Özellikle geçtiğimiz yıl içerisinde yapılan çok sayıda bilimsel araştırma, sperm sağlığını bozabilecek ilginç mekanizmaları ortaya çıkarmıştır. İşte 2015 yılında yayınlanan ve Japonya ve İngiltere’den bilimadamlarının yürüttüğü önemli bir çalışma bu konuya dikkat çekmekte.
Çocuğu olmayan erkeklerin büyük kısmında sperm sayısında azalma ve sperm hareketlerinde yavaşlama bulunur. Sayı azalmasına oligozoospermi, hareketlerin bozuk olmasına ise astenozoospermi adını veriyoruz. Yakın zamana kadar böyle erkeklerin çocuklarının olmamasının nedeninin, sadece sperm sayısında azalma ya da hareketindeki bozulma olduğu sanılıyordu. Oysa şimdi biliyoruz ki, asıl sorun sayı ya da harekette değil, sayıdaki azalmaya ya da hareketteki bozulmaya yol açan genetik nedenler. Genlerde böyle bozulmalar olmasına ise “epigenetik değişiklikler” adı verilmekte. Kısacası; sperm değerleri bozuk olan erkeklerde epigenetik mekanizmada bir sorun söz konusu olup, bu da döllenmeyi, embriyo gelişmesini hatta embriyonun sağlığını ciddi derecede etkilemekte. Neticede ya çocuk olmaz ya da çocukta bir takım hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu şekilde bozukluğu olan spermlerle tüp bebek yapılırsa düşük riskinde ve doğacak çocuğun sağlığında bozulma riski de artar. O nedenle, tüp bebek yapmadan önce spermin tedavi edilmesi ve olası bozukluklarının düzeltilmesi, hem gebelik olması hem de dünyaya gelecek çocuğun sağlığı bakımından çok önem taşır.
Epigenetik mekanizma 3 noktada bozulabilir: 1) Genlere metil molekülü bağlanırken; 2) Gen zincirini birarada tutan histon proteinleri düzenlenirken; 3) DNA zincirindeki kırılmaların tamiri sırasında (Buna DNA hasarı diyoruz).
Epigenetik bozulmalar 2 nedenden kaynaklanabilir; ya çevresel faktörler buna neden olmakta ya da spermin yapısında doğuştan gelen bir bozukluk vardır. Tüp bebek de başlı başına bozukluk nedeni olabilir. Özellikle embriyoların içinde beslendiği kültür koşulları, kadının kullandığı ilaç dozları, dondurma işlemi ve embriyoların rahime yerleştirilme zamanı epigenetik bozukluklara neden olabilir. Ama asıl önemli sorun spermdeki değişikliklerdir.
Sağlıklı bir erkekte sperm hücresi gelişirken genlerin peşisıra dizilerek oluşturduğu DNA zincirinde bazı genlerin çalışması susturulur, bazılarının ise çalışmasına izin verilir. Susacak olan genler metil molekülü bağlanarak belirlenir. Buna genomik imprinting, yani işaretlenme denmekte. Eğer susması gereken genler susmaz ve çalışmaya devam ederse doğacak çocukta da tümör, davranış bozuklukları ya da mental bozukluklar gibi ciddi problemler ortaya çıkabilir. Spermdeki genlerin susmamasının nedenleri arasında içinde yaşanılan ortamdaki toksik maddeler, bazı yiyecekler ve ilaçlar sayılabilir. Bu şekilde önemi olan yüzün üzerinde gen tanımlanmıştır. Bu genlerin bozulması embriyonun sağlıklı biçimde gelişmesini engellemekte ya da çocuk doğduktan sonraki ileri dönemlerinde önemli hastalıklara neden olmaktadır. Erişkin erkeklerde rastladığımız birçok davranış bozukluğunun kaynağı, işte bu şekilde ortaya çıkan epigenetik bozulmalardır.
Epigenetik değişikliklerin neden olduğu bu bozulmalara, sperm sayısı ya da hareketi azalmış erkeklerde daha sık rastlıyoruz. Eğer böyle spermlerle tüp bebek yapılırsa Beckwith-Wiedemann, Angelman ve Silver-Russell gibi normalde nadir rastlanılan sendromlarının görülme sıklığı da artmaktadır. Böyle hastalarda hormonal, sinirsel ve yapısal bozukluklar görülür. Gelişme geriliği, bayılma nöbetleri, omurgada eğrilik, yersiz gülme nöbetleri, dengesizlik, uyku bozuklukları, gözde dışarı fırlama, büyük dil, yüzde simetri bozukluğu, aşırı büyüme veya tümör gelişimi ortaya çıkabilir.
