Sperm tahlilinde ölü ya da canlı hiç sperm hücresi görülmüyorsa, buna azoospermi diyoruz. Büyük kısmında tek tedavi seçeneği olarak mikroTESE ameliyatı ile testislerde sperm aranması ve bunlarla tüp bebek yapılması kalmakta. Ancak bir kısım erkekte sorun meni kanallarındaki tıkanıklıklardır. Şayet böyle ise cerrahi yolla açılarak doğal sperm çıkışı sağlanabilir. Oysa ameliyat sırasında bu erkeklerin sadece onda birinde sorunun gerçekten kanal tıkanıklığı olduğunu görüyoruz. Geri kalan olgularda azoosperminin kaynağı, sperm üretimindeki bozukluktur. Bunların da yaklaşık yarısında TESE ile az sayıda da olsa kuyruklu olgun sperm hücreleri bulabiliriz. Son yıllarda, kuyruk gelişimi yetersiz ama genetik olarak olgunlaşmış hücrelerin ROSI tekniği ile tüp bebekte kullanılmasıyla da sağlıklı çocukların dünyaya gelebileceği anlaşıldı. Her ne kadar ROSI’nin başarısı çok düşük kalsa da ilerisi için umut vadettiğini söyleyebiliriz.
Gerek teşhis yöntemleri gerekse tüp bebek tekniklerinde günümüz teknolojisi ile ulaştığımız nokta azoospermik erkeklerin takibinde de yeni yaklaşımların geliştirilmesine fırsat yaratmıştır. Böylelikle daha ilk aşamada testis içinde sperm üretiminin ne durumda olduğunu anlayabiliyoruz. Öncelikle, kromozom analizi ve ejakulatta bazı genetik markırlara bakarak sperm kök hücrelerinin ilaç tedavisine uygun olup olmadığı anlaşılabilir. Örneğin AZF genlerindeki eksiklik ya da CD133, PCNA, LIM15 gibi genetik belirteçlerin düşük olması sperm yapımını uyaracak tedavilerin şansının az olacağını gösterir. Şayet tedaviye uygunsa, hormonal tabloya göre en az 3 ay sürecek bir tedavi planı çıkarılır. Bazen kontroller sırasında sperm tahlillerinde değişik evrelerde sperm serisi hücrelerinin çıktığını görüyoruz. Bunlar testiste sperm üretiminin hangi seviyeye geldiğini göstermesi bakımından faydalı olabilir.
İkinci aşama mikroTESE ameliyatıdır. Bir seçenek, tüp bebeğe geçmeden önce bu ameliyatın yapılması ve çıkacak hücrelerin tipine göre tüp bebeğin planlanmasıdır. Bunun bir faydası tıkanıklık bulunması halinde onarılarak, tüp bebeğe gerek kalmaksızın doğal yolla sperm çıkışının sağlanması olacaktır. Diğer yandan, çıkarılan doku örnekleri saklanarak içindeki hücrelerin morfolojik ve genetik incelemesi yapılır ve neticede konvansiyonel tüp bebek mi yoksa ROSI tekniğinin mi gerekeceği konusunda karar verilir. Kuyruk gelişimi yetersiz ama haploid dediğimiz belli bir genetik olgunluk seviyesine gelmiş sperm hücrelerinin bulunması şansı düşük de olsa tüp bebek ile gebelik elde edilebileceğini düşündürür. Bu durumda tüp bebeğe geçip geçmek çiftin kararına bağlıdır. Ama olgun, kuyruklu spermler bulunmuşsa düşünmeksizin tüp bebek hazırlıklarına başlanabilir. En kötü sonuç, hiçbir sperm serisi hücrenin çıkmadığı olgulardır ki bunlarda da tüp bebek iptal edilerek gereksiz uğraş ve masraftan kaçınılmış olunur.
Bazı çiftler, bu şekilde çok yönlü mikroTESE uygulaması yapmaksızın doğrudan tüp bebeğe geçilmesi ve mikroTESE ameliyatının da eşinin yumurta toplama gününde eş zamanlı yapılmasını tercih edebilir. Özellikle testiste olgun sperm bulma olasılığının yüksek olduğunun önceden anlaşılması durumunda böyle bir yol izlenebilir.
Netice olarak, tüp bebek öncesi detaylı bir hazırlık sürecinden geçilmesi, azoospermik erkeklerin baba olma şanslarını artırması, değilse gereksiz zahmet ve masraftan kaçınılabilmesi bakımından faydalı bir tedavi planı olarak önerilebilir.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı
Resim https://openclipart.org/