Sağlıklı bir bebeğin dünyaya gelme yolculuğu yumurtanın sperm tarafından döllenmesi ile başlar. Bunun için öncelikle spermin yumurtaya ulaşması ve arkasından da yumurtanın zarlarını geçerek genetik kargosunu içine bırakması gerekir. Bütün bu işlemler, yani spermin hareketi ve yumurtaya girebilmesi enerji isteyen bir süreçtir. Spermin enerji kaynakları ise her hücremizde olduğu gibi esasen şeker ve yağlardan sağlanır. Özellikle kuyruk hareketi için ortamda yeteri miktarda şeker bulunması gerekir. Bilinen bir kural vardır: “her şeyin azı yarar, çoğu zarar”. Bu kural sperm için de geçerli, fazla şekere maruz kalması hem spermin hem de testislerin sağlığı açısından ciddi bir risk getirir ve bu da kısırlık için önemli bir nedendir.
Günümüzde şeker tüketimi ne yazık ki çok arttı. Bilinçsiz şekilde aldığımız şeker bir yandan kalp damar hastalıkları diğer yandan da obezite, metabolik sendrom ve diyabet gibi çok sayıda olumsuz sonuçlara yol açmakta. Şekeri sakkaroz, glükoz ya da früktoz şeklinde alırız. Spermin içinde yüzdüğü sıvıda ise asıl früktoz bulunur. Yani enerji kaynağı olarak spermlerimiz glükozu değil früktozu kullanır. Çünkü glükoz çok hızlı yakılarak ortamdaki şeker oranını aniden artırırken, früktoz daha yavaş ama uzun sürede yakılır. Böylece az miktarı bile spermin yumurtaya erişmesi için yeter. Ayrıca bakteriler ve vücudumuzun diğer hücreleri enerjilerini glükozdan sağladıkları için, spermin enerji kaynağı da kendine kalmış olur.
Meyve şekeri olarak da bilinen fruktoz, meyveler, tahıllar ve kök sebzelerde doğal bulunan basit bir şekerdir. Bal, kiraz, ağaç çileği, böğürtlen gibi ağaç meyvelerinde ve tatlı patates, pancar, havuç, soğan gibi kök sebzelerde doğal olarak vardır. Ancak oranları farklı olmakla birlikte genellikle her üç grup şeker de bir arada bulunur. Bununla birlikte günlük yaşantımızda tükettiğimiz şekerleme, bisküvi ve unlu mamuller ile işlenmiş hazır gıdalar, reçel, helva, dondurma ve tatlılarının çoğu glükoz şurubundan elde edilmektedir. Bu tür şekerin fazla alınması durumunda ortamda oksidatif stresin arttığı ve mitokondrinin enerji üretme kapasitesinin zayıfladığı gösterilmiştir. Daha ileri dönemlerinde insülin direnci yaratarak testisin şekerden faydalanmasına da engel olur. Yani bir bakıma spermlerde şeker zehirlenmesi ortaya çıkmakta. İşlenmiş rafine beyaz şekerin ise elde edildiği bitkisel kaynağın tüm faydalı içeriklerini kaybederek sadece yüksek glisemi indeksine sahip hale gelmesiyle zararı daha da artar.
Şekerle tatlandırılmış içecekler ve hazır yiyeceklerin sperm kalitesini bozduğu, hareket ve sayısında düşme yaptığı çok sayıda çalışmada ortaya konmuş durumda. Araştırmalar, günde 2 tane hazır içecek tüketilmesinin buna yol açmaya yeteceğini göstermekte. Erkeğin günde 1 şişe ya da kutu içecek alması durumunda bile bir süre sonra eşlerinin gebe kalma şanslarının %33 azaldığı bildirilmiştir. Hangi yolla olursa olsun, bir günde aldığımız toplam şeker miktarı 25 gramı yani 6 çay kaşığını aşmamalı.
Dolayısıyla, sperm sağlığı için şeker ihtiyacını meyve, tahıl ve kök sebzelerden karşılamak daha yararlıdır. Çünkü meyve ve sebzeler hem su içerirler hem de C, A, beta karoten, fenoller gibi antioksidan vitaminler, bazı mineraller, potasyum, magnezyum, folat ve lif bakımından zengindirler. Özellikle yeşil yapraklı sebzelerin yapısındaki folik asitin spermlerin DNA sağlığı bakımından önemi çok fazladır. Yine sebze, meyve ve tahıllardaki yüksek lif içeriği fazla östrojeni bağlayarak, testosteron oranını artırmasıyla erkekte hormonal dengeyi korumaya yardımcı olur.
Netice olarak, baba adaylarının şeker tüketimlerinde çok dikkatli olmaları önerilir. Mümkün olduğunca hazır gıdalar ve içecekler yerine sofralarında meyve, sebze ve tahıl ağırlıklı bir menü bulundurmaları çocuk sahibi olma şanslarını artıracaktır.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/ sayfasında yayınlandı
Resim: https://openclipart.org/