Spermin kalitesi bozuldukça, spermde bu şekilde epigenetik bozulma sıklığı da artmakta. Normalde %0.1 olan bozukluk, sperm değerleri bozuk bireylerde %30’a kadar yükselebilmekte. Bunlarda tüp bebeğin başarı oranları da anlamlı biçimde düşer. Epigenetik bozulmalar kendini 3 şekilde gösterir; 1) Sperm değerleri bozulur, 2) Gebelik olmaz, 3) Sperm DNA hasar oranı yükselir.
Epigenetik bozulmaların ana kaynağı, içinde yaşanılan ortamdan gelen toksik maddelerdir. Bu nedenle hava kirliliği zararlıdır şeklinde uyarılar yapılmakta. Bu tür kirlilikler sperm değerlerinde bozulma ve gebelik şansında düşmeyle sonuçlanır. Özellikle erkek fötusta sperm gelişimi anne karnındayken olur. İşte bu sırada hormon içeren besinlere maruz kalan annelerin çocuklarında erişkin çağa geldiklerinde sperm bozukluğu ve infertilite sıklığı artmakta. Sperm tahlilinde lökosit görülmesi ya da kültürde mikroorganizma üremesi de aynı riskleri taşır.
Sperm gelişiminde epigenetik bozulmaya yol açan ve son yıllarda üzerinde durulmaya başlayan bir diğer ilginç husus da strestir. Gerek psikolojik gerekse travmatik stresler, erken çağlardan başlayarak erişkin yaşlarda bile sperm sağlığını bu yolla bozabilir.
Anne karnındayken ya da erken çocukluk dönemlerinde aşırı metil içeren gıdalar ya da yağlı beslenme de epigenetik bozulmalara yol açarak ileride infertilite nedeni olabilir. Çok sayıda deneysel çalışma, diyetin yani beslenmenin sperm sağlığı için önemli bir faktör olduğunu ortaya koymuştur. Gıdalardaki metionin yanında kolin, B12 vitamini ve folik asit de beslenme yoluyla spermi etkileyebilir. Bunların eksiklikleri, zararlı olabilir. Sadece bebeklik döneminde değil, ileri yaşlarda da beslenmeye dikkat edilmelidir. Özellikle gebeliği döneminde annenin yetersiz protein alması, ileride çocukta sperm bozukluğunu bir nedeni olabilir.
Genel olarak bir liste yapılırsa; folik asit, B6 vitamini, virüsler, lökosit, yaşlanma, yiyeceklerdeki zararlılar, hormonal zararlılar ve metil içeren ilaçlar ya da besinler spermde epigenetik bozulmalara yol açarken; büyüme hormonu, metil karşıtı maddeler, kromatin düzenleyiciler ve histon asetilleyicileri gibi kimyasal maddeler koruyucu etkiye sahiptirler.
Sonuç olarak, çevresel faktörler genetik yapısında bozulmaya yol açarak sperm sağlığını ve neticede çocuk olmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Çevresel faktörler kimyasal, fiziksel ya da beslenmeyle ilgilidir. Tüp bebek sırasında uygun olmayan tedavi ve laboratuvar koşulları da son derece önem taşır. Özellikle sperm değerleri bozuk erkekler bu bakımdan risk altındadırlar. Daha anne karnındayken başlayan ve bebeklik döneminde de devam eden gelişim bozuklukları, erkek çocukların erişkin dönemlerinde sperm kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Erişkin yaşlara gelindiğinde bile, sperm ve yumurta bu tür değişikliklere çok açıktır. Her şey sağlıklı da olsa gerek doğal yolla gerekse tüp bebek sırasında embriyo oluşurken bile yukarıda saydığımız faktörler bebeğin üreme sisteminin gelişimini bozabilir ve istenmeyen hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Bu çalışmaların bize gösterdiği en önemli yenilik, hastalıkların ortaya çıkmasında tek faktörün genetik ya da çevresel olmayıp, epigenetik dediğimiz, genler dışındaki faktörlerin de rolü olabileceğidir. Çevresel çoğu zararlı faktörler, sperm, yumurta ve embriyo sağlığını bu yolla bozabilir. Özellikle ileri yaş şahıslar tüp bebekle çocuk sahibi olmaya kalkıştıklarında, bunlara çok dikkat edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması önerilir.
Derleyen: Dr. Kaan AYDOS