Atalarımızdan bize kalan en değerli miraslardan birisi de hiç kuşkusuz yoğurt olmuştur. 6000 yıl önce karınca yumurtalarını ezerek oluşturulan ilk maya ile yapılan yoğurt, günümüzde artık gelişmiş teknolojilerle çok daha sağlıklı biçimde soframıza gelir oldu. Temelinde yoğurt, sütün laktik asit bakterileri ile mayalanmasıyla üretilir. İçerisinde probiyotik olarak bilinen faydalı çok sayıda canlı bakteri barındırması nedeniyle de bağırsakta sağlıklı bir mikrofloranın oluşmasına ve vücudun bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunur. Probiyotikler, salgıladıkları antioksidan proteinlerle hücrelerin zararlı metabolitlerle parçalanmasına karşı kuvvetli bir savunma mekanizması oluştururlar. Aynı zamanda probiyotikler, süt içindeki besinlerin daha kolay vücuda alınmasına da yardımcı olur. Diğer yandan, bazıları süt içindeki laktoz olarak bilinen şekeri sindiremedikleri için rahatsızlık duyar. Oysa yoğurtta bu şeker parçalandığı için, herhangi bir rahatsızlık duymadan süt ürünlerinden faydalanmaya da fırsat verir. Ancak yoğurtun bizim için ilginç olan tarafı, üreme sağlığındaki faydalarıdır.
Yoğurt yapmak üzere süt mayalandığında içindeki protein ve vitaminlerin antioksidan özelliği yaklaşık 2 katına çıkar. Yapımı sırasında ısıtıldığında su kaybı sonucu protein içeriğinin yoğunluğu da artar. Özellikle süt proteini olarak bilinen kazein, güçlü bir antioksidandır. Toksik oksijen bileşenlerinin daha sperm membranına zarar vermeden demir ile bağlanmasını sağlayarak, spermleri oksidatif stresten korur. Antioksidan vitamin içeriği nedeniyle de yoğurtun üreme sağlığına katkısı vardır. A, C, D, ve E vitaminleri bakımından çok zengin bir kaynaktır. A vitamini ve beta karotenler sperm kök hücrelerinin olgunlaşması için önemli bir aracıdır. A vitamini ve bununla ilişkili retinoik asitin sperm kök hücresi spermatogoniumları çoğaltarak daha olgun seviyeye ulaştırdıkları çok sayıda çalışmada gösterilmiştir. Hatta, süperoksid dismutaz, katalaz ve glutatyon peroksidaz gibi spermleri oksidatif stresten koruyan bileşenlerin de miktarı yoğurtta oldukça yüksektir. Yoğurttaki co-enzim Q10 miktarı da saf sütten daha fazladır.
Co-enzim Q10, hücrelerde enerji jeneratörü olan mitokondrinin çalışması için zorunlu bir bileşiktir. Elektronların mitokondri içerisine girerek, ATP molekülü şeklinde enerji yakıtı üretmesini sağlar. Spermler de bu enerji ile hareket edebilir, yumurtanın etrafındaki zarları geçerek içine girebilir. Oksidatif stresten ve DNA hasarlarından korunmak için mitokondrinin sağlıklı çalışması gerekir. Co-enzim Q10’un sperm membranının zararlı oksijen metabolitleri tarafından parçalanmasını doğrudan önleyici bir etkisi de vardır. Ayrıca, co-enzim Q10’un yoğurt ile ilginç bir ilişkisi de bulunmakta.
Yakınlarda yapılan çok merkezli bir çalışmada, yoğurdun yağ içeriğinin co-enzim Q10’un daha fazla çözünmesini ve bu sayede de sindirim sisteminden emilimini kolaylaştırarak yararlılığını artırdığı gösterildi. Yoğurt içerisine nanopartiküller halinde ya da mikrokapsüller içerisine co-enzim Q10 katıldığında, spermler oksidatif stresten korunarak daha sağlıklı kalmaktaydı. Yoğurt kendine özgü yapısından dolayı, başka antioksidanlar için de güçlü bir besiyeri olabilir. Örneğin yeşil çay ya da E vitamini eklendiği zaman bu etkisinin yaklaşık 10 kat arttığı ortaya çıkarıldı. Günümüzde de çeşitli antioksidanlarla zenginleştirilmiş yoğurt ürünlerini raflarda görmekteyiz.
Fermente süt ürünleri arasında kefirin de yeri vardır. İçinde Torula mayaları, Saccharomyces, Lactococcus, Lactobacillus, Leuconostoc gibi canlı mikroorganizmalar bulunan kefir taneleri ile sütün mayalanması sonucu elde edilen kefir de yoğurt gibi önemli bir antioksidandır. Proteinlerin yanı sıra, kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, demir; A, B, D, K ve B12 vitaminleri bakımından zengin bir içecektir. Deneysel çalışmalarda beslenme ve çevresel faktörlere bağlı testis dokusunda oluşan hasarların ve DNA kırıklarının, en az yoğurt kadar kefir tüketimiyle de paralel azaldığı, antioksidan enzimlerin ise arttığı gösterilmiştir.
Netice olarak, fermente edilmiş yani mayalanmış süt ürünleri probiyotik içerikleri ve artmış antioksidan özellikleri nedeniyle erkekte üreme sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahiptirler. Bu özellikleri dikkate alındığında, günlük hayatımızda kolay ulaşabildiğimiz yoğurt ve kefir baba adaylarına önerilebilir. Ancak her üründe olduğu gibi bunların da aşırı tüketiminden kaçınılması ve olası allerjik etkileri bakımından dikkatli olunması gerekir.
Bu yazı https://www.hurriyet.com.tr/aile/yazarlar sayfasında yayınlandı.
Resim: https://openclipart.org/