Günümüz yaşam koşulları ne yazık ki beslenme alışkanlıklarını da olumsuz etkiler hale geldi. Atıştırmalık gıdalar ve gelişi güzel hazırlanmış kızartmaların rast gele tüketilmesi obezite, yüksek tansiyon ve kalp damar hastalıkları gibi birçok metabolik hastalığı da beraberinde hayatımıza soktu. Aslında çoğumuz bunun farkındayız, nitekim kan tahlillerinde kolesterole bakılmasını isteyenlerin sayısında artış olduğu da dikkat çekmekte. Oysa kolesterol vücudumuzda çok sayıda yararlı işlevi olan yağ benzeri bir maddedir.
Yakın tarihli bilimsel araştırmalar kanda kolesterol yükselmesinin üreme sağlığını olumsuz yönde etkilediğini göstermekte. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir çalışma, kolesterolü yüksek olan erkek ve kadınların bebek sahibi olmaları için daha uzun süre beklediklerini ortaya koydu. Diğer yandan, deneysel olarak kolesterolden mahrum bırakılan hayvanların sperm üretimlerinin de bozulacağına dikkat çekilmekte. Çünkü kolesterol testislerde sperm hücrelerinin olgunlaşmasından sorumlu testosteron üretiminin ana maddesidir. Sadece testosteron değil D vitamini de deri hücrelerimizde kolesterolden yapılır. Dolayısıyla kolesterolü bir zehir gibi görmemeli. Ancak bunun belli bir denge içinde olması da bir o kadar önemli.
Kolesterolün zararı, spermlerin yumurtayı dölleyebilme kapasitesini azaltmasından kaynaklanır. Spermin yumurtayı dölleyebilmesi için 2 önemli işlevi gerçekleştirmesi gerekir. Bunlar ileri doğru hareket etmesi ve baş kısmında yerleşmiş akrozom denen kesenin açılmasıyla yumurtanın zarlarını eritecek enzimleri dışarı salıvermeleridir. Oysa yüksek kolesterol spermin membran yapısını bozarak hem hareketini zayıflatır hem de akrozom kesesinin zamanında açılmasını engellemekte. Dolayısıyla sperm yumurtayla birleşemeyeceği için gebelik de gelişemeyecektir.
Kolesterol kanda proteinlere bağlanarak taşınır. HDL olarak bilinen yüksek yoğunlukta lipoprotein halinde taşınan iyi kolesteroldür, çünkü bunlar dokuda birikmeyerek hücre içine geçerler. Oysa LDL, yani düşük yoğunlukta olanlar damar duvarında birikerek kanlanmayı azaltır. Benzer şekilde testis damarlarında birikirse testislerin beslenmesini bozma riski ortaya çıkar.
Kolesterol hem besinlerle alınır hem de vücutta yapılır. O nedenle sadece besinlerle fazla alınması değil, vücutta fazla üretilmesi de kolesterolü yükseltir. Özellikle doymuş yağlardan zengin besinlerin fazla tüketilmesi kötü LDL kolesterolü artırır. Kırmızı et, kuyruk yağı, kümes hayvanlarının derisi ve tereyağı bu anlamda başta gelir. Buna mani olmak için doymamış yağlardan zengin bitkisel yağlar ve balık tercih edilmelidir. Fındık ve ceviz de bu gruba girer. Bunlar omega 3 ve omega 6 içeren destek ürünlerinden de temin edilebilir. Zaten doymamış yağ asitleri spermin membran yapısını oluşturan asıl yağ çeşididir. Bu tür ürünlerin tüketilmesi bir yandan kolesterolü dengelerken diğer yandan sperm sağlığına da katkıda bulunur. Bilimsel araştırmalar kolesterol yüksekliğinin genetik geçiş gösteren ailesel yatkınlığı olduğunu da gösterdi. Ailesinde bu yönde eğilim olan erkeklerin daha dikkatli olmaları önerilir.
Netice olarak, testis sağlığını ve sperm kalitesini korumak için kararında yağ tüketimine özen gösterilmelidir. Buna göre sağlıklı besinler seçilmeli, yağlı, kızartma yemeklerden kaçınmalıyız. Tabii ki fazla kilolardan da kurtulmalı. Her gün 30 dakikalık fiziksel aktivitelerin çok faydası olur. Özellikle sigara ve alkolden uzak durulmalı. Kolesterol düşürücü ilaçlar mutlaka doktor kontrolünde alınmalı. Ancak en sağlıklısı, şayet kolesterol sorunu varsa bir uzman diyetisyenden yardım almak olacaktır.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı
Resim: https://openclipart.org/