Sperm tahlilinin önemli bir parametresi de motilitedir, yani spermlerin ne kadarının hareketli olduğu. Çünkü spermin yumurtaya ulaşabilmesinin birinci koşulu ileri doğru gidiyor olabilmesidir. Dünya sağlık örgütü doğal yolla gebelik görülebilmesi için spermlerin en az %40’ının normal motiliteye sahip olması gerektiğini önermiştir. Spermin hareketli olması tüp bebekte de önemlidir. Çünkü bir sperm hücresinin canlı olup olmadığını anlamanın en kolay yolu hareket ettiğini görmektir. Hareket etmiyorsa bu hücre ölü olabilir ve dolayısıyla yumurtayı dölleme şansı da olmayacaktır. İşte bütün bunlar göz önüne alındığında ister doğal yolla olsun ister tüp bebek, sağlıklı bir gebelik elde etmek için sperm hareketi önemli bir parametre olarak karşımıza çıkmakta.
Sperm hareket bozukluklarının bir kısmı tedavi edilebilir. Ancak tedaviden fayda görebilmesi için öncelikle bu hücrelerin canlı olması gerekir. Oysa hareket etmeyen bir sperm hücresinin canlı mı yoksa ölü mü olduğunu ilk bakışta anlamak mümkün değildir. Şayet ölü ise, bunu ayırt etmeden bir tedaviye başlamak fayda vermeyeceği gibi boşuna zaman kaybına yol açacaktır. Benzer sorun tüp bebek için de geçerli. Hareket etmese de eğer canlı ise o sperm hücresi yumurtayı başarıyla dölleyebilir. Dolayısıyla, hareketli olmadığı için spermi ölü kabul ederek tüp bebekten vaz geçilmesi, sonuç alınabilecek bir olgunun da atlanması anlamına gelir.
Hareket etmeyen bir spermin canlı olup olmadığını göstermek için değişik testler tanımlanmıştır. Bu testlerde spermler özel boyalar ya da solüsyonlarla muamele edildikten sonra mikroskop altında incelenir. Belli kriterlere bakılarak da canlı-ölü hücrelerin oranları tespit edilir. Doğal yolla gebelik görülebilmesi için normalde spermlerin yaklaşık yarısından fazlası canlı olmalıdır. Normalden daha fazla spermin ölü olması nekrozoospermi olarak adlandırılır. Nekrozoospermi değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Bunlar arasında genital sistemin enfeksiyonları, aşırı sıcak ortamda çalışmak, varikosel, hipertiroidi, omurilik yaralanmaları, polikistik böbrek hastalığı, kendi spermine karşı aşırı duyarlılık, ileri yaşlılık, sigara ya da tarım ilaçları gibi toksik kimyasallara maruz kalınması sayılabilir. Bunların dışında daha nedenini bilemediğimiz başka faktörler de sorumlu olabilir. Özellikle oksidatif strese bağlı gelişen DNA hasarları sperm sağlığının önde gelen göstergesidir.
Hareketli oranı düşük spermlerin tedavisinde öncelikle altta yatan nedenin bulunup, ortadan kaldırılması gerekir. Şayet bir neden bulunamıyorsa ya da tedaviden fayda sağlanamamışsa, bu olguların tedavisinde canlılık testleri yönlendirici olur. Çünkü hareketsiz spermlerin canlı olduğunu gösterirsek bunlar tüp bebekte kullanılabilir. Tüp bebek sırasında irrite edildiğinde kuyruğun kıvrılması, lazer ile uyarma, bazı kimyasallarla muamele edilmesi gibi spermlerin canlılığı değişik tekniklerle değerlendirilebilir. Yapılan testler spermlerin ölü olduğunu gösteriyorsa, o zaman yine tüp bebek denenebilir ama testislerden alınacak spermleri kullanmak şartıyla. Çünkü testisteki spermler bazı durumlarda ejakulatla çıkanlara göre daha sağlıklı olabilir. Çoğu çalışmada, testislerde spermlerin DNA hasar miktarının anlamlı derecede düşük olduğu gösterilmiştir. Spermler, testisten çıktıktan sonra seminal kanallar içerisinde ilerlerken de canlılıklarını kaybedebilir. Özellikle hemen testisin bitişiğindeki epididim bezinin çalışmasındaki aksaklıklar, başlangıçta sağlıklı üretilmiş de olsa spermlerin ölümüne yol açabilir.
Netice olarak, nekrozoospermi dediğimiz durum tahlillerde ölü sperm oranının artması ile karakterize olup, organik ya da fonksiyonel çok sayıda nedenden kaynaklanabilir. Bunun tek başına hareket bozukluğu olan spermlerden ayırt edilmesi ayrıca önemlidir. Nekrozoosperminin tedavi edilebilir bir durum olup olmadığının ortaya çıkarılması, gerek doğal yolla olsun gerekse tüp bebek, gebelik başarısı üzerinde anlamlı bir öneme sahiptir.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı.
Resim https://openclipart.org/