Bazı durumlarda dışarı atılan meninin çok koyu ve katı kıvamda çıktığı, akışkanlığını kaybettiği dikkat çeker. Hiperviskozite olarak adlandırdığımız bu durum, spermlerin hareketini kısıtlayarak yumurtaya erişmesini engelleyebilir. Çocuk olmaması yakınması ile tetkik edilen erkeklerin yaklaşık beşte birinde ejakulatın viskozitesinin arttığını görüyoruz. Spermin bu şekilde koyu kıvamda çıkmasının altında yatan bazı bozukluklar da başlı başına kısırlık nedeni olabilir.
Normalde meni dışarı çıktığında pıhtılaşmış halde bulunur yani toplama kabına tutkal gibi yapışır ve en fazla 20 dakika içinde de eriyerek akışkan özelliğini kazanır. İşte ancak erimiş, akışkan hale gelmiş meni içerisinde spermler rahatça hareket ederek yumurtaya ulaşabilirler. Biz bunu sperm tahlillerinde likefaksiyon, erime süresi olarak değerlendiriyoruz. Şayet erimenin gerçekleşmesine rağmen meni sıvısı hala koyu kıvamda ise bunun araştırılması ve tedavi edilmesi gerekir.
Meni sıvısının viskozitesinin artması durumunda öncelikle genital kanaldaki bezlerin iltihaplanması akla gelir. Özellikle prostat iltihapları sık karşılaştığımız bir durumdur. Seminal veziküller gibi diğer bezler de benzer şekilde iltihaplanmış olabilir. Bu durumda bir yandan iltihaplanmaya yol açan mikroorganizma spermlerin kalitesini bozarken diğer yandan ortamda artmış olan lökositlerden çıkan metabolitler de değişik mekanizmalarla döllenmeye mani olabilirler. Bunların başında da zararlı oksijen ürünlerinin yarattığı oksidatif stres gelir.
Oksidatif stres spermin enerji kaynaklarını zayıflatarak hareketini ve yumurtayı döllemesini önler. Bilimsel araştırmalar, spermin sentriol dediğimiz organelindeki bozuklukların yumurtada döllenmeyi ve embriyo gelişimini engellediğini göstermiştir. Tüp bebek başarısızlıklarının bir kısmı bu şekilde yumurtanın bölünemeyerek beşinci güne ulaşamamasından kaynaklanmakta. Oksidatif stresin önemli bir diğer sonucu ise spermlerde DNA hasarı yapmasıdır. Sperm DNA hasarları tekrarlayan düşükler bakımından ciddi bir tehdittir.
Meni kıvamındaki koyulaşmanın diğer sebepleri arasında prostat ve seminal vezikül bezlerinin hastalıkları gelir. Normalde bu bezlerden salgılanan çinko, kalsiyum, früktoz, kallikrein, prostat spesifik antijen başta olmak üzere meninin normal yapıda kalması ve spermlerin sağlıklı işlev görmesi için gerekli ürünlerdir. Yine bu bezlerden çıkan glükoproteinler spermin üzerine yapışarak yumurtaya girmesini kolaylaştırır. Dolayısıyla bu ürünlerdeki eksikliklerin kısırlık ile yakın ilişkisi bulunur. Hatta doğuştan gelen genetik bozukluklar da buna yol açabilir. Bunun bir örneği kistik fibrozis geninde doğuştan gelen kusurlardır. Hatta böyle olgularda aynı kusur kadında da bulunuyorsa, doğacak çocukta kistik fibrozis olarak bilinen son derece ciddi hastalıklarla karşılaşılabilir.
Sperm kıvamının çok koyu olduğu hiperviskozite durumunun tedavisinde öncelikle altta yatan nedenin ortaya çıkarılması gerekir. Sonra da buna uygun ilaçlar kullanılır. Bu amaçla antibiyotikler ve iltihap dağıtıcı antiinflamatuvarlar faydalı olabilir. Eksikliğinden şüphelenilen vitamin ve mineraller yerine konur. Düzelmemesi durumunda mukolitik ürünlerle meni sıvısının eritilmesine çalışılır. Medikal tedaviden yarar görülmüyorsa, seminal sıvı laboratuvarda bazı işlemlerden geçirilerek aşılama ya da tüp bebekte de yapılabilir.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/yazarlar/kaan-aydos/ sayfasında yayınlandı.
Resim: https://openclipart.org/