
Menide hiç sperm hücresi çıkmamasına azoospermi adı verilir ve 2 sıklıkla nedenden kaynaklanabilir:
1.Meni kanallarında tıkanıklık, 2. Testislerin yeterli çalışmaması. Nadiren hormon eksikliğinde de görülebilir.
Meni kanallarında tıkanıklık varsa ameliyatla tedavi şansı vardır ve bu hastalar doğal yolla çocuk sahibi olabilirler.
Azoospermisi olan bir erkekte eğer meni miktarı 1,5 ml’den az ise, yani yaklaşık olarak bir çay kaşığından az ise, meni kanallarının en uç kısmında bir tıkanıklık bulunduğu düşünülebilir. Bunun diğer testlerle teyit edilmesi gerekir. Bazı hastalarda her iki taraftaki meni kanalları doğuştan gelişmemiş olabilir. Buna doğuştan iki taraflı kanal yokluğu (bilateral vaz agenezi) adı verilir. Testislerden ya da epididimden alınan sperm ile ICSI yapıldığında, olguların önemli kısmında gebelik sağlanılabilir. Ancak burada hem erkek hem de kadında genetik testler yapılarak aynı durumun doğacak çocukta da görülme durumu araştırılmalıdır. Erkek çocukların ¼’ünde böyle bir risk vardır.
Meni kanallarının uç kısmında tıkanıklıklar ya doğuştan kistlere ya da taş, iltihap gibi nedenlerle buraların tıkanmasına bağlıdır. Bazen hiç gelişmemiş de olabilirler. Bu bölgelerdeki tıkanıklık en iyi ultrasonografi çekilerek anlaşılabilir. Tedavilerinde ise idrar kanalından girilerek endoskopik yolla tıkanıklığın giderilmesine çalışılır. Kiste bağlı bir tıkanıklık söz konusu ise bazı olgularda iğne ile girilerek bu kist boşaltılabilir. Sonuçları son derece başarılıdır.
Meni kanallarında tıkanıklık sıklıkla 3 yerde görülür: Testislerin hemen çıkımındaki kanallarda; daha önce geçirilen ameliyatlara veya travmalara bağlı olarak özellikle kanalların kasık bölgesinden geçtiği yerlerde; ve kanalların uç kısmında doğmalık kistler, iltihaba bağlı yapışıklıklar ya da taş oluşumuna bağlı tıkanıklık gelişebilir.
Meni miktarı normal olan (kabaca bir tatlı kaşığı veya daha fazla) ama azoospermi saptanmış erkekler de ise sperm taşıyan kanallar testislere daha yakın yerlerden tıkanmış demektir. Bu durumda vazovezikülografi denilen bir yöntemle film çekilir ve kanallar araştırılabilir. Ancak bu yöntemin bazı sakıncaları bilinmektedir. Örneğin tekniğine uygun yapılmazsa darlık oluşturabilir. Ama kasık bölgesinden fıtık gibi ameliyatlar geçirmiş hastalarda bu filmin çekilmesi yararlı olabilir. Böyle bir olay tanımlamayan hastalarda skrotumun (testislerin içinde bulunduğu torbaya verilen ad) ameliyatla açılarak testislerin ve kanalların kontrol edilmesi gerekir. Bu sırada meni kanalları içerisine bir kateterle girilerek steril sıvı verilir. Sıvı rahat geçerse tıkanıklık bulunmadığı anlaşılır. Bu sırada endoskopik olarak sıvının mesane içerisine aktığının görülmesi de tıkanıklığın olmadığının en güzel ve zararsız göstergesidir.
Ameliyat sırasında epididim denilen ve hemen testise bitişik bulunan bez muayene edilerek içinde sperm bulunup bulunmadığına bakılır. Bez genişlemiş ve tıkanık olduğu kanısına varılırsa üzerinden kesilerek açılır ve içinden gelen sıvı mikroskopta incelenir. Eğer sperm görülürse kanal buraya getirilerek çok ince ameliyat iplikleriyle ve ameliyat mikroskopu altında dikilir. Olguların % 80’inde tekrar menide hücre çıkmaya başlar ve doğal yolla çocuk sahibi olabilirler.Tıkanıklığın giderilemediği durumlarda testislerden iğne ile (TESA) veya ameliyat ile (mikroTESE) ya da epididimden (MESA) alınan sperm hücreleri tüp bebekte kullanılabilir.
KISIRLIK İLE İKTİDARSIZLIK İLİŞKİSİ
Çocuğu olamayan erkeklerde cinsel güç hiçbir şekilde etkilenmez. Ancak, cinsel ilişkiye girmekte güçlük çeken ya da meninin vajen içerisine boşaltılmasında başarılı olunamayan durumlarda çocuk olması da beklenmemelidir. Böyle bir durumda doktoruna danışılarak tedavi olunması gerekir.
Testislerin iki görevi vardır. Biri sperm üretmek diğeri de testosteron adı verilen bir hormonu yapmak. Bu hormonun hem sperm üretimi hem de erkeklik fonksiyonları üzerinde önemli rolü bulunur. Eğer testislerde sadece sperm yapımı bozulmuş, hormon yapımı etkilenmemişse cinsel güçte bir bozulma görülmez. O nedenle testosteron ölçümü faydalıdır. Testosteron düşüklüğü bulunursa derhal bu hormon verilerek tedavi sağlanılmış olunur.
