Prof.Dr. Kaan AYDOS
Aralık ayı içerisisinde klonlama (kopyalama) yöntemiyle ilk kız bebeğin doğduğu bildirildi. Uygulamanın gerçekleştirildiği Clonaid şirketi müdürü Fransız Brigitte Boiselier, bebeğin doğduğu yeri ve klonlandığı kişilerin kimliklerini açıklamadı. Dünyada ABD, Almanya ve Fransa başta olmak üzere çoğu ülke klonlama işleminin kendi ülkelerinde yapılmasını kesinlikle yasaklamışlardı.
Klonlama, sonuçlarının ne olacağının henüz tam olarak bilinmediği bir yöntemdir. Kopyalanmak üzere hücresi alınan şahsın genetik şifresinin aynısının çocukta da gelişmesi nedeniyle, her iki kişinin de aynı genetik yapıyı ve dolayısıyla aynı olası hastalıkları ortaya çıkarma riski söz konusudur. Özellikle hücrenin telomer denilen ve yaşam sürecini belirleyen genetik materyalinin defektli ya da kısalmış olarak çocukta belirmesi sorunun temelini oluşturmaktadır. Henüz deneysel çalışmalar bu konuya bir açıklık getirmedi. Kopyalama ile doğduğu öne sürülen bebeğin Amerika’ya getirildiğinin anlaşılması üzerine ABD mahkemeleri olayı sorgulamaya başlamışlardır. Yasal bir yolla doğum gerçekleşmediği için çocuğun bakımının devlet tarafından üstlenilmesi istenmektedir.
Hiç kuşkusuz genetik manipülasyonlar, üreme bozukluklarının tedavisinde ileriye yönelik ümit verici bir alandır. Halen çok sayıda araştırmacı bu konuda çalışmalarını sürdürmektedirler. Bundan 10 sene önce de mikroenjeksyon-ICSI yöntemi uygulanmıyordu. 1992’den itibaren, daha önce çocuk sahibi olamayan çiftlerin yaklaşık yarısı artık anne-baba olmanın keyfini çıkarmaktadırlar. Ancak unutulmamalıdır ki, bu uygulamanın insanda yapılmasına kadar uzun yıllar deneyler devam etmiş ve bilinen bir sakıncası bulunmadığı görüldükten sonra, ve de dünya bilim otoritelerinin ortak onaylarıyla insanda kullanımına başlanılmıştır. Buna rağmen uzun dönem sonuçları konusunda bütün merkezler çok dikkatli biçimde verileri analiz etmektedirler. Oysa klonlama için böyle geniş çaplı deneysel araştırmalar yapılmış değildir. Hayvan deneyleri tatmin edici sonuçlar vermemiştir. İnsanda uygulanımı için çok erkendir. Sakat veya daha sonra hastalıklı olacağı kuşkusu varken, bir çocuğun doğurtulmaya çalışılması her yönüyle son derece sakıncalıdır.
Bilim adamı olarak bizlerin görüşü, sonuçları konusunda kesin fikir sahibi oluncaya kadar klonlama çalışmalarının pratikte uygulamaya geçirilmemesi yönündedir. Bir gün bu yöntemin yaygın kullanılan ve güvenli bir uygulama olabileceği de olasıdır. Ama henüz değil. Bu nedenle basında çıkan bu haberlerin hastalara kısa dönemde umut vermemesini ve bir arayış içine girmemelerini öneririz.