Amerikan Üreme Derneği Alt Çalışma Grubu (ASRM) ve Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Derneği, çocuk sahibi olmaya niyetlenen ancak kısırlıkla ilgili herhangi bir sorunu bulunmayan çiftlerde çocuk sahibi olunması konusunda bazı tavsiyelerde bulunmuş ve bunu yazılı olarak yayınlamıştır. Ben de bunun üzerine kişisel bazı tecrübelerimi ilave ederek aşağıda yayınlıyorum.
YAŞ
Çocuk sahibi olmaya niyetlendikten sonraki ilk aylarda gebe kalma şansı daha yüksektir. İlerleyen aylarda bu şans git gide azalır. Gerçekten de, çiftlerin yaklaşık %80’inin ilk 6 ay içerisinde gebe kaldıkları görülmektedir. Dolayısıyla, korunmayı çok fazla uzatmadan çocuk sahibi olmaya çalışmak daha iyi olur. Yaş ilerleyip de, artık çocuk yapalım dendiğinde şansınızın azalacağını aklınızdan çıkarmayın. Hele bir de hastalık çıkıp bunu düzeltmek için zaman gerekirse, yaş daha da ilerleyebilir.
30’lu yaşlarının sonunda gelen bir kadında gebe kalma olasılığı, 20’li yıllardakinden yarı yarıya daha düşüktür.
Kadında 35 yaşından sonra gebelik şansı da azalmaya başlar, menopozda ise tamamen kaybolur. Oysa erkekte 50 yaşına kadar eşini gebe bırakma potansiyeli değişmez. Ancak ilerleyen yaşla birlikte sperm değerlerinde bir miktar bozulma görülebilir. Ama erkek, potansiyel olarak her yaşta eşini gebe bırakabilir.
İnfertilite ya da kısırlık demek için, düzgün bir cinsel birlikteliğe sahip çiftlerde doğum koruyucu herhangi bir önlem almaksınız 1 yılı geçmesine rağmen çocuk olmaması gerekir. Eğer tıbbi hikayesi ve muayene bulguları aksi bir durum göstermiyorsa, bu bir yıl içerisinde bir tedavi de gerekmez. Ancak, 35 yaşını geçmiş kadınlarda 6 ay beklemek yeterlidir, çünkü yaş ilerledikçe gebe kalma potansiyelleri de azalacaktır.
Kısacası, kadın 35 yaşın altındaysa çocuk olsun diye 1 yıl, 35’in üzerindeyse 6 ay denemek yeterli, olmuyorsa daha fazla gecikmeden bir uzmana başvurulması uygun olur.
İLİŞKİ SIKLIĞI
5 günden fazla sperm çıkarmadan yapılan cinsel perhizlerde spermin kalitesi bozulmaya başlar. Oysa günaşırı sperm çıkarılsa bile sperm sayısı bozulmaz. Sık meni çıkarılmasının çocuk olma şansını azaltacağı yönünde yanlış bir inanış vardır. Bir erkek her gün de meni çıkarsa, sperm değerlerinde bir değişiklik olmaz. Tam tersine, her gün meni çıkaran erkeklerde sperm sayısı ve hareketi en yüksek düzeye ulaşır. Meni çıkarılma sıklığının sperm morfolojisine, yani şekline bir etkisi olmaz. Yine de 10 günü geçen beklemelerde sperm parametrelerinin hepsinde bir bozulma başlar.
Buna göre, cinsel ilişkiye girme sıklığı da, spermin kalitesini etkilediği için önemlidir. Her gün ya da bir gün arayla cinsel ilişkiye girilmesi en yüksek gebelik şansını verir. Bu şekilde ilişkiye giren çiftlerin yaklaşık üçte biri, o ilişki sonrasında gebe kalabilmektedir (%33 ila %37). Oysa ilişki sıklığı haftada sadece bir güne düşerse, bu şans yarı yarıya azalır (%15).
Ancak burada çok önemli bir husus da, sık ilişkiye girme mecburiyetinin getirdiği strestir. Stres de cinsel arzuyu, tatmini ve ilişki sayısını azaltır. Hele yumurtlama günlerini hesaplayıp tam bu günlerde sık ilişkiye girme telaşı da eklenince, stres daha da artar.
Netice olarak, her gün ya da bir gün atlayarak ilişkiye girilmesi, çocuk olması bakımından ideal olanıdır. Ancak yine de unutulmamalıdır ki, en ideal ilişki sıklığı, çiftlerin kendi alışkanlıklarına göre yaptıkları düzenleme olacaktır.