Cinsel ilişkiye giremeyen veya menisini vajen içerisine başarıyla bırakamayan erkeklerde, öncelikle bu bozuklukların düzeltilmesi ve arkasından doğal yolla çocuk olması beklenilir. Ama bu bozukluklar düzeltilemiyorsa meniden ya da testislerden biyopsi yapılarak alınan sperm hücreleri kullanılarak çocuk olması mümkündür.
NORMAL YOLLA ÇOCUĞUM OLMAZ MI?
Çocuk sahibi olamadıkları için doktora başvuran çiftlerde öncelikle doğal yolla çocuk sahibi olmaları sağlanmalıdır. Ancak bu başarılamadığı takdirde tüp bebek uygulamalarına geçilir.
Doğal yolla çocuk sahibi olabilmek için bazı şartların sağlanması gerekir:
- Düzgün bir cinsel yaşam olmalıdır. Burada belirli sıklıkta cinsel ilişkiye girilmesi ve herhangi bir doğum kontrolü yöntemi uygulanmaması gerekir.
- Bir diğer bilinmesi gereken husus ise kadınlarda her ay sadece bir kez yumurtlama olduğu ve kadın yumurtasının sadece 16-18 saat canlı kalabildiğidir. Bu nedenle kadında yumurtlamanın olduğu günlerde ilişkiye girilmesi çocuk olma şansını artırır. Seyahatler veya başka nedenlerle bu günlerde ilişkiye girilememişse, çocuk olma şansı da düşer. Düzenli adet gören kadınlarda bir sonraki adetinin başlayacağı günden 14 gün önce yumurtlamanın olacağı basitçe hesaplanabilir. İşte bu günde ve bu günden 2 gün önce ve 2 gün sonrasında ilişkiye girilmesi önerilir. Adet düzensizliği olan kadınlarda doktor kontrolü altında yumurtlamanın olacağı günün hesaplanması daha faydalıdır. Çocuğu olmayan çiftlerde sadece bu takvim yöntemine uyulması bile önemli oranda gebeliği sağlamaktadır.
- Ayda sadece bir kez döllenme olabileceği için çocuk olması için belli bir sürenin geçmesini beklemek de yeterli olabilir. Genellikle 35 yaş altı kadınlarda 1 yıl, üstündekilerde ise 6 ay beklenmesi önerilir. Bu sürenin sonunda tetkiklere başlanması yeterli olur. Ama belirli bir bozukluk varsa, örneğin meninin az gelmesi, testislerde ağrı, cinsel ilişki güçlüğü ya da kadında adet düzensizlikleri gibi durumlarda daha erken doktora müracaat edilmesi gerekir.
- Cinsel ilişkiye her gün değil, gün aşırı girilmesi, 1 haftadan fazla ara verilmemesi uygun olur. Çok seyrek girilen ilişkilerde meninin canlılığı bozulabilir. Sık girilmesi durumunda ise sperm sayısında azalma söz konusudur. Bazen arka arkaya 2 kez ilişkide bulunulması faydalı olabilir. İkinci kez boşalmada hareketi fazla spermlerin çıktığı görülmektedir.
- İlişkiden sonra kadının bir müddet sırt üstü yatması, hemen ayağa kalkmaması uygun olur. İlişki sırasında kadının orgazm olması, kendini sıkmaması, erkeğin rahat ve konsantre olması hem daha fazla meni çıkmasına hem de spermin kadın genital kanallarında kolay ilerlemesine faydası vardır.
- Doğal yolla çocuk olması için belli bir sayıda hareketli, olgun sperm hücresi çıkmalıdır. Ayrıca, çıkan spermlerin kaliteli de olması gerekir. Özellikle sperm DNA hasarları, ROS artımı ya da erken sperm yaşlanması (apopitoz) araştırılarak bunları tedavi edilmesi çok önemlidir.
- Bunların dışında erkeğin sağlıklı bir yaşam tarzı olmalıdır. Beslenmesi, toksik maddelerden kaçınması, özellikle sigara, aşırı alkol tüketimi ya da ilaç bağımlılığı gibi alışkanlıklarını düzeltilmesi gerekir.
KISIRLIĞIN İLAÇ İLE TEDAVİSİ
Her şeyden önce çocuk olmasına mani olan faktörün ortaya konması gerekir. Bundan sonra tedavisine geçilir. Öncelikle ameliyatla düzeltilmesi gereken bir neden varsa bunun yapılması gerekir. Örneğin tıkanıklık varsa bunu düzeltmeden ne kadar ilaç kullanılırsa kullanılsın faydası olmaz. Kullanılacak ilacın mutlaka bir nedeni olmalı, yani bir eksikliği gidermelidir. Bilmeden ilaç kullanımı zararlı olabilir. Aşağıda erkek kısırlığında ne zaman ilaç kullanılacağı özetlenmiştir:
İltihap durumlarında antibiyotikler ve antiinflamatuvar ilaçlar
Hormon eksikliğinde eksik olan hormon (FSH, hCG, testosteron)
Antisperm antikorların görüldüğü immünolojik olaylarda kortizon
DNA hasarı, lökosit fazlalığı ya da sperm şekil bozukluklarında antioksidanlar
DNA hasarlarında FSH stmülasyonu
Hormonal dengeyi düzelterek sperm yapımını uyarıcı hormonlar ve hormon artırıcı ilaçlar
Testislerde kan dolaşımını artırıcı pentoksifilin
Spermin hareketini artırıcı indometazin, pentoksifilin, multivitaminler
Prolaktin yüksekliğinde parlodel
Tüp bebek işlemine hazırlanırken
BESLENMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Özellikle yapraklı taze meyva ve sebzelere ağırlık verin.
