Spermin yumurta ile birleşerek bir gebeliğin gerçekleşmesinde en önemli faktör, spermin genetik malzemesinin sağlıklı olmasıdır. Oysa özellikle çevresel faktörler sorumlu olmak üzere sperm genetik malzemesi yani DNA’sı kolaylıkla bozulabilmekte. Spermin dış membranı, bu tür zararlı metabolitlere çok hassas bir yapıya sahiptir. ROS dediğimiz zararlı oksijen ürünleri, doymamış yağ asitlerinden zengin olan spermin membranını bozarak, yumurta ile bileşmesini önler. ROS ürünleri, aynen denizlerde kirlenmede olduğu gibi, zaman içinde spermlerin içinde yüzdüğü seminal plazmada birikerek gittikçe artan oranda bozulmaya neden olmakta. Bu konuda yaptığımız bir çalışmada, spermlerinde bu tür hasarlanma gelişen erkeklerde sperm sayı ve hareketinde anlamlı bozulma olduğunu gözlemledik (Bakınız). Buna neden olabilecek faktörleri araştırdığımızda ise, sadece çevresel faktörlerin değil, sperm genetik dizisindeki polimorfizm dediğimiz yapısal anomalilerin de sperm sağlığını bozduğunu gösterdik (Bakınız). Neticede, bu yönde araştırılmayan erkeklerin spermleriyle tüp bebeğe geçilmesinin, gebelik başarısını etkileyebileceği kanısına vardık.
Yine çocuk sahibi olamayan bir grup erkeğin sperm örneklerinde DNA hasar oranlarına baktığımız bir başka araştırmamızda da, spermlerde hasar oranı artıkça tüp bebekte embriyo kalitesinin düştüğünü ortaya koyduk (Bakınız). İşte, eğer spermleri bozan böyle faktörleri teşhis edebilirsek, önlemini de almak mümkün olabilir. Bu amaçla geliştirilen yeni bir uygulama ile artık spermleri bozacak zararlı metabolitleri, seminal plazmada ölçebiliyoruz. Sonuçlar, metabolitlerin artması durumunda sperm fonksiyonlarının bozularak, gebelik şansını azaltacağını göstermekte (Bakınız).
Sperm hasarları testislerde üretilen bir takım enzimlerle onarılabilmekte. Ama testis fonksiyonlarının ileri derecede bozulduğu olgularda bu tamir işlevi yetersiz kalmakta. Özellikle azoospermik erkeklerde, testislerde mikroTESE ile bulduğumuz spermlerde oksidatif stresin olumsuz etkilerini daha fazla görmekteyiz. Dolayısıyla, azoospermi olgularında TESE öncesi sperm kalitesinin artırılması önem kazanmakta. Gerçekten de, tedavi alan azoospermik erkeklerde, meni de bile sperm çıktığı gösterilmiştir (Bakınız). Bizim bazı olgularımızda da benzer sonuçlar elde ettik ve bu konuda incelediğimiz bir grup azoospermi olgusunda, tedavi ile testis fonksiyonlarının moleküler düzeyde düzelebileceğini gösterdik (Bakınız). Klinik uygulamalarımız da, eğer uygun hasta seçimi yapılabilirse, mikroTESE sırasında sperm elde etme başarısının tedavi ile artırılabileceğini ortaya çıkardı (Bakınız).
Ancak, oksidatif stres adını verdiğimiz ve böyle zararlı metabolitlerin artışına bağlı hasarlanmalar tedavi ile düzelebilir. Bir anlamda detoks olarak da adlandırılabilen bu uygulamada, ortamda atmış olan oksijen metabolitleri azaltılarak, spermlerin zarar görmesi önlenebilmekte. Gerçekten de araştırmalar ve kendi gözlemlerimiz, oksidatif stresin ve sperm DNA hasarlarının önlenmesinin, gebelik başarısını artıracağı ve düşük olasılığını azaltacağını göstermekte (Bakınız). Eğer uygun bir tedavi protokolü devreye sokulursa, hasar oranlarında yarı yarıya azalma olabilmekte (Bakınız).
Bu yönde bir süredir yaptığımız uygulamalarda spermlerde erken yaşlanma olarak yorumlayabileceğimiz bu tür bozuklukları tespit edebiliyoruz (Bakınız). Sperm erken yaşlanmasını Annexin V bağlanma testi ile tanıyabiliyoruz. Buna neden olan faktörleri de bildiğimize göre, testin patolojik çıkması durumunda böyle erkeklerin tedavisi de mümkün olabilir. Tedavide, spermlerin apopitoza bağlı hasarlanmasını önleyen uygulamalardan fayda görülebilmekte.
Ancak sperm DNA hasarları, gebelik başarısını etkileyen tek faktör değildir. Son yıllarda epigenetik dediğimiz farklı bir mekanizmanın da sperm sağlığını bozabileceği gösterildi (Bakınız). İnfertil çiftlerde erkeğin bu yönde sorgulanması ve etken olan faktörlerin ortaya çıkarılarak giderilmesi oldukça önemlidir. Diğer yandan, tek başına sperme yönelik detoks türü tedavilerin yanı sıra, erkeğin birey olarak ele alınıp tedavi edilmesinin gebelik başarısını daha da artıracağını başka çalışmalarda da görmek mümkün (Bakınız). Özellikle yaşam tarzında yapılacak bazı düzenlemeler bu konuda yardımcı olabilir (Bakınız).
Netice olarak, ister normal sperm çıkışı olsun isterse azoospermi, sperm sağlığı gebelik başarısında son derece önemlidir. Bunda önde gelen bir neden oksidatif stres dediğimiz ve zararlı oksijen metaboltlerinin yol açtığı hasarlardır. Sperm detoks uygulamaları, bu tür hasarlanmaların önüne geçmek için yapılır. Ancak tek başına oksidatif stresi tedavi etmek bazen yeterli olmayabilir. Çünkü olay sadece çevresel faktörlerden kaynaklanmayıp, spermin yapısal kusurları da etkili olabilir. Yaptığımız uygulamalar, hastaların bu yönde ayrıca araştırılmasının daha aydınlatıcı olduğu yönünde.
Prof.Dr. Kaan AYDOS