Çocuk olmasına niyetlenen her çiftin ilk ilişkide bunu başarma şansı çok azdır. Böyle bir beklenti içine girilmemeli. Korunmayı bıraktıktan sonra gebelik görülmesi sıklıkla birkaç ay alır. Bir yıl geçmesine rağmen çocukları olmayan çiftlerin oranı %15’tir, yani yaklaşık her on çiftten 1 ya da 2’sinde gebelik görülmez. Bir diğer ifadeyle, çoğu çiftin bir yıl içinde çocuğu olacaktır, endişe etmeyin. Olmaması durumunda bir tedavi arayışına girilebilir. Peki, gebelik olsun diye sadece beklemek yeterli mi yoksa bazı önlemler de alınmalı mı? Tabii ki sperm kalitesini bozacak bir durum söz konusu ise bundan kaçınmak kaliteli bir sperm çıkışı için çok önemlidir.
Çocuğu olmayan erkeklerde sıklıkla sperm üretimindeki hasara bağlı sayıda azalma, spermlerin içinde yüzdüğü sıvının kirlenmesi, kanallarda tıkanıklık gibi kolay tanı konulabilecek sorunlara rastlıyoruz. Yanı sıra stresli yaşam, beslenme bozukluğu, diyabet, tiroid hastalığı ve benzeri sağlık sorunları, obezite, kalp hastalığı, kemoterapi veya ışın tedavisi alınması, yaşam tarzındaki bozukluklar, ruhsal sorunlar, sigara ve alkol alışkanlığı ya da iş yerinin çok sıcak olması gibi çevresel durumlar da kısırlık için risk oluşturmaktadır.
Erkeğin yaşının ilerlemiş olması, kısırlık yönünden kadınınki kadar problem oluşturmaz. Zamanla şansı azalsa da erkek için her yaşta baba olmak mümkündür. Ancak yaşlanma erkekte ilişkiye girmeyi güçleştirecek cinsel sorunlar çıkarmışsa o zaman etkili olabilir. Bütün bunlardan dolayı, baba olmaya karar veren bir erkeğin gerek mental gerekse fiziksel sağlığı bakımdan tedbirler alması beraberinde şansını da artıracaktır. İşte bunlardan bazıları:
- Düzenli sağlık kontrollerinin yapılması: Bu şekilde, altta yatan gizli bir hastalığın ortaya çıkması mümkündür. Örneğin o zamana kadar anlaşılmamış bir şeker ya da tiroid hastalığı ya da hormon bozuklukları bu sayede tanınabilir. Hatta nadir de olsa testiste gelişmeye başlamış bir tümör bile erkenden saptanabilir. Erken tanı konan kanserlerin tamamen ortadan kaldırılarak normal yaşam süresine kavuşulması mümkündür.
- Genital hijyene dikkat edilmesi: Sperm kanallarına mikrop bulaşının başlıca kaynağı idrar yoludur. Prostatit, epididmit, orşit gibi enfeksiyonlar genelde bu şekilde gelişir. O halde genital organların temiz tutulması, iç çamaşırların temizliği, kullanılan tuvaletlerin hijyenik olması böyle bir enfeksiyonun önlenmesi bakımından dikkat gerektirir.
- Cinsel yolla geçen enfeksiyonlardan kaçınılması: Güvenli olmayan cinsel birliktelikler bu anlamda çok risklidir. Şüpheli ilişki sonrası kokulu, sarı-yeşil bir akıntının başlaması ya da testislerde ağrı hissedilmesi uyarıcı olmalı. Şayet böyle bir durumdan şüphe ediyorsanız, erkenden doktor kontrolüne girmenizde fayda var. Cinsel yolla bulaşmada en sık karşılaşılan hastalıklar klamidya ve gonore yani bel soğukluğudur. Özellikle gonokok bulaşlarında zaten çok ince olan sperm kanalları kolaylıkla tıkanarak azoospermiye yol açabilir. Klamidya ise prostatta yerleşerek prostatitlerin önemli bir nedenini oluşturur. Çok eşlilikten kaçınmak ve kondom kullanımı bu tür enfeksiyonların gelişme sıklığını azaltacaktır.