Üreme fonksiyonlarının sağlıklı sürebilmesi için C, E, B12 vitamini ve selenyum gibi minerallerin yeteri kadar alınması gerekir. Bunların hücre metabolizması sırasında açığa çıkan toksik serbest oksijen artıklarının zararlarını önleyici etkisi bulunur.
C vitamini: (500 mg/gün) Antioksidan etkisinin yanısıra, özellikle sigara içenlerde spermin kalitesini düzeltir ve kümeleşmesini önler. Portakal ve domateste bol bulunur.
E vitamini: (400 IU/gün) Kuvvetli antioksidan etkiye sahiptir. Fıstık, soya ve yulaf ezmesi zengindir.
Selenyum: (200 mik.gr/gün) Bir çalışmda selenyumun sperm hareketlerini önemli ölçüde artırdığı gösterilmiştir. Vitamin preparatlarının içerisinde bulunur.
Çinko: (20 mg/gün) Sperm yapımını artırır ve testosteronu yükseltir. Buğday kepeği, kuru fasulye, mercimek, yumurta ve ekmekte bulunur.
Fosfor ve folik asit: Hücre çoğalmasında önemleri vardır. Fosfor; soya, yumurta, badem ve kurufasulyede folik asit ise; yeşil sebzelerde özellikle brokolide bulunur.
Magnezyum, iyot gibi diğer metabolizma için gerekli mineraller soya, sarmısak, karides, süt, soğan ve fındıkta bol bulunur.
Protein, kalsiyum, fosfor, demir, bakır kaynağı olarak balık ve istiridye gibi deniz ürünleri önerilir.
Protein ve E vitamini kaynağı olarak ayçiçeği ve ürünleri yenmelidir.İNFERTİL ERKEKTE TEDAVİYİ DESTEKLEYİCİ TAVSİYELER
Sauna, hamam ve sıcak banyoları gibi aşırı sıcak uygulamalardan kaçının.
Günde 1-2 fincandan fazla kahve içmeyin. Yeteri kadar su alın.
Sigara kesinlikle içmeyin.
Düzenli spor veya fiziksel ekzersiz yapın.
Haftada 2 kez 60 gm’dan fazla alkol almayın. Alkolün erkek üreme sisteminde toksik etkisi olup, sperm kalitesini bozar.
Kadında yumrta hücresi 48 saat canlı kalabilir. Bu nedenle yumurtlamanın olduğu gün veya öncesi ya da sonrası 2 gün içerisinde cinsel ilişkide bulunulması, çocuk olma şansını artırır. Kadında yumurtlamanın tam olarak hangi gün olacağını doktorunuzdan öğreniniz. Ama her zaman doğru olmasa da, genellikle iki adet döneminin tam ortasındaki güne rastlar. Buda düzenli olarak 28 gün aralıklarla adet gören bir kadında 14. güne rastlar. Sonuç olarak, 12., 14. ve 16. günlerde ilişkiye girmek genelde çocuk olma şansını artıracaktır.
Cinsel ilişkiye girmede probleminiz varsa, mutlaka doktorunuza danışınız. Cinsel ilişki sırasında yeterli miktarda sperm çıkabilmesi ve bunun da kadın genital sistemine atılabilmesi için peniste yeterli sertlikte ereksiyonun olması gerekir. İlişki sırasında konsantrasyonunuzu sağlamış ve stressiz olmalısınız. Kadının orgazm olması ve ilişki sonrasında bir süre sırtüstü yatması spermin taşınmasını kolaylaştırır. Sağlıklı yaşam ve üreme konularında doğru kaynaklardan gerekli bilgileri edininiz.
Moralinizi yüksek tutunuz ve stresinizi yenmek için psikolojik destek arayınız.ERKEKTE KISIRLIK TEDAVİSİ İÇİN YAPILAN AMELİYATLAR
Kanal tıkanıklıklarının düzeltilmesi: Meni kanallarında tıkanıklık sıklıkla 3 yerde görülür.
- Epididim seviyesinde: Özellikle cinsel yolla bulaşan iltihabi hastalıklarda epididim kuyruğunda tıkanıklık gelişebilmektedir. Kesin tanısı ameliyatla açıp kontrol edilmesidir. Tıkanıklık bulunursa mikrocerrahi yöntemlerle tedavi edilir (vazo-epididimostomi). Hastaların %80’inden fazlasında başarılı olunur ve menide sperm hücreleri çıkmaya başlar.
- Fıtık ameliyatı sırasında ya da travma gibi nedenlerle kanalların bağlanması veya kesilmesi, kopması: Böyle bir olaydan şüphe ediliyorsa ya vazovezikülografi denilen bir film çekilir ya da ameliyat edilerek açılır ve kontrol edilir. Tıkanıklık bulunursa mikrocerrahi yöntemlerle tedavisi yapılır.
- Kanalların en uç seviyesinde doğumsal kistler, taç, iltihabi değişiklikler veya anomaliler gibi nedenlerle tıkanıklık olması: Bu tıkanıklıklara hastaların yaklaşık %9’unda rastlanılır. Meni miktarının az olması, asit reaksiyon vermesi, menide früktoz bulunmaması böyle bir tıkanıklıktan şüphelendirir. Transrektal ultrasonografini çok önemli faydası vardır. Ultrason eşliğinde kistlerin boşaltılması veya endoskopik yolla idrar yolundan girilerek tıkanıklığın açılması ile tedavi edilirler. Eğer iyi tanı konursa sonuçları son derece yüz güldürücüdür.
