ERKEKTE HORMONAL DÜZENSİZLİKLER İNFERTİLİTE NEDENİ OLABİLİR VE TEDAVİ EDİLMELERİ GEREKİR
Erkekte sperm yapımı hormonların kontrolü altında gerçekleşir. En önemli hormonlar FSH, LH, testosteron ve östrojen’dir. FSH ve LH beyinde, hipofiz bezinden salgılanırlar ve kan yoluyla testislere ulaşırlar. Testosteron büyük oranda testislerde yapılır ve bir kısmı da östrojene çevrilir.
Üreme fonksiyonlarının sağlıklı gelişimi için bu hormonların yeterli miktarda yapılmaları ve aralarındaki belli oranların korunması gerekir. Yetersiz salgılanmaları durumunda tüm erkeklik özelliklerinin gelişimi bozulabileceği gibi, bazı hafif eksiklik durumlarında sadece testis fonksiyonları geri kalabilir. Örneğin FSH ve LH’nın çocukluk döneminden beri az salgılanması ve ergenlik için gerekli seviyeye ulaşmaması durumunda gecikmiş puberte denene tablo ortaya çıkar. Testisler küçük kalmıştır ve sakal çıkması, penis gelişimi gibi erkeğe ait cinsel göstergeler ileri derecede yetersizdir.
Son zamanlarda testosteron ve östrojenler arasındaki dengenin bozulmasının da sperm yapımını etkileyerek kısırlık nedeni olabileceği ortaya konmuştur. Henüz ispatlanmamış olmakla birlikte bazı bilimsel çalışmalarda bu dengenin bozulduğu erkeklerde sperm kalitesinin de bozulduğu ve eşlerinde gebelik şansının anlamlı derecede düştüğü gösterilmiştir. Testosteronun östrojene dönüşümünden sorumlu enzimin bloke edilmesini sağlayan ilaçlarla bozukluğun düzeltilmesi ve sperm kalitesinin yeniden sağlanması mümkündür. Ancak düzensiz kullanımı hormonal dengeyi ters yönde etkileyerek, istenmeyen sonuçlarla da karşı karşıya bırakabilir. Hastanın yakın kontrolü şarttır.
Tüp bebek uygulamalarında spermin FSH içeren besi yerlerinde hazırlanmasının, henüz olgunlaşmamış hücrelerin gelişimini artırabileceği de ilginç gelişmelerden birisidir. Bu nedenle FSH’nın normal değerlerde bulunduğu infertil erkeklerde IVF/ICSI‘den önce HMG veya FSH içeren enjeksiyon tedavilerinin verilmesi yararlı olabilir. Bizim gözlemlerimiz de bunu destekler nitelikte olup, belirli süre FSH kullanılmasının testislerden sperm elde edilme (TESE) başarısını artırdığını ortaya koymuştur. Bilindiği gibi ejakulatında hiç sperm hücresi çıkmayan bazı erkeklerde testislerinden alınan doku parçaları içinden olgun sperm hücreleri elde edilerek ICSI’de kullanılmasıyla çocuk sahibi olunabilmektedir. Ancak en büyük sorun hücre bulunamadığı durumlardır. Zaten son zamanlarda üzerinde çalışılan en önemli konuların başında böyle zor vakalar gelmektedir. İşte böyle durumlarda erkekte hormonlar ile testislerin uyarılması, olgun hücre elde edilmesinde yüz güldürücü bir tedavi olarak görülmektedir.
Varikosel, çocuk olmaması yakınması ile başvuran erkelerin %15-20’sinde karşılaşılan bir bozukluktur. Ameliyat ile tedavi edilmesini takiben hastaların 1/3’ünde gebelik sağlanabilinir. Bazı çalışmalarda varikosel tedavisini takiben hCG (LH etkisinde bir hormon) verilmesinin başarıyı daha da artırdığı bildirilmektedir. Gerçekten varikosel, testislerden salgılanan ve sperm yapımından sorumlu hormonlar arasındaki dengeyi bozabilir. Bunlarda hCG kullanılması yararlıdır. Ama her hastada başarılı olması beklenmez. Eğer hormon dengesinde bir bozukluun varlığı ortaya konabilirse, alınacak başarı da artacaktır. İşte varikosel bulunan erkeklerde testosteron, östrojen ve LH hormonları ölçülerek böyle bir anormalliğin varlığı araştırılmalıdır. Bulunması durumunda hCG tedavisi planlanmalı ve kontrol altında uygulanmalıdır. Tedavi haftada 2 kez hCG enjeksiyonu yapılarak sağlanır. Aralıklı kan ve sperm tahlilleri yapılarak kontrol edilmelidir. Fazla kullanılması durumunda sperm kalitesi bozulabileceği gibi, yetersiz kalınırsa istenen yanıt da alınamayacaktır.
Hormonların kan düzeyleri normal de olsa, HMG ya da FSH ile testislerin uyarılmaları sperm üretimini ve/veya gebelik başarısını artırabilir. Ama her hastada başarılı olmaması, uygun hastanın seçilmeyişinden kaynaklanmaktadır. Uygun hasta seçiminde ise bazı testlerden yararlanılabilir. Bunlar arasında LHRH testi ve inhibin-B testi önerilmektedir. Hormon tedavileri zahmetli ve pahalı uygulamalardır. Rastgele kullanılması hem sonuç vermeyecektir hem de az da olsa istenmeyen yan etkilere neden olabilecektir. Bu nedenle iyi bir değerlendirmenin yapılması ve hastanın sık aralıklarla kontrole çağrılması son derece önemlidir.
Erkekte hormon tedavileri genelde kullanıldıkları süre içerisinde etkili olur. Gereksiz yere uzun süre verilmeleri ise yukarıda belirtildiği gibi sakıncalar yaratabilir. Eğer hormon kullanılıyorsa kadının siklusuna uygun olacak şekilde cinsel ilişki zamanlaması yapılmalıdır. Bu şekilde doğal yolla gebelik sağlanamamış ise, henüz ilaç kullanımı kesilmden üremeye yardımcı tekniklere geçilmelidir. İşlem yapılırken kanda hormonların belirli düzeyde bulunmaları, kesin olmamakla birlikte hücre gelişimini olumlu etkileyebilir. Elde ettiğimiz ön gözlemler bu yönde sonuçlar vermiştir. Bu nedenle, hastaların tedavi süresince doktoru ile irtibatını kesmemesi, istenen tarihlerde kontrollerini yaptırması ve sormadan ilaçlarını bırakmaması tedavinin başarısında en önemli faktörlerdir.