- Sigara ve alkol alışkanlığından vazgeçilmesi: Aşırı alkol tüketimi zamanla testosteron başta olmak üzere sperm üretiminden sorumlu hormonların salgılanmasını azaltır. Ayrıca karaciğerde de birikerek vücudun bağışıklık direncini bozabilir. Sigaranın ise seminal plazmada yaratacağı oksidatif stres sonucu sperm hareketini zayıflattığı, döllenme kapasitesini düşürdüğü ve DNA hasarı oranlarını arttırdığı çok sayıda bilimsel çalışmada gösterilmiştir. Dolayısıyla üreme sağlığının korunmasında bu tür alışkanlıkların terk edilmesi ciddi fayda sağlar.
- Sağlıklı bir yaşam tarzınız olmalı: Burada sözü edilen beslenme alışkanlığındaki bozukluklar. Hazır gıdaların, konservelerin, beklemiş yağda yapılan kızartmaların olumsuz etkileri bilinmekte. Hormonlu gıdalar da içerdikleri östrojen benzeri katkı maddeleri nedeniyle sperm üretimini bozabilir. Aşırı kahve ve gazlı içecek tüketimi de testis sağlığını olumsuz etkilemekte. Yağlı beslenmeye bağlı kolesterol yüksekliği spermlerin yumurtaya girme başarılarını bozucu bir etki gösterir. Obez erkeklerde aşırı yağ birikimi testosteron hormonunu düşürerek gerek cinsel gerekse üreme sağlığı bakımından ciddi bir risktir. İdeal kiloyu korumak, antioksidan özellikte sebze ve meyve tüketmek, çinko ve selenyumdan zengin baklagiller, A vitamini içeren havuç gibi vitamin kaynağı besinlerin alınması, düzenli egzersiz yapılması sağlıklı yaşamın temel unsurlarıdır.
- İş yeri sağlığı: Pandemi riskinde evden çalışma zorunluluğunda gördüğümüz gibi uzun süre bilgisayar ekranı karşısında kalmak hem yaydığı elektromanyetik dalgalarla hem de diz üstündeyse testislerde yaratacağı ısınma neticesi sperm kalitesini bozabilir. Çalışma ortamının çok sıcak olması, metaller, çözücüler, böcek ve tarım ilaçlarına uzun süre maruziyet ile su bazlı olmayan boya sanayii çalışanları bu bakımdan risk altında olabilir. Bu şekilde kimyasallara doğrudan maruz kalmamaya dikkat edilmelidir.
- Mental sağlığınızı koruyun: Ev ve iş yeri ortamının stresli olması da özellikle kortizon gibi bazı hormonların salınımını artırarak testosteron seviyesini düşürebilir. Testosteron ise sperm üretimi için testisin ihtiyaç duyduğu temel hormonlardandır. Depresyon ya da anksiyete gibi daha ileri boyutta psikolojik rahatsızlıkların da üreme sağlığı üzerine olumsuz etkileri bulunur. Baba adaylarının sakin, huzurlu bir yaşam tarzı sürdürmeleri, gerekiyorsa bu yönde bir uzman desteği almaları faydalı olacaktır.
Netice olarak, çocuk yapmaya niyetlenen çiftlerin yukarıda saydığımız başlıca hususlarda dikkatli olmaları kolayca alınacak tedbirlerdir. Ancak şüpheye düşüren başka sorunlar varsa, bunların da vakit kaybedilmeden üstesinden gelinmesi için daha detaylı bilgi edinilmesinde fayda var.
Resim: https://openclipart.org/
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/yazarlar/ sayfasında yayınlandı