- Doğuştan meni kanallarının (vaz deferenslerin) gelişmemesi: Tıkanıklık bulunan hastaların %6’sında rastlanılır. Genetik bir bozukluğa bağlı azoospermi olguları arasında en sık rastlanılanıdır. Tek başına görülebileceği gibi, kistik fibrozis denilen bir hastalıkta da görülür. Üriner ve genital sistemin gelişimi kadın ve erkekte daha embriyo 7. haftadayken başlar. Bu nedenle bu sistem embriyonun 7. haftasından önce bir şekilde bozulursa hem böbrek gelişimi hem de meni kanallarının gelişimi birlikte bozulur. Ama bu tarihten sonra etkilenirse böbrek ve meni kanallarının gelişimi ayrı ayrı bozulabilir.
Kistik fibrozis solunum yolları ve pankreas kanallarında salgı bozukluğu ile karakterize olup, çoğunda meni kanalları da gelişmemiştir. Meni kanallarının iki tarafta da gelişmemesi tek başına da ortaya çıkabilir ve başka bir anomali görülmeyebilir.
Bunlarda mutlaka genetik testler yapılmalıdır. Ama %10’unda gen defekti bulunamayabilir. Bunların da %40’ında böbrek yokluğu ya da böbrek anomalisi bulunabilir. Genetik test yapılmasının nedeni eğer tüp bebek yapılırsa çocuğa bu hastalığın geçip geçemeyeceğinin ortaya konması içindir.
Tedavide TESE-ICSI yöntemiyle tüp bebek yapılır. Genetik yönden aileyle konuşulmalıdır.
Varikosel: Kasık bölgesinden yapılan bir ameliyatla tedavi edilir. İki taraflı da olabilir. Mikroskop altında yapılması önerilir. Lokal anestezi altında yapılmışsa hasta aynı gün ayağa kalkabilir. Hastaların 1/3’ünde çocuk sahibi olunabilmektedir.
Testis biyopsisi: Lokal anestezi altında testislerden küçük bir parçanın çıkarılması işlemidir. Dikkatli yapılmazsa kanama, hematom, iltihaplanma görülebilir. İşlemden sonra hasta ayağa kalkabilir.
TESE (Testislerden mikrocerrahi tekniği ile sperm elde edilmesi): Tedavi edilemeyen tıkanıklık olgularında ya da sperm üretiminin yetersiz olması durumlarında testislerden ameliyatla doku çıkarılması ve bundan da sperm elde edilmesi işlemidir. Mikroskop altında yapılırsa hastalarda hücre içeren doku bölümlerini bulmak daha kolay olmaktadır. İlk defa 1993 tarihinde uygulanmıştır. Menide sperm hücresi çıkmayan hastaların %30-90’ında bu yöntemle hücre bulmak mümkün olmaktadır. Bunların da %30-50’sinde ICSI ile eşlerinde gebelik başarılabilir. TESE dikkatli yapılmazsa kanama, hematom, iltihap gelişebilir. İşlem yarım saatte biter ve kısa bir istirahatten sonra ayağa kalkabilir.
Epididim kistlerinin çıkarılması: Testislerin muayenesi sırasında kistler hissedilebilir. Ultrasonografi ile teyit edilmelidir. Sonra ameliyatla kist çıkarılır. Ameliyatı mikroskop altında ve çok dikkatli yapılmalıdır, aksi takdirde kanallarda tıkanıklıkla sonuçlanabilir.
Epididimolizis: Geçirilen iltihaplara bağlı olarak epididimlerin etrafındaki tabakaların gerilmesi sonucu meni taşıyan kanalların daraldığı durumlarda, ameliyatla bu darlıkların giderilmesidir. Her zaman tanı koymak kolay olmaz. Çoğu kez ameliyatla açıp bakılınca anlaşılabilir. Dikkatli yapılmazsa kanama, hematom, iltihap ve meni kanallarında tıkanıklık gelişebilir. Başarılı sonuçlar bildirilmektedir.
ÜREMEYE YARDIMCI TEKNİKLER NELERDİR
Eğer ilaç ya da ameliyat ile tedavi başarılamıyorsa, veya yaş, sosyal nedenler gibi faktörler söz konusuysa bu durumda üremeye yardımcı yöntemlerin kullanılması gerekir. Bunlarda esas olan önce erkekten alınan spermin hazırlanması ve hazırlanan spermin ya kadın genital sistemi içerisine verilmesi ya da direkt olarak yumurtanın içerisine enjekte edilmesidir.
3 uygulama vardır:
1. İntrauterin inseminasyon (IUI); Hazırlanan spermin bir kanül yardımıyla kadında rahim (uterus) içerisine bırakılmasıdır. Sperm hazırlanırken önce bazı besleyici maddeler içeren özel sıvılarla karıştırılır ve arkasından hızla santrifüj edilir. Böylece tüm sperm hücrelerinin iyice yoğunlaşması sağlanılır. Aynı zamanda bu hücreler arasından canlı olanları seçilerek toplanır. Bu uygulamanın yapılabilmesi için hazırlanan sperm sayısının yeterli olması ve şekil bozukluğu bulunmaması gerekir. Bunun için de genellikle toplam 5 milyon’un üzerinde hareketli sperm bulunması önerilir. Her uygulamada başarısı %10 civarındadır. En fazla 6 kez denenir. Gebelik sağlanamadığı takdirde diğer yöntemlere geçilir. Hastanede yatmaya gerek yoktur. 2-3 saat içerisinde işlem tamamlanır. Kadının adetinde gecikme olması durumunda gebeliğin gerçekleşmiş olabileceği düşünülür ve kanda hCG tayini ile tanı kesinleştirilir.
