Çocuk sahibi olamayan çiftlerin yarısında soruna erkek de iştirak etmektedir. Bunların da büyük kısmında sperm üretiminde ya da kalitesinde bozukluk söz konusu olmakta. Testislerde sperm üretimini bozan çok sayıda neden tanımlanmıştır. Bunlar arasında geçirilmiş iltihaplar, testislerin zamanında yerine inmemesi ya da kordonu çevresinde dolanarak beslenmesinin bozulması gibi kolay tanı konulan durumların yanı sıra hormon yetersizliği veya genetik bozukluklar gibi daha detaylı incelemelerle ortaya çıkarılabilecek bilinen hastalıklar sayılabilir. Sperm üretimi bozulan testislerin sıklıkla şekli de bozulur. Muayene edildiklerinde normalde düzgün yüzeyli ve belli bir kıvamda ele gelmelidir. Oysa bazen dokusundaki hasara bağlı olarak üzerinde sert nodüller gelişebilir, küçülerek düzensiz bir yapı gösterebilir. Hatta ultrason yapıldığında iç yapısında da anormallikler dikkat çeker. Özellikle önceden biyopsi gibi cerrahi bir müdahale de geçirilmişse, benzer bulgulara daha sık rastlamaktayız. Böyle durumların ayırıcı tanısında öncelikle kanser gibi kötü huylu bir tümörün bulunup bulunmadığı aydınlatılmalıdır.
Hemen belirtelim; testis tümörü çok sık karşılaştığımız bir durum değildir. Yaklaşık her 100 bin erkekten 3 ila 10’unda görülür. Ülkemizde ise 2015 yılı istatistiklerine göre bu sayı 3’tür. Ama kısırlık nedeniyle tetkik edilenlerde oran yaklaşık 2 kat artar. Yine de endişelendirecek bir boyuta ulaşmaz ama dikkat edilmesi gerekir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi muayenede ya da ultrason incelemesinde fark edilirse, erkenden gerekli önlemi alınarak sorun olmaktan çıkar. Asıl problem, herhangi bir belirti vermeyen, çok küçük tümör odaklarının varlığıdır. Bunlar zaman içinde kendini belli ederler. O nedenle de zaman zaman testisin elle muayene edilmesi önerilir. Şüpheli bir sertlik hissedilirse derhal bir uzmana görünmeli.
Testis tümörlerinin karakteristik özelliği, ağrısız kitle yapmasıdır. Şayet zamanında teşhis edilirse, testisin çıkarılması ile tamamen kurtulmak mümkün olur. Kanda bakılan bazı belirteçler de bize lezyonun içeriği hakkında bir fikir verir. Kural olarak, tümör olup olmadığından şüphe bile edilse, sonuçta testis ameliyatla çıkarılıp histopatolojik incelemeye gönderilmelidir. Neticede kötü bir rapor gelmeyebilir, ama en azından bunun kanser olmadığının öğrenilmesi bile bir kazançtır.
Testis tümörlerinin büyük kısmı, sperm üreten kök hücrelerin genetik yapısındaki bozulmalardan kaynaklanır. Oysa aynı kök hücreler normalde sperm üretimi de yapar. Bu nedenle, sperm üretme kapasitesi bozulmuş bir hücrenin kanser yönünde gelişme potansiyeli taşıması beklenen bir durumdur. Bilimsel araştırmalar buna yol açan bazı gen bozukluklarının varlığını göstermiştir. Dolayısıyla, özellikle azoospermik erkeklerde daha dikkatli olunması gerekir. O halde ne yapacağız?
Testiste anormal bir sertlik fark edilmesi ya da sebepsiz ağrı olması durumunda derhal bir uzman kontrolüne başvurmalı. Testislerden biri diğerinden büyükse, bu daha da önem kazanır. Böyle durumlarda önce kanda bazı belirteçlere bakılır ve gerekirse ultrason muayenesi istenir. Çok şüphede kalınırsa, daha ileri görüntüleme yöntemlerine de başvurulabilir. Kesin sonuç, testisin ameliyatla çıkarıldıktan sonra patolojik incelemesinin yapılmasıyla edinilir. Bu şekilde erken tanı konulması hayat kurtarır. Değilse bile, günümüz gelişmiş kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi teknikleri ile büyük oranda tedavi mümkün olabilmekte.
Testis kanserinin zamanında tedavi edilmesi ile normal bir yaşam temin edilebilmekle birlikte, bu sırada ilaçlara ya da ışın tedavisine bağlı olarak sperm üretimi bozulabilir. Bunu göz önüne alarak, tedavi öncesi spermlerin dondurularak saklanması fertilitenin korunması bakımından büyük şans verir. Azoospermik erkekler de ise onkoTESE ile, çıkarılan testis içerisinden sperm hücreleri toplanarak saklanabilir. Hatta bazı özel durumlarda, testisin tamamının çıkartılmasına gerek kalmadan, gelişmiş mikrocerrahi teknikleri kullanılarak çok küçük tümör odaklarının temizlenmesi de mümkündür.
Netice olarak, kısırlık nedeniyle tedavi arayışına giren erkeklerde testiste bir tümör olma olasılığına karşı dikkatli olmalı. Ancak bu çok nadir karşılaştığımız bir durum olup, rutin takipleri sırasında büyük oranda üstesinden gelinebilir. Yeter ki gecikmeden zamanında teşhis edilebilsin.
Resim: https://openclipart.org/
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı