Evli çiftlerin yaklaşık beşte biri çocuk sahibi olamadıkları için bir tedavi arayışına girmekte. Günümüz tıbbı sayesinde bunların büyük kısmının eninde sonunda beklentileri de gerçekleşir. Ne yazık ki bir kısım çiftin sorunu kısa sürede çözümlenemez ve bekleyiş devam eder. Hiç kuşkusuz bu süreç oldukça güç, hatta bazen dayanılması zor sıkıntılar içinde geçmekte. Konu erkek olduğunda bunun sıkıntısı daha fazla hissedilir çünkü erkekte bir sperm döngüsü yaklaşık 3 ay sürer. Yani bir tedaviye başlanıldığında bunun sonucunu almak için en az 3 ay beklemek gerekir. Yerine göre bu 6 ila 9 aya kadar da uzayabilmekte. Bir beklenti içine girildiğinde zamanın ne kadar yavaş geçtiğine hepimiz şahit olmuşuzdur. Bir de bunun üzerine sosyal baskı eklenince, birkaç ayı beklemek tahammül edilemez bir hal alır. Bu doğaldır; tek bir hedefe odaklanıldığında o gerçekleşene kadar sanki hayat durur. Oysa yaşam devam etmekte. Yakın çevremize, eşimize, işimize karşı sorumluluklarımızı da yerine getirmeliyiz. İşte, böylesi zor bir süreci atlatmak için şimdiye kadar edindiğim tecrübelerime dayanarak bazı önerilerim olacak.
Öncelikle henüz çocuk olmamasının nereden kaynaklandığını iyi öğrenin. Sorunun nedenini bilmemek sizi sürekli arayış içinde tutar. Her zaman bir neden de bulunamayabilir. Ama günümüz teknolojisi ile her seçeneğin incelendiğinden emin olmak bile sizi rahatlatacaktır. Altta yatan bir neden olsun olmasın, şayet bu şekilde tetkikler yapılmadan kulaktan duyma yöntemlerle bir tedavi arayışına girmek aklınızı sürekli meşgul eden soru işaretlerinden dolayı size huzur vermez. Sorunun kaynağından emin olduktan sonra nasıl bir yol izleneceği daha kolay kararlaştırılabilir. Üreme tıbbında her durum için saptanmış belli tedavi protokolleri vardır. Gerekirse bu protokollerde kişinin özelliğine göre de bazı düzenlemeler yapılır. Bu noktada içiniz rahatlasın çünkü artık ne yapılacağını, sizi nasıl bir sürecin beklediğini biliyorsunuz. Bırakın bundan sonrasını doktorunuz takip etsin. Sizden belli aralıklarla tahliller ister, arada kontrollere çağırır, belki bir ameliyat da önerebilir. Ama her şey bellidir ve sınırları çizilmiştir. Sizin yapacağınız bütün süreci aklınızda paketleyip doktorunuzdan talimat gelene kadar rafa kaldırmanızdır. Zamanı gelince raftan indirip açarsınız, daha sonra tekrar yerine koyarsınız. Artık sizi bekleyen normal yaşantınıza dönebilirsiniz.
Nasıl bir sosyal hayatınız ve işiniz varsa geri dönün ve aralarına katılın. Kişisel uğraşılarınıza, hobilerinize devam edin. Farklı konularda kitap okumak ilginizi başka noktalara çekerek sizi stresten uzaklaştıracaktır. Yaşantınızı eşinizle birlikte gerçekleştireceğiniz aktivitelerle doldurun. Hayatınız bu olsun. İmkanlarınız çerçevesinde küçük gezi ya da seyahat planları yapmanız bile sizi mutlu edecektir. Kalbinizin huzurla dolması için içinizde yer açın. İnançlarınız üzerine yoğunlaşın. Huzurlu, keyifli, mutlu olmanız hastalığınızın iyileşmesine de katkıda bulunacaktır. Tedavi süreciniz bir tarafta kalsın, buna takılmayın, siz hayatın akışı içinde elinizdeki fırsatları kaçırmayın. Önünüzde sizi bekleyen, eşinizle birlikte gerçekleştirilecek bir sürü hayalleriniz olduğunu unutmayın.
“Ben kısırım” takıntısından uzaklaşmanın en etkili yolu dostlarınızla, arkadaşlarınızla bir araya gelmenizdir. Akraba ziyaretlerine zaman ayırın. Onların da sorunları olabilir, dertlerini paylaşın ve yardımcı olmaya çalışın. Sizden destek aldıklarını hissetmeleri, çevrenizdekilerin sizi daha fazla sevmelerini sağlayıp size daha fazla yaklaştıracaktır. “Hala çocuğunuz olmadı mı?” sorusu gelecek diye korkmayın, çünkü cevabınız hazır: “Bunu doktorumuz takip ediyor, zamanı gelince olur, biz normal yaşantımıza devam ediyoruz.” Sosyal kurumlar aracılığıyla ya da kişisel olarak birilerine yardım edin. Onların sevinmesi, size şükran duymaları acılarınızı hafifletir.
Aktif bir yaşantınız olsun. Gün içinde yapacağınızı kısa süreli fiziksel egzersizler, açık havada yürüyüş, bu sırada çevrenizi gözlemlemek ruhsal sağlığınızı güçlendirecek hormon üretimini artırarak kendinizi daha mutlu hissettirecektir. Unutmayın, pozitif enerji üreme başarınızda çok önemli bir kaynaktır. Doğru beslenin, uykuya yeterli zaman ayırın, bağışıklık sisteminizi güçlendirin. Bunlar için diyetinize dikkat edin, sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durun. Doktorunuzun önereceği antioksidan vitamin ve destek ürünlerinden de faydalanabilirsiniz. Sağlığınıza dikkat edin. Eşlik eden kronik bir hastalığınız varsa o da vücut direncinizi zayıflatabilir. Bu yönde de tıbbi yardım alabilirsiniz.
Netice olarak kısırlık, tanı ve tedavisinin bilimsel olarak belirlenmiş olduğu bir sorundur. Çözümünde de günümüz tıbbı oldukça başarılı bir seviyede bulunmakta. Bu süreci doktorunuza bırakın, yanı sıra siz eşinizle birlikte hayal ettiğiniz hayatınızı gerçekleştirmeye odaklanın. Mutlu, huzurlu, sevinçli olmanız gerek ruhsal gerekse fizyolojik mekanizmalarla sağlıklı bir yavruya kavuşmanızda tedavinize en büyük yardımcınızdır.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ sayfasında yayınlandı
Resim: https://openclipart.org/