2. Klasik tüp bebek (IVF-ET); Burada kadından yumurta toplanması söz konusudur. Hazırlanan sperm toplanan bu yumurtalar ile 1 gün bir arada bırakılır. Bu süre içerisinde sperm kendi gücüyle yumurtanın içerisine girer. Sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan embriyolar da kadın rahmi içerisine nakledilir. Bu işleme embriyo transferi denilir. Çok sayıda embriyo oluşmuş olsa da, ilk denemelerde 1 olmak üzere en fazla 2 embriyo nakli yapılır. Aksi takdirde üçüz veya dördüz ya da daha fazla gebelik gerçekleşme şansı yükselir. Çoğul gebelikler bazen çocukların sağlıklı gelişmesini engelleyebilir. Bu konu aile ile görüşülmelidir. Hazırlanan spermde 1 milyon hareketli hücre bulunsa bile bu yöntem uygulanabilir. Başarısı yukarıda anlatılan IUI’dan daha fazladır. Ama kadının hazırlanması ve yumurta toplanması zahmetli ve bazen problemli olabilir. Mikroenjeksiyon yöntemi kullanılmaya başlanılıncaya kadar sık uygulanmaktaydı. Şimdi ise kullanımı oldukça azalmıştır. Yine de diğer yöntemlere göre üstünlükleri tartışılmaktadır.
3. Spermin mikroenjeksiyonu (ICSI); ilk olarak 1993 yılında uygulanmaya başlanmış olup, günümüzde çok sık kullanılmaktadır. Burada menide tek bir hücre bile bulunsa gebelik şansı elde edile bilinir. Hatta menide hiç hücrenin çıkmadığı azoospermi durumun da bile testislerden ameliyatla alınan hücreler (TESE) bu yöntemle kullanıla bilinir. Önce kadından yumurta toplanır. Toplanan yumurtaların içerisine sperm, çok ince iğneler kullanılarak mikroskop altında enjekte edilir. 2 gün sonra oluşan embriyolar değerlendirilerek kadına transfer edilirler. Burada da en fazla 2 embriyo nakledilmesi kabul edilir. Hastaların %70-80’inde embriyo oluşur, ama %30-50’sinde gebelik devam ederek miyadında sağlıklı bebekler dünyaya gelir. Sperm DNA içeriği sağlıklı ise hareket etmeyen ama canlı spermler, ya da şekli bozuk spermlerde de başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bunda da hastaneye yatmaya gerek yoktur. Kadında yumurta toplanması lokal uyuşturma ile başarılır. Ortalama 30 dakikada tamamlanır. Azoospermi olgularında testislerden TESE ya da TESA yöntemleriyle alınan spermler kullanılır.
Bu yöntemle bilindiği kadarıyla sakat çocuk doğma riski artmamaktadır. Doğal yolla oluşan gebeliklerle aynı riske sahiptir. Yine de sperm sayısının çok düşük olduğu olgularda genetik inceleme yapılması uygun olur. Genetik incelemenin faydası erkekte kısırlığın nedeninin anlaşılması, erkekte genetik bir bozukluğun bulunup bulunmadığının ortaya konulması ve doğacak çocuğa geçebilecek bir anomalinin ortaya çıkarılmasıdır. Sperm sayısı çok düşük olan ya da hiç bulunmayan erkeklerin %3-20’sinde genetik bir sorun bulunmaktadır. Özellikle meni kanallarının doğuştan iki taraflı gelişmediği vaz agenezi olgularında hem erkek hem de kadında genetik testlerle genetik bir anomalinin varlığı araştırılmalıdır. Çünkü bu hastalığın bazı formları çocukta önemli rahatsızlıklara neden olabilir.
ICSI’nin IUI ve klasik tüp bebek uygulamalarından üstünlüğü çok az sayıda hücre bulunsa bile gebelik elde edilebilmesidir. Ayrıca, sperm sayısının normal olduğu ama uzun sürede gebeliğin gerçekleşmediği olgularda da başarılı sonuçlar verir. Bu olgularda spermin kadın yumurta hücresi içerisine girmesinde bir bozukluk olabilir. İşte mikroenjeksiyon yönteminde sperm yumurta içerisine bizim tarafımızdan yerleştirildiği için böyle bir bozukluk da tedavi edilmiş olunur. Yine de olguların yaklaşık yarısında başarılı olunamamaktadır. Bunlarda neden bilinmemekte. Defalarca uygulanabilir. Ama ilk uygulamalarda tutmadıysa, sonraki uygulamalarda da başarı şansı düşmektedir. Erkeğin ve kadının çok iyi tetkik edilerek ve hazırlanarak tüp bebek uygulamalarının yapılması çok önemlidir.
TÜP BEBEK, MİKROENJEKSİYON (ICSI) NEDİR?
Spermi ileri derecede bozuk olan ya da uzun süre geçmesine rağmen ve diğer tedavilerle çocuk sahibi olamamış erkeklerde tüp bebek uygulanabilir. Aslında tüp bebek demekle günümüzde 2 ayrı uygulamadan bahsedilmiş olmakta: klasik IVF (in vitro fertilizasyon) ve ICSI (mikroenjeksiyon).
