Çocuk yapmak isteyenlerin yaklaşık %15’i bir şekilde bunun üstesinden gelememekte. Son yıllarda sperme ait sorunların da bunda katkısının fazlalaştığı dikkat çekiyor. Özellikle modern yaşam tarzının getirdiği alışkanlıklar bunda etkili olmakta. Kafein de bunlardan payını almakta. Acaba gerçekten kahve çocuk olmasına engel midir?
Kahvenin içinde kafein maddesi bulunur. Kafein ayrıca çay, kolalı içecekler, bazı enerji içecekleri ve çikolatada da vardır. Bunun önemli bir özelliği kolaylıkla hücre membranlarından geçerek tüm vücuda yayılabilmesidir. Hatta yeni doğan çocuğa bile geçtiği gösterilmiş. İçeceklerle alındığında yarım saat içinde kanda etkisini göstermeye başlar. Beyin hücrelerini uyarır, adrenalin salgısını artırır, kalp hızlanır ve kaslar gevşer. Az miktarda alınmasının metabolizma üzerinde koruyucu etkisinden bahsedilmekle birlikte, aşırı tüketimi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Burada enerji içeceklerindeki yüksek miktarda kafeinin etkisi göz ardı edilemez.
Yakınlarda bu konuyla ilgili dünyada yapılmış araştırmaların bir özetini içeren kapsamlı bir makale yayınlandı. 20 bin erkeğin sorgulandığı bu çalışmaya göre kahve tüketimi bazı yönleriyle üreme sağlığını olumsuz etkileyebilmekte. Genel olarak değerlendirildiğinde, kahve alışkanlığının sperm sayı, hareket ve morfolojisinde anlamlı bir değişiklik yapmadığı görülmekte. Ancak kolalı ve kafeinli içeceklerin bu anlamda riskli olduğu da bazı çalışmalarda vurgulanmakta. Bunun yanı sıra sperm genetiğinde ciddi hasarların geliştiği ortaya çıktı. Spermlerde, kromozom sayısının normalde olması gerekenden farklı gelişmesi olarak bilinen anöploidi bozukluğu, kafein ve kahve tüketimine paralel artış göstermekteydi. Bu tür değişikliklerin çocukta ortaya çıkması yerine göre ölümcül seyredebilir. Gebeliklerin %20’sinde anöploidi görülebilir ama sadece 300 doğumdan birinde yeni doğana yansır. Yani gebelik kayıplarında anöploidi önemli bir etkendir.
Araştırmanın bir diğer dikkat çekici sonucu ise kahve tüketimi arttıkça, sperm DNA hasar oranlarının da yükselmesidir. Bilindiği gibi sperm DNA hasarları sağlıklı bir döllenme ve gebelik için ciddi risk oluşturmakta. Gerçekten de tekrarlayan düşüklerin DNA hasarlarındaki artış ile anlamlı ilişkisi vardır.
Kafein tüketimindeki artış, kadında gebe kalma süresini de geciktirmekte. Günde 3’ün üzerine kahve, çay ya da kafeinli içecek tüketilmesi durumunda bu ortaya çıkmakta, 8 ve üzerinde ise çok daha fazla belirgin hal almakta.
Ancak tek başına kahvenin üreme sağlığını ne derece etkileyeceği tam olarak kestirilemez. Çünkü buna eşlik eden diğer faktörler de hesaba katılmalı. Örneğin sigara alışkanlığı, stres ve sağlıksız beslenme de sperm fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Kaldı ki kahve tutkunlarında bu alışkanlıklara sık rastlıyoruz. Kolalı içeceklerde kafein oranı düşük olduğu için bunların aşırı tüketimindeki sperm bozuklukları başka nedenlerden de ortaya çıkmış olabilir. Ama kafein içeren enerji içeceklerinde kafein miktarı yüksektir ve bunların etkisini kafein ile izah edebiliriz. Zaten bu tür içeceklerin üreme fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilecekleri daha fazla çalışmada ortaya konmuş durumda. Burada kısırlık için asıl öne çıkan risk, kadının kafein tüketim durumu. Genelde beslenme alışkanlığı her iki eşin ortak bir yaşam tarzıdır. Bu bakımdan sadece erkeği değerlendirmek yanlış olur. Eşinin de kahve alışkanlığı sağlıklı bir gebelik için risk oluşturacaktır.
Netice olarak, aşırı kahve tüketimi spermlerde DNA hasarı yaparak kısırlığa yol açabilir. Ancak her kahve içen kısır kalacak şeklinde düşünmemeli. Araştırmalar bir çok yönden tartışmalıdır. Burada genel olarak sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesi önemli. Yine de her şeyde olduğu gibi kahve tüketiminde de aşırıya kaçılmadan tadında bırakılması çocuklarımızın sağlığı bakımından dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile sayfasında yayınlandı
Resim: https://publicdomainvectors.org