İLİŞKİYE GİRME GÜNLERİ
En uygun ilişki zamanı, kadında yumurtlamanın olacağı günden önceki 6 günlük süredir. Bu süre içerisinde gerek sperm gerekse yumurta canlılığını en üst düzeyde korur. Yine de en ideal olanı, kadının adet döngü süresine ve yumurtlama kitleri ile yapılan hesaplamalara bakmak olacaktır.
Eğer yumurtlama gününden önceki 3 gün içerisinde ilişkiye girilirse, bu gebelik olasılığını en üst düzeye çıkarır. Oysa 2 gün hatta bir gün öncesinde girilmişse, bu daha da yüksek şans kazandırır. Yumurtlamadan sonraki her geçen günde bu şans gittikçe azalır. Bunun için strese girmeye gerek yok; yumurtlamadan önceki 3-6 gün içerisinde bir kez ilişkiye girilmiş olması, yeterlidir. Örneğin, adetin başlamasından sonraki 8. günde ilişkiye girilirse, gebelik olasılığı %3 iken, 12. günde girilmesi durumunda %10 olur. 21. güne gelindiğinde ise %2’nin de altına düşer. Bu olasılıklar, ilişki sıklığı arttıkça daha da yükselir.
Netice olarak, kadında adetinin bittiği günden itibaren, yumurtlamanın olduğu güne kadar sık aralıklarla düzenli olarak cinsel ilişkiye girilmesi önerilir. Daha da kesin bir zamanlama yapmak için cinsel ilişki kadında tam yumurtlama gününe denk getirilmelidir. Kadınlarda yumurtlama, bir sonraki adet başlangıç gününden 14 gün geriye sayılarak hesaplanabilir. Örneğin 16 Haziranda adeti başlayacak bir kadında yumurtlama, 1 Hazirana denk gelir. İlişki de bu gün ya da birkaç gün öncesinde yapılmalıdır.
YUMURTLAMA ZAMANININ TAYİN EDİLMESİ
Hangi gün gebe kalma şansının en yüksek olduğu, kadından kadına değişir. Yine de gebe kalma şansının en yüksek olduğu zaman aralığını bilmek ve cinsel ilişki sıklığını da buna uydurmak çok önemlidir. İşte buna yönelik olarak yumurtlama zamanını gösteren bazı metodlar geliştirilmiştir.
Vajene parmak sokularak alınan sıvının kıvamı, yumurtlama zamanı hakkında fikir verebilir. Buna servikal mukus testi denilmektedir. Ne kadar berrak, kaygan ve elastik ise, yumurtlama zamanı da o kadar yakın demektir. Bu sıvının miktarı, östrojendeki yükselişe bağlı olarak artar. Servikal ya da vajinal sıvı yumurtlamadan 5-6 gün önce artmaya başlar ve 2-3 gün kaldığında en fazla miktarına erişir. En fazla çıktığı gün girilen ilişkilerde gebelik şansı %40’a yaklaşırken (%38), bunun bir gün önce ya da sonrasında bu oran %15’lere kadar düşer.
Servikal sıvının artışı, vücut ısısı ile çok yakın ilişki gösterir. Kadınlar, yumurtlama gününde vücut ısılarının bir miktar arttığını hisseder. Vücut ısısındaki artışı derece ile ölçerek takip etmek mümkündür. Servikal mukusu muayene etmek ve vücut ısısını ölçmek, yumurtlama günlerini hesaplamadan daha etkili bir yoldur.
Bir de yumurtlama zamanını gösteren kitler vardır. Bu kitler idrardaki LH hormonunun yükselmesini saptar. Çünkü LH yükseldiği zaman yumurtlama olacaktır. Ancak yumurtlama, kitin gösterdiği LH yükselmesini takiben 2 gün içerisinde olur. Bu nedenle, sonuca bakarak yumurtlama zamanını kesin olarak tayin etmek her zaman mümkün olmayabilir. Ayrıca, olguların %7’sinde yanlış pozitif sonuç da verdiği gösterilmiştir.
CİNSEL İLİŞKİ DÜZENİ
Cinsel ilişkinin ardından sırtüstü bir süre yatmanın, vajenden sperm akışını artırarak gebelik şansını yükselteceği inancının bilimsel bir dayanağı yoktur. Vajende arka forniks denilen aralığa bırakılan spermler, 15 dakika içerisinde Fallop tüplerine ulaşmış olurlar. Zaten sperm Fallop tüplerinde depolanmayıp, daha sonra ucundan dışarı, karın boşluğuna atılacaktır, yani daha uzun süre yatıp beklemek boşuna olur.
