Epidemiyoloji ve Patofizyoloji
Axndrojenik alopesi (kellik) alopesi’nin en sık rastlanılan şekli olup, hem erkeği hem de kadını etkileyebilir. Her iki erkekten biri hayatı boyunca alopesiye maruz kalmaktadır. Amerika yerlileri, asya ve afrika’da sıklığı ve şiddeti kısmen daha azdır. Sık rastlanılmasına ve gerçek patolojik esasları tam olarak ortaya konulmamış olsa da, alopesi fizyolojik bir olay olarak kabul edilmektedir.
İnsan saçı yaşam boyunca uzar. Kıl follikülleri, görülme zamanı lokalizasyonlarına göre değişmekle birlikte, periyodik bir gelişim sürecine girerler. Aktif büyüme fazı (anajen faz)’nı takiben kısa bir gerileme dönemi (katajen faz) ve hemen arkasından da istirahat dönemi, yani telojen faz görülür.
Daha sonra kıl dökülür. Anajen faz normalde 3 yıl dürer, telojen faz ise sadece 100 gündür. Bu durumda anajen/telojen oranı 9/1’dir. Günlük saç kaybı 100’e kadar çıkabilir. Androjenik alopeside anajen faz kısalmıştır. Sonuçta anajen/telojen oranı da düşer. En sonunda kıl follikülleri miyatür bir hal alarak, terminal saç durumuna erişilir.
Androjenik alopesinin olabilmesi için ön koşul testiküler ve androjen fonksiyonlarının sağlıklı olmasıdır. Testosteron 5 alfa redüktaz enzimi ile 5 alfa dihidrotestosteron’a dönüştükten sonra ancak efektif olabilir. Androjenik alopesili erkeklerin saç folliküllerindeki androjen reseptörlerinin daha yoğun bulunduğu ortaya konmuştur.
Tanı
Androjenik alopesi geç adolesan ve erken erişkin döneminde bitemporal saç kaybı ile başlar. Bu dönem genel olarak tipik bir androjenik etki şeklinde yorumlanarak tolere edilir. Ama daha ileri saç dökülmeleri gerek şiddet gerekse lokalizasyon bakımından farklılık gösterir. Norwood 1975 yılında androjenik alopesileri sınıflandırmıştır. Otozomal dominant bir geçiş gösterdiği için, aile hikayesinin özel önemi vardır. Hipertiroidi, malinite ile hepatopati, demir eksikliği anemisi ve diyabet gibi saç kaybı ile birlikte görülebilecek sistemik hastalıklar ekarte edilmelidir. Ancak bu hastalıklarda alopesinin çok daha diffüz olacağını unutmamak gerekir. Yüksek doz A vitamini (50 000 IE’nin üzerinde) ve kolesterol düşürücü ilaçlar ile talyum ve civa toksikasyonları da hızlı saç dökülmesine neden olabilirler. Özel hormon tetkiklerinin tanıda fazla bir önemi yoktur.
Tedavi
Androjenik alopesi bir hastalık olmadığına göre tedavi edilmesi de gerekmez. Kelliğin bir virilizasyon belirtisi olduğuna psikolojik olarak ikna etmek, yeterlidir. Yinede bu konudan yakınan erkeklerin çoğu, etkileri henüz ispatlanmamış kozmetik ürünleri kullanmayı tercih etmektedirler. Bazıları ise peruk ve benzeri araçlar kullanmaktadırlar. Otolog saç transplantasyonu etkili olabilirsede, kafa derisinde bırakacağı skar bazen problem yaratabilir.
Puberte öncesi kastrasyonun erkek tipi kelliği önlediği bildirilmiştir. Gecikmiş puberteye maruz kalan çocuklarda da, tedavi başlayıp testosteron düzeyi yükselene kadar androjenik alopesi gelişmez. Anti-androjenler erkek tipi kelliği önleyebilir. Tabiki, hipogonadizm etkileri nedeniyle bu tip tedaviler kabul edilemez.
5 alfa redüktaz tip 2’nin spesifik inhibisyonu ile alopesinin daha fazla ilerlemesinin öüne geçilebilir ve daha yoğun saç durumuna erişilebilinir. Bu anlamda, BPH tedavisinde kullanılan finasterid söylenilebilir. Kontrollü çalışmalarda finasterid’in bu etkisi gösterilmiştir (Kaufman, 1998).
Minoxidil antihipertansif bir ilaç olup, 4-6 ay içerisinde saç büyümesini arttırdığı gösterilmiştir. İlacın kesilmesini takiben yine eski duruma dönülmektedir.
Dr. Kaan AYDOS; Meschede D, Behre HM, Nieschlag E: Andrology (E. Nieschlag, HM Behre eds) Springer, Münster, 2000’den uyarlanmıştır.