Bir sperm hücresinin çocuk yapabilmesi için oldukça fazla uğraş vermesi gerekir. Kuyruğuyla birlikte milimetrenin yirmide biri kadar boya sahip olmasına rağmen, çok zorlu bir yarışı tamamlayarak yumurtaya ulaşır ve bebek için gerekli genetik kargosunu yerine teslim eder. Bu yolculuğunu başarabilmesinde 2 temel fonksiyonunun sağlıklı işlemesi gerekir; ilerlemesini sağlayacak normal kuyruk hareketleri ve yumurtanın etrafındaki zarları eritecek gücü. Her ikisi için de yeterli miktarda enerjiye gereksinim vardır. Diğer yandan da çalışmasını engelleyecek oldukça tehlikeli düşmanlarıyla mücadele etmesi gerekir. Bunlar arasında oksidatif stres ve DNA hasarları en önemlileri olarak sayılabilir.
Sperm hücresinde hem enerji temininde hem de oksidatif stresle mücadelede iş gören önemli bir enzim ko-enzim Q10’dur. Ko-enzim Q10’un enerji sağlamadaki rolü spermin mitokondrisi ile ilgilidir. Mitokondri, her hücremizde olduğu gibi spermde de başlıca enerji kaynağıdır. İçinde gerçekleşen reaksiyonlar neticesinde ATP dediğimiz yakıtı üretir. ATP ise bir yandan kuyruğu hareket ettirmek için kullanılırken diğer yandan da spermin yumurtayı delip içine girmesini sağlayan ve akrozom reaksiyonu olarak bilinen bir mekanizmayı çalıştırır. Akrozom reaksiyonu sırasında spermin başını çevreleyen kesenin açılmasıyla içindeki enzimler açığa çıkarak yumurtanın zarlarını eritir. Böylece spermin başı da yumurtaya girebilir.
Ko-enzim Q10’un önemli bir özelliği de, sperm hücrelerinin içinde yüzdüğü sıvıdaki zararlı ürünleri ortadan kaldırmaktır. Serbest oksijen türevleri ya da ROS olarak bilinen oksijen moleküllerinin aşırı artmasıyla meydana gelen bu zararlı ürünler oksidatif stres dediğimiz olaydan sorumludur. Oksidatif stres ise neticede DNA hasarına yol açarak spermin canlılığını yitirmesine neden olur. İşte ko-enzim Q10, spermi DNA hasarlarından koruyan önemli bir görevi yerine getirir.
Gerek spermin enerji üretiminde gerekse oksidatif stresten korunmada ko-enzim Q10, bulunması zorunlu bir enzimdir. Ko-enzim Q10 büyük oranda vücutta üretilir. Bir kısmı ise yiyeceklerle alınır. En fazla bulunduğu yiyecekler ıspanak, brokoli, yer fıstığı, fındık ve badem gibi besinler ile karaciğer, yürek, uskumru ve sardalya başta olmak üzere et ürünleridir. Ancak dışarıdan alınan ko-enzim Q10’un ancak onda biri emilerek sperme ulaşır. O nedenle de ihtiyaç halinde hazır preparatlar şeklinde alınması önerilir. Normal şartlarda vücudun ürettiği enzim yeterlidir. Ama oksidatif stresin arttığı durumlarda bunun takviye edilmesi gerekir.
Ko-enzim Q10’a ne zaman ihtiyaç duyulur?
Yukarıda belirttiğimiz gibi, spermin sağlıklı biçimde görev yapabilmesi için hem mitokondrisinde yeterli enerji üretimi olmalı hem de ortamda oksidatif stres yaratacak ürünler birikmemiş olmalıdır. Bunlarda bir sorun varsa ko-enzim Q10 kullanımı faydalı olur. Oksidatif stresin artması, ejakulatta bulunan zararlı oksijen ürünlerinin seviyesi ölçülerek anlaşılabilir. Mitokondrinin enerji üretim kapasitesi de yine ejakulatta bakılan bazı genetik belirteçlerle ortaya konulabilmekte. Şayet bunlarda bir bozukluk saptanırsa, işte o zaman ko-enzim Q10 kullanımı gerekli hale gelir. Bunların yanı sıra, enzimin yapısındaki kusurlar da benzer şekilde işlevini yerine getirmesine mani teşkil edebilir. Ancak ko-enzim Q10’un doğrudan ölçülmesi ve moleküler yapısının araştırılması klinik pratikte uygulanabilir değildir.
Ko-enzim Q10’un faydası olduğunu gösteren bir parametre de serumda FSH hormon düzeyidir. Kanda FSH’nın yüksek bulunduğu erkeklerde kullanıldığında FSH’nın düştüğü gösterilmiş olup, bu da testiste bozulmuş olan bazı fonksiyonların düzeldiğine işaret eder.
Sperm DNA hasarları ko-enzimQ10 ile önlenebilir
Kısırlık şüphesiyle tetkik edilen erkeklerin %30-80’inde oksidatif stres düzeyinin arttığı saptanmıştır. Ko-enzim Q10’un dışarıdan verildiği infertil erkeklerin sperm örneklerinde ise toksik madde birikimini önleyecek katalaz ve süperoksit dismutaz gibi antioksidanların anlamlı derecede artarak oksidatif stresin ortadan kalktığı ve sperm değerlerinde düzelme olduğu bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Antioksidan tedavilerin sperm DNA hasarını azalttığı ve gebelik şansını artırdığı başka çalışmalarda da bildirilmekte. Etkisini görmek için bu tür tedavilerin 3-6 ay devam etmesi önerilir. Ancak tedavinin kesilmesi ile etkisi de ortadan kalkacaktır. Çok uzun kullanımları ise karaciğer başta olmak üzere vücutta yan etki ortaya çıkarabilir. O nedenle doğal yolla gebelik sağlanamaması durumunda tüp bebeğe geçilmesi de uygun olur.
Netice olarak, ko-enzim Q10 mitokondride yürüttüğü enerji metabolizması ve antioksidan kapasitesi ile sperm fonksiyonlarında düzelme sağlayıcı bir özellik taşır. Bunun en önemli şartı, kullanımı için bir gereksinim olduğunun ortaya konmasıdır. Gereksiz yere kullanımı istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Ayrıca sadece antioksidan kullanımı değil, beraberinde beslenme ve yaşam tarzının da sağlıklı sürdürülmesi gerekir. Her zaman vurguladığım gibi, öncelikle her iki eşin detaylı tetkik edilerek kısırlığa yol açan nedenin ortaya çıkarılması ve buna özgü tedavisinin planlanması temel hedefimiz olmalı.
Bu yazı https://www.milliyet.com.tr/pembenar/ sayfasında yayınlandı
Resim https://openclipart.org/