Kadında yumurtlama günlerine yaklaştıkça, spermin taşınması da hızlanır. Bu günlerde ilişki ile vajene bırakılan spermler 2 dakika içerisinde, yumurta ile birleşeceği Fallop tüplerine ulaşmaktadır. Kadında gelişmekte olan yumurta hangi tarafta ise, spermler de o taraf yumurtaya doğru hareket ederler. Hatta yumurta büyüdükçe, spermlerin yumurtaya ilerleme hızları da artar. İlişki sırasında orgazm ile birlikte spermlerin vajenden rahim içerisine ve oradan da Fallop tüplerine hareketlerinin daha da arttığı gösterilmiştir.
Cinsel ilişki sırasında kadın ve erkeğin alacağı pozisyonların döllenme şansını artırıcı bir etkisi olmaz. Hangi pozisyonda ilişkiye girilirse girilsin, dakikalar içerisinde spermler rahim içinde servikal kanala ulaşmış olurlar. Her ne kadar kadının orgazm olması sperm taşınmasını hızlandırırsa da, bunun döllenme şansını artırdığına yönelik bir bulgu yoktur. Ayrıca, bazılarının inandığının aksine, özel ilişki pozisyonları ile çocuğun cinsiyeti arasında da hiçbir ilişki bulunmaz.
İlişkiyi kolaylaştırmak için kullanılan kayganlaştırıcılar spermin canlılığını bozabilir. Özellikle tükürük ve zeytinyağının çok az miktarları bile spermlerin büyük kısmını öldürmeye yeterli olur. Bununla birlikte piyasada satılan bazı kayganlaştırıcıların bu şekilde zararları bulunmamaktadır. Bunları alırken dikkatli seçmek gerekir. Eğer kullanılacaksa, lubrikan olarak içerisinde mineral oil, kanola yağı ya da hydroxyethylcellulose bulunanlar tercih edilmelidir. Bu amaçla hazırlanmış Pre-seed en fazla önerilenler arasındadır.
DİYET VE YAŞAM TARZI
Çok zayıf ya da aşırı şişmanlık kadında doğurganlığı olumsuz etkiler. Yumurtlama düzensizliği olan bir kadında yaşam tarzını düzeltmek doğurganlığını artırırsa da, beslenme şekillerinin etkisi net değildir. Örneğin vejetaryen diyet, düşük yağlı diyet, vitaminden zengin diyet, antioksidanlar ya da bitkisel ürünlerin doğurganlığı artırdığına ya da çocukta cinsiyet belirlemeye yaradığına dair hiçbir kanıt yoktur. Oysa aşırı miktarda deniz ürünleri tüketenlerde kanda cıva miktarının yükseldiği ve aynı zamanda bunlarda doğurganlık oranlarının düştüğü gösterilmiştir. Ortak bir fikir birliği olmamakla birlikte nöral tüp anomalilerini önlemek için günde en az 400 mikrogram folik asit desteği alınması da önerilmekte.
SİGARA
Kadında sigara ciddi derecede doğurganlığı bozar. Yaklaşık 20 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırma, sigara içenlerde kısırlık riskinin 1,6 kat arttığını ortaya koymuştur. Bunlarda yumurta sayısı da hızla azalmakta ve içmeyenlere göre 1 ila 4 yıl daha erken menopoza girmektedirler. Aynı zamanda ister doğal yolla gebe kalsınlar ister tüp bebekle, düşük riski de artmar.
Sigara içen erkeklerde sperm değerlerinde de anlamlı düşüş izlenmektedir.
ALKOL
Alkolün kadın doğurganlığı üzerine etkisi tam açıklığa kavuşmamıştır. Alkol tüketiminin zararlı olduğunu gösteren çalışmaların yanı sıra, üremeye faydası olduğu yönünde de sonuçlar vardır. 7 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırma, günde 2 ölçü alkol alan kadınlarda kısırlık gelişmesinin 1,5 kat; günde birden az ölçü tüketenlerde ise 0,6 kat azaldığı gösterilmiştir. Ancak bunun tam aksi yayınlar da mevcuttur.
Gebe kalmaya niyetlenen kadınlarda günde 2 ölçüden (yaklaşık 20 gram etanol) fazla alkol alımından kaçınılması gerektiği önerilmekte. Bunun yanı sıra, gebelikte kesinlikle alkol alınmamalı, çünkü alkolün fetüs gelişimine zararlı olduğu çok açık biçimde ortaya konmuştur. Erkekte ise aşırıya kaçılmadıkça sperm sayı, motilite ve morfoloji değerleri üzerine etkisi gösterilmemiştir. Ama sperm DNA hasarlarında ciddi bozulma yaptığı da kesindir.
