Covid 19 enfeksiyonunun hızla arttığı son günlerde sık tartışılan bir konu, D vitamini alınmasının bu hastalığa karşı koruyucu bir etkisi olup olmadığıdır. Çoğu kaynak, D vitamini düzeyi düşük olan bireylerde covid 19 hastalığının, vitamini normal olanlara göre daha ağır seyrettiği yönünde bilgi vermekte. Yakın tarihli çalışmalarda, bu hastalığa yakalanmış bireylerin %80’inden fazlasında D vitamin düzeyinin düşük olduğu gösterildi. Ancak şu da bir gerçek, ülkemizde her 10 kişiden 9’unda zaten D vitamin eksikliği söz konusu. Büyük kısmını da erkekler oluşturmakta. Yine Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, covid 19 nedeniyle hastaneye yatanlarda D vitamini takviyesi hastalığın seyrini hafifletmekte, entübasyon ihtiyacını azaltmaktadır.
Covid 19 hastalığının etkeni olan SARS-CoV-2 virüsü akciğerde ACE2 reseptörüne bağlanarak doku hasarı yapar, bunun yanı sıra bağışıklık sisteminde de bozulmaya yol açar. Bağışıklık sistemi ile ilgili hücrelerin uyarılması ise “sitokin fırtınası” olarak bilineN bir tablo ortaya çıkarıp, akciğer dokusunu oluşturan temel hücrelerin parçalanmasına neden olur. Sadece akciğerlerde değil, kalp damar sistemi ve sinir sistemi üzerinde de ciddi hasar meydana getirebilmekte, diyabete, yüksek tansiyona ve bazı kanserlere yatkınlığı artırabilmektedir. Kanda oluşturduğu pıhtı parçacıkları ile diğer organlarda da belirti verebilir. Başlangıçta ateş, baş ağrısı, burun akıntısı, kuru öksürük ve ishal gibi mide-bağırsak sistemi şikayetleri ortaya çıkmakla birlikte ilerleyen süreçte tablo daha da ağırlaşarak ölüme kadar giden bir seyir izler.
D vitamini ise kas ve kemik gelişimi yanı sıra vücudun bağışıklık sistemini destekleyici bir role sahiptir. Koronavirüs’ün önemli bir etkisi de bu vitaminin dolaşımda taşınmasını sağlayan proteinlerin çalışmasını engellemesidir. Dolayısıyla bağışıklık sisteminin desteği kırılarak hastalığın şiddeti artabilmekte. Netice olarak gerek vücutta düşük seviyede bulunması gerekse virüs nedeniyle etkisinin azaltılması covid 19 hastalığının şiddetini daha da artırır.
Bilimsel çalışmalar, özellikle D vitamin eksikliği riski taşıyan bireylerde bu vitaminin dışarıdan takviye edilmesini önermekte. Güneş ışığına az maruz kalınması, cilt renginin koyu olması ve 65 yaş üstü bireyler D vitamini bakımından riskli grubu oluşturur. Bunun yanı sıra genetik yapı, bağırsaktan yetersiz emilimi, böbrek ve karaciğer hastalıkları da vitamin yetersizliğine yol açabilir. D vitamininin bir diğer kaynağı ise besinlerdir. Et, süt, süt ürünleri, balık, havuç, brokoli, meyveler bu bakımdan zengin kaynaklardır. Ancak günümüz yaşam şartlarında vücutta D vitamininin normal düzeyde korunabilmesi için doğal kaynaklar ne yazık ki yetersiz kalmakta, dışarıdan da takviye edilmesi gerekli hale gelmiştir. Bu amaçla çeşitli destek ürünleri mevcut olup, aşırı tüketilmesinin yaratacağı ciddi yan etkilerden kaçınmak için doktor kontrolünde ve belli miktarda alınması faydalı olur.
Netice olarak, henüz hastalığa yakalanmadan önce ya da belirtilerin görüldüğü başlangıç döneminde dışarıdan D vitamini alınması vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve koronavirüsün etkisini hafifletir. Bu nedenle genel kanı, doktor tavsiyesi ile belli dozlarda destekleyici ürünlerin kullanılması yönündedir.
Bu yazı https://www.sabah.com.tr/ sayfasında yayınlandı
Resim: https://openclipart.org/