Sildenafil’in erektil fonksiyon bozukuluklarındaki etkinliği kısa zamanda kabul gördü. Sonuçta koit için yeterli rijiditede bir penis ereksiyonu artık sağlanabilmekte.Acaba erkekte olduğu gibi kadında da genital sistemde kan akımının arttırılması faydalı olabilir mi, sorusu gündeme gelmiştir. Ancak kadında bunun yanıtı sanıldığı kadar basit değildir. Klitoral ya da vajinal kan akımında bir artış sağlar mı, veya vajinal lubrikasyonu arttırır mı, koit sırasında zevkalmayı sağlayacak subjektif duyguları düzelt mi. Yayınlanmış laboratuvar çalışmaları bunlara tam bir açıklık getirmemiştir. Bunun sebepleri çeşitlidir. Erkekte ereksiyon mekanizmasının temelinde nitrik oksit sentetaz (NOS) artımına bağlı nitrik oksit (NO) artımı ve neticede guanilat siklaz’ın stimülasyonu sonucu cGMP yapımının artması bulunmaktadır. Sildenafil ile fosfodiesteraz 5 enziminin inhibisyonu cGMP yıkımını bloke etmektedir. Buda kavernozal dokuda düz kas gevşemesi yaparak, ereksiyonu sağlamaktadır.
Kadında yapılan histokimyasal çalışmalar göstermiştirki, vajen erektil dokusu çok az NOS içermektedir ve postmenapozal dönemde ise hiç bulunmamaktadır (Hoyle CHV: J Anatomy 188:633, 1996). Buda açıkça ortaya koymaktadırki, NOS/NO/cGMP/fosfodiesteraz sistemi premenapozal vajenin tümesansında, yani vazokonjesyonunda, ancak minör bir role sahiptir. Bununla birlikte, klitorisin şaft ve glansının nöral ve endotelial dokularında bu sistem mevcuttur. O halde bu sistemin olası etkisi bu dokular üzerinde olacaktır (Burnett AL: J Urology 158: 75, 1997).
Klitoris penisin homoloğu olarak tanımlanmıştır. Çünkü her iki organ da androjene duyarlı, ortak fötal dokulardan gelişmektedirler. Kadında cinsel uyarı sırasındaklitoris dolgunlaşarak erotik okşamalara duyarlı hale gelir Levin RJ: Menopause Review IV: 23, 1999). Yani, bu tümesans organın dokunmaya karşı duyarlılığını arttırmaktadır. Bu görüşler kontrollü çalışmalar ile ispatlanmış değildir. Ama penis, tümesans ile birlikte vibrotaktil uyarılara daha az duyarlı olmaktadır (Rowland DL: Urology 52: 1101, 1998).
Kadında genital kan akımındaki değişikliklerin ölçümündeki teknik güçlükler de erkekler ile karşılaştırılmasını zorlaştırmaktadır. Cinsel uyarı esnasında kadın genital sistemindeki kan akımını ölçen güncel birkaç metod bulunmaktadır (Levin RJ: Menopause Review IV: 49, 1999). Sildenafil ile yapılan kontrollü laboratuvar çalışalarının hepside vajinal fotoplatismografiyi kullanmaktadırlar. Bu basit tekniğinn esası, vajen epitelinin infrared radyasyon ile illümine edilmesi ve geriye yansıyan miktarın ölçülmesine dayanmaktadır. İllümine edilen dokudaki kan akımı arttıkça, sensora yansıyan radyasyon miktarı da artacaktır. Ne yazık ki, vajendeki fotoplatismografi hareket artefaktlarını almaya çok yatkındır (Levin RJ: European J Medical Sexology 6: 25, 1997). Bu nedenle sinyallerin yorumlanması değişik olup, sadece kalitatif değerlendirimler için yeterli olmaktadır. Tek doz 50 mg sildenafilin etkisi, spinal kord yaralanmalı 19 premenopozal kadında çift kör, karşılaştırmalı bir çalışmada audiovisual cinsel stimülasyon ve klitoral manual stimülasyon kullanılarak araştırılmıştır (Sipski ML: Urology 55: 812, 2000). Herne kadar cinsel uyarılma esnasında ilaca olan vajinal fotoplatismografik yanıtın istatistiksel önemi sınırda bulunmuş olasa bile, subjektif olarak uyarımda bir artış bildirilmiştir. Bir diğer çift kör, plasebo kontrollü karşılaştırmalı çalışmada da 50 mg sildenafil ve audiovisual stimülasyon kullanılmıştır Laan E: International Academy of Sex Research. 26th Annual meeting, Paris, 2000). Seksüel problemleri olmayan kadınlarda, cinsel uyarım esnasında ilaca olan fotoplatismografik vajinal yanıtta anlamlı bir artış kaydedilmiş olsa bile, plasebo ile karşılaştırıldığında subjektif cinsel arzu hissinde bir değişiklik elde edilememiştir.
Görülmektedir ki, çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Birinde vajinal yanıtta çok küçük değişiklik ama subjektif algılamada anlamlı artış sağlanırken, diğerinde tamamen zıt veriler elde edilmiştir. O halde, cinsel fonksiyon bozukluğu olan ve olmayan kadınlarda ilacın geital kan akımı üzerine etkilerini, cinsel arzudaki artış ve orgazm ile birlikte, daha kantitatif metodlar kullanarak değerlendiren yeni metodların kullanıldığı başka çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Roy Levin, The ESSIR Newsletter, 12: 4-5, 2000