Kısırlık nedeniyle tetkik edilen çiftlerde şayet bir neden bulunamazsa, izah edilemeyen infertilite olarak tanımlanır. Ancak detaylı bir inceleme yapılırsa, artık birçok olguda gerçek nedeni saptayabiliyoruz. Bunlardan birisi de erkekte hormonlar arasındaki denge bozukluğu. İlk olarak 2000’li yılların başında tanımlanan bu hastalıkta testosteron hormonu ile östrojen hormonu arasında olması gereken oran normalden sapmakta. Sperm üretiminin sağlıklı devamı için her iki hormon da gerekli, ama her ikisi de belli miktarda vücudumuzda salgılanmalı. Buna göre testosteron, östrojene göre en az 10 kat daha fazla olmalı. Şayet bu oran düşerse, yani testosteron üretimi azalır ya da östrojen artarsa sperm üretimi de bozulmakta.
Aromataz adlı enzim, testosteron hormonunu östrojene dönüştürür. İşte, şayet bu enzimin fonksiyonu azaltılırsa, testosteron yükselip östrojen düşecek ve neticede aralarındaki olması gereken 10/1 oranı da korunmuş olacak. Aromataz inhibitörü ilaçlar bu amaçla uzun yıllardır, özellikle kadınlarda başka nedenlerle kullanılmakta. Şimdi ise erkekte sperm üretimini düzeltmek için kullanıyoruz. Ancak bu tedaviden fayda görülmesi için testosteron ve östrojen hormonları arasındaki dengenin bozulmuş olması gerekiyor, yoksa bir faydası olmaz.
İlaçlarla tedavinin yanı sıra bazı bitkilerin de aromataz enzimini baskıladığı biliniyor. Her ne kadar etkisi ilaç kadar olmasa da desteklemek için faydalanılabilir. Bunlardan biri de ısırgan otu olarak bilinen Urtica dioica adlı bitkidir. Çit kenarlarında, yüksek tepelerde, açık alanlarda sık rastladığımız ısırgan bitkisi, özellikle dokunulduğunda ciltte yaptığı alerjik reaksiyona bağlı yanma ile kendini belli eder. Uzun yıllardır antiinflamatuvar etkisi nedeniyle eklem ağrılarında kullanılmıştır. Hatta iyi huylu prostat büyümesinde etkili olduğu da ileri sürülmekte. Ancak bunlarla ilgili kanıtlanmış bilimsel bir veri henüz yok.
Isırgan otunun bizi ilgilendiren özelliği, aromataz enziminin çalışmasını engellemesi. Bilimsel çalışmalarda bu etki gösterilmiş. Bu sayede testosteron ve östrojen arasındaki denge de testosteron lehine düzelecektir. Neticede sperm kalitesinde bir artış olması beklenir. Şunu da belirtelim, henüz bunun çocuk olma şansını artırdığına dair bilimsel bir veri yok. Ancak ilaç tedavisinin etkisine destek olması amacıyla kullanılabilir. Aşırıya kaçılmadığı sürece belli bir yan etkisi görülmez.
Isırganotu üzerinde yapılan araştırmalar, yapısında flavonoidler, klorofiller ve karetonoidler ile bunlardan türeyen vitaminler, proteinler, mineral maddeler, organik asitler, yağ ve diğer komponentlerin bulunduğunu göstermekte. Yaprakları başta demir olmak üzere, mineraller, C ve A vitamini, esansiyel aminoasitler bakımından da zengindir. Bu yönleriyle de katkısı olabilir. Isırgan otu pratikte yaygın olarak çay şeklinde tüketilmekte. Burada ısıtıldığı zaman içindeki etken maddelerin suya ekstrakte olduğu biliniyor.
Netice olarak ısırgan otu, testosteron ve östrojen hormonları arasında olması gereken dengenin bozulmuş olduğu testlerle gösterilen erkeklerde, bunu düzeltmeye yönelik olarak ilaçların yanında destek için kullanılabilir. Ancak bunun çocuk olmasına ne kadar katkı sağlayacağını söyleyemeyiz. Kısırlığa yol açan bunun dışında çok sayıda neden olabilir. Her şeyden önce eşlerin detaylı bir muayenesi ve tetkiki yapılmalı, olası nedenler bulunup tedaviye alınmalı, bunların yanında da beslenmeyle destek sağlanması önerilmelidir. Her zaman olduğu gibi yine tekrarlıyorum; önce neden bulunmalı ve bu neden ortadan kaldırılmalı, sonra gebelik başarısının artması beklenmeli. İster ilaç ister bitkisel ürünler olsun, mutlaka doktor kontrolünde alınmaları son derece önemli.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/yazarlar sayfasında yayınlandı.
Resim https://openclipart.org/