Klasik IVF’de; erkekten alınan spermler ve kadından toplanan yumurtalar bir arada 24 saat süreyle bekletilirler. Bu süre içerisinde spermler yumurtaların içerisine kendi güçleriyle girerler. Bu sürenin sonunda döllenmiş olan yumurtalar kadına, uterus içerisine nakledilir. Bu işleme embriyo transferi adı verilir. İlk denemelerde genellikle 1 olmak üzere en fazla 2 embriyo nakli yapılır. Daha fazla yapılması çoğul gebelik şansını artırır hem de fötusların sağlıklı gelişmesini bozabilir. Kadında adet kanamasının gecikmesi gebeliğin olduğunu düşündürür ve hemen arkasından yapılan kan (beta hCG) testi ile sonuç teyit edilir.
Mikroenjeksiyon yani ICSI’de ise yine kadından yumurta toplanır ve erkekten alınan spermler kullanılır ama burada tek sperm hücresi alınarak, mikroskop altında çok ince iğneler kullanılarak yumurtanın içerisine enjekte edilir. Yukarıda tanımlanan IVF yönteminde başarılı olunamamış olgularda ICSI başarılı olabilir. Tek bir sperm hücresi bulunsa bile ICSI yapılabilir. Bazen menide hücre bulunamadığı zaman, testislerden ameliyat ile alınan doku örneklerinden özel yöntemler ile sperm hücresi elde edilerek de kullanılabilir. Olguların yaklaşık %30-50’sinde gebelik sağlanabilmektedir. Erkek ve kadında gerektiği zaman hormon kullanılarak ICSI’nin başarısı artırılabilir. ICSI yapıldıktan 2-5 gün sonra oluşan sağlıklı embriyolar kadına nakledilir. Adet gecikmesi olması ve kan tahlili ile gebelik olup olmadığı anlaşılır.
ICSI (mikroenjeksiyon) işleminde spermin yumurta içerisine enjekte edilmesi işlemi şekildeki gibi bir mikromanipülatör kullanılarak ve mikroskop altında yapılır. İşlem için önce erkekten spermler toplanır ve hazırlanır. Aynı zamanda kadından da yumurta toplanılır. Kadından alınan yumurtalar da mikroskop altında hazırlanır. Hazırlanan yumurta ve spermler işlemin gerçekleştirileceği mikroskop altında kontrol edilirler. Enjektöre sperm çekilir. Sağda mikroskop altında yumurta ve içerisine sperm çekilmiş enjektör iğnesi görülmekte. İğne yumurtanın içerisine sokularak, sperm bırakılır. Bunu takiben değişik yöntemlerle yumurtada bölünmeyi başlatack olaylar uyarılır.
2-3 veya 5 gün (blastosist) yumurta laboratuvar şartlarında olgunlaşması için bekletilir. Bu süre içerisinde ilk hücre bölünmeleri gerçekleşir. Embriyonun olgun hale geldiği anlaşıldıktan sonra bir katater içerisine çekilerek uterus içine yerleştirilir (OPU; yumurta nakli)
Bu gün için tercih edilen yöntem genelde ICSI’dir. Ama kadından çok sayıda yumurta toplanabilmiş ise bu yumurtaların yarısı ile klasik IVF, diğer yarısına ise ICSI yapılabilir. Burada nakledilecek embriyoya karar verirken embriyonun kalitesi önem taşır.
Tüp bebek uygulamalarında çocuğa geçebilecek hastalıkların tanınması bakımından gerek görüldüğünde genetik araştırma yapılabilir ve hastaya bu konuda bilgi verilmesi gerekir. Bu güne kadar yapılan tüp bebek uygulamalarında doğan çocuklarda, doğal yolla doğan çocuklardan daha fazla bir konjenital anomali riski bildirilmemiştir. Ancak bazı istisnalar bulunmaktadır. Bu konunun doktor ile konuşulması uygun olur.
ERKEĞİN TÜP BEBEKİÇİN HAZIRLANMASI
Tüp bebek tedavisine başlamadan önce erkeğin hazırlanması gebelik şansını anlamlı derecede artırır. Bilimsel araştırmalar eşlerinden yumurta toplama zamanı gelmeden 3 ay öncesinden erkeğin hazırlanmasının, gebelik oranlarını anlamlı ölçüde artırdığını ortaya koymakta. Hazırlık tedavisi yapılmayan erkeklerle karşılaştırıldığında, hazırlanan erkeklerde gebelik oranları en azından 2 kat artabilir, düşük oranı da üç kata kadar azalabilir.
Bunlarda öncelikle diğer tedavi yöntemleri denenmiş olmalı, doğal yolla çocuk olması için elden gelen yapılmalıdır. Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları düzenlenmelidir. Sigara alışkanlığı ve çevresel toksik maddelere maruziyet çok önemlidir. Neticede tüp bebek yapılmasına karar verildiyse, menide enfeksiyon bulunup bulunmadığına bakılır ve varsa antibiyotikle tedavi edilir. İltihap hücrelerinin (lökositler) fertilizasyonu bozucu etkisi gösterilmiştir. Özel boyama yöntemleriyle lökositler araştırılır ve gerekiyorsa antiinflamatuvar ilaçlarla düzeltilir. Sperm DNA hasarı, oksidatif stres ürünleri ve apopitoz testleri bozuk gelmişse, tüp bebek öncesinde değerlendirilerek tedavi edilmelidir.
