1800’lü yılların sonundan beri bilinmekte olan varikosel, testisten kirli kan taşıyan venöz damarların aşırı genişlemesidir. Genişleyen damarların içindeki kan akışı bozularak yönü değişir ve geriye doğru akarak testiste birikmeye başlar. Kan dolaşımının bozulması arterlerle temiz kan gelişinin önünü de tıkayarak testisin beslenmesini kısıtlar. Hem testisin içinde biriken toksik maddeler hem de yeterli oksijen kaynağının kesilmesi sonucu sperm üretimi de zamanla bozulmaya başlar. Kısırlık nedeniyle araştırılan erkeklerin yaklaşık üçte birinde görülmesi de varikoseli erkek kısırlığının en önde gelen nedenlerinden biri konumuna getirmiştir.
Varikosel 9 yaşın altında çok nadir görülmekte olup daha çok ergenlikte ortaya çıkmaya başlar. 10-19 yaş arasında erkeklerin %15’inde varikosele rastlamaktayız. Varikosel tanısı klinik muayene ile konulur. Çok özel bazı durumlarda ise Doppler eşliğinde ultrason incelemesi gerekebilir. Muayene sırasında testislerin içinde yerleştiği skrotum kesesi üzerinde solucan gibi kıvrıntılı genişlemiş damarların seçilmesi, ileri derecede bir varikoselin varlığına işaret eder. Şayet ancak ıkınmakla görünür hale geliyorsa orta derecede, hiçbir şekilde gözle seçilmiyor ama elle bir dolgunluk hissediyorsak hafif derecede varikoselden bahsedilir. Bunların hepsi de klinik seviyede bir varikoselin bulunduğunun göstergesidir.
Varikosel tanısı konsa bile her erkekte kısırlık nedeni olmayabilir. Kimlerde kısırlığa yol açacağı erişkin erkekte daha kolay anlaşılır. Şayet sperm kalitesi bozulmuşsa bu olgular varikosel tedavisinden fayda görebilir. Oysa çocuklarda ya da ergenlik döneminde sperm tahlilinden her zaman faydalanamayız çünkü bu yaşlarda henüz ejakulasyon başlamamıştır veya başlamış olsa bile sperm üretimi yeterli düzeye gelmemiş olabilir. O halde erken yaş grubunda varikoseli tedavi etmenin ilerisi için faydalı olup olmayacağını nasıl anlayacağız?
Sperm tahlili yapamadığımız çocuklarda ve ergenlerde kimlerin tedaviden fayda göreceğini belirlemek üzere değişik kriterler tanımlanmıştır. Bunların başında, varikoselin görüldüğü testis hacminin diğerine göre %20 azalmış olması gelir. Testis hacmini değişik boyutlarda maketlerle karşılaştırarak ya da utrason ile ölçerek hesaplayabiliriz. Ayrıca, sağ ve sol her iki tarafta da varikosel gelişmişse bunların da tedavi edilmesi önerilir. Son olarak, rahatsızlık verecek derecede ağrı yapıyorsa, bunların da düzeltilmesi gerekir. Şayet muayenede varikosel bulunmuş ama yukarıdaki kriterlerden hiç birisi gelişmemişse ne yapacağız? Böyle olgularda 6 ila 12 ay aralıklarla muayene tekrarlanır ve riskli bir durumun ortaya çıktığı fark edildiğinde o zaman müdahalede bulunulur.
Varikosel tedavisi en etkin biçimde cerrahi girişimle yapılır. Ameliyat mikroskobu eşliğinde mikrocerrahi tekniği kullanılırsa daha başarılı sonuç alınabilir. Bu şekilde hem civar dokulara zarar verilmemiş olunur hem de bağlanacak damarların seçilmesi daha kolaylaşır. Çünkü varikosel ameliyatında amaç, genişlemiş bozuk damarların bağlanarak iptal edilmesidir. Ne kadar çok damar bağlanırsa testisler üzerindeki zararlı etkiler de o kadar elimine edilebilecektir. Aksi takdirde ileride yeniden nüksetme riski ortaya çıkar. Gerçekten de, mikrocerrahi tekniği sonrasında ameliyatların büyük kısmında nüks görmüyoruz. Mikrocerrahi tekniğinin bir başka faydası ise ameliyat sahasını daha büyük görebildiğimiz için, ortamdaki diğer yapıların kolaylıkla seçilebilmesidir. Böylelikle testisi besleyen arterlerin ve sperm kanallarının yanlışlıkla kesilmesi riski de ortadan kalkar. Varikosel tedavisi kasık bölgesinden ilerletilen bir katater yardımıyla genişlemiş damarların embolizasyon tekniği kullanılarak iptal edilmesiyle de yapılabilir ancak günümüzde çok fazla tercih edilen bir yöntem değildir.
Varikosel ameliyatı yapılmasının riskli olduğu bazı durumlara dikkat edilmelidir. Özellikle daha önce kasık bölgesinden fıtık ya da inmemiş testis nedeniyle ameliyat geçirilmiş olması, ameliyatı zorlaştırarak diğer önemli yapılara zarar verme riski yaratacağı için daha hassas olmayı gerektirir.
Netice olarak, çocukluk çağı ya da ergenlikte ortaya çıkan varikoseller erişkin dönemde kısırlık nedeni olabilir. Önemli olan, kimlerin ameliyattan fayda göreceğine karar vermek. Her hasta için geçerli tek bir kriter bulunmadığından, kişiye göre karar vermek daha sağlıklı olur.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı.
Resim: https://openclipart.org/