Tüp bebek öncesi erkekte gonadotropinlerle hormon tedavisinin sperm sayı ve kalitesini artırıcı etkisi olabileceği ortaya konmuştur. Bunun için hormon düzeylerinin belli sınırlar arasında olması gerekir. Özellikle sperm DNA kalitesi bu tedaviden en fazla fayda gören kısımdır. Bunun dışında, testislerde spermleri besleyen ve Sertoli hücresi denilen bir grup hücre, FSH hormonu sayesinde çok sayıda enzim üreterek, spermleri gelişimleri sırasında besler. Sertoli hücrelerinin yetersiz kalması durumunda sperm hücrelerinin olgunlaşması bozulur ve neticede bozuk kalitede sperm çıkar. İşte, FSH hormonu ile Sertoli hücreleri uyarılırsa bunların spermi besleme kapasiteleri de artarak, daha sağlıklı hücreler üretilebilecektir. Bunun yanı sıra testis içinde aktif testosteron hormonunun düşüklüğü ya da östrojen dengesindeki bozukluklar da kısırlık nedeni olabilir. Bunların düzeltilmesi mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki, hormon preparatları gelişigüzel kullanılırsa zararlı olabilir. Bu nedenle aralıklı olarak kan tahlilleri yapılarak kontrol edilmelidir. Bazı erkekler varikosel tedavisinden fayda görebilir.
Stres nedeniyle tüp bebek uygulaması yapılacak gün meni vermek sorun olabilir. Bu durum önceden konuşulursa bazı tedbirler alınabilir. Gerekirse testislerden iğne ile veya ameliyat ile hücre elde etmek (TESE) de düşünülebilir.
Tüp bebek uygulamalarından önce bazı olgularda genetik araştırma yapmak ve bu konuda önlem almak gerekir. Sperme ait yapısal bozukluklar da detaylı olarak değerlendirilmelidir.
Netice olarak, tüp bebek öncesi erkeğin de eşi gibi hazırlandıktan sonra işleme geçilmesi gebelik başarısını anlamlı derecede artırabilir. Ancak burada tedaviye alınacak erkeklerin seçilirken hormon profillerine dikkat edilmesi ve düzenli kontrollerinin yapılması çok önemlidir. Uygun hasta seçimi yapılmadan ilaç kullanılması istenmeyen yan etkiler ortaya çıkarabilir.
TÜP BEBEK SONUÇLARI NASILDIR?
ICSI yapılan hastalarda başarı birçok faktöre bağlıdır.
1. Meni içindeki sperm hücrelerinin kullanıldığı olgularda bebek doğum oranı yaklaşık %30-50 arasında olup, %60’a kadar çıkabilmektedir.
2. Eğer menide sperm çıkmıyorsa (azoospermi) ve testislerden ameliyatla elde edilen hücreler kullanılıyorsa sonuçlar biraz daha düşük olmakla beraber yaklaşık olarak yukarıdaki değerler kadardır. Ama burada önemli olan testislerde hücre bulunup bulunamayacağıdır. Çünkü testisler küçüldükçe ve kanda hormon değerleri bozuldukça (FSH değerinde yükselme) testislerde hücre bulma şansı da azalır. Bazı olgularda önceden testis biyopsisi yapılmış olabilir. Bunlarda Sertoli cell only (SCO) sendromu ya da germinal aplazi bulunmuş ise, ameliyat ile (TESE işlemi) sperm bulunması şansı daha azdır. Yine de böyle erkeklerin %30’unda dikkatle yapılan aramalarda sperm bulunabilmektedir. Biyopsi sonucu hipospermatogenez gelenlerde ise şans %80’e kadar yükselmektedir. TESE işleminin mikroskop kullanılarak yapılması ve elde edilen dokunun zaman harcayarak, dikkatli ve bazı özel teknikler kullanılarak ayrıştırılması, hücre bulma şansını artırır.
Testislerde sperm üretiminin bozulmasına bağlı azoospermi olgularında sperm çıkışını artıracak değişik tedaviler bulunmaktadır. En az 6 ay süreyle böyle tedavilerin alınması, mikroTESE ile sperm bulma olasılığını artırabilir. Bazen menide de sperm çıkışını sağlayarak ameliyat ihtiyacını ortadan kaldırır.
Menide sperm bulunmamasının bir diğer nedeni meni kanallarının tıkanıklığıdır. Böyle erkeklerde öncelikle ameliyatla tıkanıklığın açılması denenmelidir. Eğer başarılı olunamazsa testislerden iğne ile (TESA) ya da ameliyatla (mikroTESE) hücre alınma işlemleri yapılır. Bunların hemen tamamında hücre bulunabilir. Tıkanıklık olan erkeklerde testisin çıkımında bulunan epididim denilen bezden de hücre alınabilir (MESA). Bütün bu yöntemlerin hangisinin uygulanacağına hastanın özelliğine göre karar vermek gerekir. Ameliyatla sperm elde edilen olgularda gebelik başarısı, meniden alınan hücrelerle yapılan ICSI başarısı ile hemen hemen aynıdır: %30-50. Ama hücre sayısı azaldıkça ve kalitesi bozuldukça başarı da düşer. Bunlarda önceden bazı tedaviler yapılarak başarının artırılması önerilmektedir.
TÜP BEBEK YAPILDIĞINDA HANGİ SORUNLAR ÇIKABİLİR?
Tüp bebek işlemi tamamen zararsız ve kolay bir uygulama değildir. Aşağıda bu sırada karşılaşılabilecek problemler verilmiştir:
1. Tüp bebek yapılacağı gün erkek meni veremeyebilir. Daha önceki tahlillerinde meni çıkarma problemi olmayan bir erkek, eşinden yumurta toplandığı gün stres nedeniyle meni çıkarmayı başaramayabilir. Eğer böyle bir sorunla karşılaşılabilineceği önceden tahmin ediliyorsa hastaya sakinleştirici ya da ereksiyonu destekleyici ilaçlar verilebilir. Yine de olmuyorsa, penise yapılan iğne ile papaverin ya da prostaglandin enjeksiyonu yapılırsa ereksiyon sağlanabilir ve meni alınabilir. Son çare olarak iğne ile girilerek veya TESE için ameliyat yapılarak hücre elde edilmelidir. Meni vermekte zorlanan erkeklerin bu durumu daha önceden doktoruna bildirmesi uygun olur.
2. Daha önceki tahlillerinde menide hücre bulunmuş olan bazı erkeklerde, eşinden yumurta toplandığı gün alınan menilerinde hücre çımayabilir. Böyle durumlarda iğne ile çekilerek ya da TESE yapılarak hücre alınabilir.
3. Eğer dikkatli olunmazsa TESE yapıldıktan sonra iltihaplanma, skrotumda kanama ve hematom (kan birikmesi) görülebilir. Bu nedenle ameliyatın ameliyathane ortamında ve çok dikkatli ve steril şartlarla yapılması gerekir.
4. Kadından yumurta toplanırken de kanama olabilir. Çok nadir ortaya çıkan bu durum nedeniyle yumurta toplanması işlemi çok dikkatli yapılmalıdır.
5. Erkekte olduğu gibi kadında da yumurta bulunamayabilir veya yumurtalar kalitesiz olabilir. Böyle durumlarda tüp bebek uygulaması yapılamayabilir.
6. Tüp bebek için hazırlanan kadınların hormon kullanması gerekir. Hormon kullanımına ait komplikasyonlarla da karşılaşılabilir. Overlerde kist gelişmesi ciddi bir durum olup, tedavi gerektirir.
7. Kadından yumurta toplanırken tansiyon düşmesi ve bayılma da ortaya çıkabilir. Ama önlemi alınırsa, sorun olmaksızın kısa süre içerisinde düzelir.
8. Tüp bebek işlemine karar verilmesi ve işlemin gerçekleştirilmesi arasında belli bir süre geçer. Bu süre içerisinde eşlerde strese bağlı bazı psikolojik problemler görülebilir. Özellikle hormon kullanımının da etken olması nedeniyle kadınlar daha da hassaslaşırlar ve çabuk sinirlenebilirler. Eşlerin bu olaya hazırlanması ve daha duyarlı olmaları tavsiye edilir.
9. Tüp bebek çok iyi sonuçlar veren bir uygulama olmakla birlikte, hastaların yarısında hatta daha çoğunda gebelik başarılamamaktadır. Başarısız olunduğunu öğrenen çiftler ciddi bir düş kırıklığına uğrayabilirler. Bu nedenle işlemin başarı oranlarını bilerek, fazla umutlanmadan ama hevesle tedaviye girişilmelidir. Unutulmamalıdır ki bundan 10 yıl önce olsaydı bu şans da olmayacaktı. Eldeki bu fırsatın en azından bir kez denenmesi mutlaka önemlidir. Birden fazla uygulama da yapılabilir. Yine de gebelik olmayabilir. Buna hazırlıklı olunmalıdır. Çoğu çift, cocukları olmamasına rağmen mutlu ve başarılı bir hayat sürmektedirler. Son yıllarda evlat edinmeye istek artmaktadır. Evlat edinilebileceği de her zaman akılda bulundurulmalıdır.
Nihayet, teknoloji hızla ilerlemektedir. Nasıl 10 yıl önce çocuk sahibi olma şansı hiç bulunmayan çiftler şimdi çocuk sahibi olabilmişlerse, bu gün tüp bebek ile başarılı olunamamış çiftlerde de ileride başarılı olunabileceği unutulmamalıdır. Tıptaki ilerlemeleri takip etmek önemlidir. Bunun için 6 ay aralıklarla konu hakkında bilgi alınması önerilir.
KOPYALAMA NEDİR?
Kopyalama (klonlama) son yıllarda gerek basında gerekse bilim dünyasında sık tartışılan bir konu haline gelmiştir. Doğal yollarla çocuk sahibi olamamış erkeklerde, eğer tüp bebek yöntemleri de başarılı olmamışsa akla kopyalama gelmektedir. Aslında bu konu üzerinde yoğun araştırmalar devam etmektedir. İşlemin esası, sağlıklı bir kadından alınan yumurta hücresinin çekirdeğinin çıkarılarak, içerisine kopyalama yapılacak erkeğin belirli bir vücut hücresinin çekirdeğinin konulmasıdır. Daha sonra oluşan embriyo annenin rahmine yerleştirilir. Çocuk burada gelişir.
Şimdiye kadar sadece hayvanlar üzerinde denenmiş ve 260 deneme sonrasında sadece bir koyunda kopyalama ile çocuk (Doly) yapılabilmiştir.
Günümüz tekniği kullanılarak yapılan kopyalamanın çok önemli sakıncaları bulunmaktadır. Erkekte bulunan bir hastalığın çocukta da ortaya çıkma olasılığı vardır. Ayrıca kullanılan hücrenin yaşlanmış hücre olması nedeniyle, doğacak çocuğun ömrü konusunda da ciddi kaygılar vardır. Dünyada çoğu ülke kopyalamanın insanlar üzerinde denenmesini yasaklamıştır. Yeteri kadar araştırılmadan ve deneysel sonuçları görülmeden insanda kopyalamanın yapılması henüz önerilmemektedir.