KAHVE
Kadınlarda aşırı kahve tüketimi doğurganlığı azaltır. Burada kastedilen günde 5 fincanın üzerinde kahve içilmesidir; yani 500 mg’dan fazla. Gebelik de ise, günde 2-3 fincandan fazlası düşük riskini artırmaya yetmekte, ancak sakat doğum riskini artırmamakta.
Binin üzerinde kadında yapılan bir araştırmada günde en az 3 fincan kafeinsiz kahve içen kadınlarla yine aynı miktar ama normal kahve içenler karşılaştırılmış ve gebe kalma yaşı ile çocuğun ölçümleri bakımından aralarında bir fark bulunamamış. Genel olarak değerlendirildiğinde, ister gebe kalmaya niyetlenildiğinde isterse gebelik sırasında aşırıya kaçmadan, yani günde 1 ya da 2 fincanı geçmeyecek şekilde tüketilmesinin gebe kalmayı ya da gebelik gidişini olumsuz etkilemeyeceği de belirtilmekte.
DİĞERLERİ
Bağımlılık yapan maddeler kesinlikle kadında doğurganlığı bozar. Benzer etkiler erkekte de geçerlidir.
Kadında sauna gibi sıcak banyolar doğurganlığı etkilemez, aksine normal giden gebeliklerde güvenli olduğu da belirtilmekte. Erkekte bu gibi sıcak uygulamalar önerilmez. Çünkü sperm üretiminin sağlıklı olması için testislerin vücut ısısından daha düşük ısıda kalması gerekmektedir.
İçinde yaşanılan ortamdaki zararlı maddeler yani çevresel kirlilikler kısırlık için birer potansiyel nedendir. Kuru temizlemede ya da matbaa endüstrisinde çalışan kadınlarda gebe kalma oranları düşer. Erkekte de ağır metallerin spermi bozduğu gösterilmiştir. Tarım alanında çalışanlarda böcek ilaçlarına maruz kalınması kısırlık yapabilir. Kısacası, mesleklerle kısırlık arasında anlamlı bir ilişki vardır. Örneğin, kurşun ya da mikrodalga maruziyetinden mümkün olduğunca kaçınılması önerilir.
Mağazalarda reçetesiz satılan, doktor kontrolü olmaksızın alınan ilaçların aşırı kullanılması da zararlı olabilir. Buna dikkat edilmelidir.
ÖZET
- Kadında yumurtlama gününden önceki 6 günlük aralık gebe kalınması için en ideal günlerdir. Bu günlerde servikal mukusta karakteristik değişiklikler olur.
- Bu günlerde her gün ya da günaşırı sıklıkta cinsel ilişkiye girilmesi gebelik şansını en üst düzeye çıkarır. Ancak daha az sıklıkta, örneğin haftada 2 ya da 3 kez ilişkiye girilmesi de benzer neticeleri vermekte.
- Cinsel ilişki sırasında belli pozisyonların uygulanması ya da sonrasında sırtüstü yatılması gebe kalmayı artırmaz.
- Seyrek ilişkiye giren çiftlerin yumurtlama gününü gösteren testler kullanması faydalı olur.
- Aşırı alkol (günde 1-2 ölçünün üzerinde) ya da kahve tüketimi doğurganlığı olumsuz etkileyebilir.
- Kadında yaş ilerledikçe, gebe kalmak için geçen süre de artar. Eğer kadın 35 yaşın üzerindeyse ve 6 ay geçmesine rağmen gebe kalmamışsa, çiftin doktora müracaat etmesi önerilir.
- Düzgün adet gören bir kadında yumurtlamadan hemen önceki dönemde her gün ya da günaşırı cinsel ilişkiye girilmesi gebe kalma şansın en üst düzeye çıkarır.
- Gebe kalmaya niyetlenen çiftlerin sigarayı bırakması, günde 2 ölçünün üzerinde alkol almaması, alışkanlık yapan ilaçlar ve vajinal kayganlaştırıcılar kullanmaması çok önemlidir.
Kadında üremeyi etkileyecek yaşam tarzı | Çocuk sahibi olma üzerine etkisi |
Obezite (Vücut Kütle İndeksi; BMI >35) | Gebe kalma süresini iki kat uzatır |
Aşırı zayıflık | Gebe kalma süresini 4 kat uzatır |
Sigara | Kısırlık oranını %60 artırır |
Alkol (günde 2 ölçünün üzerinde) | Kısırlık oranını %60 artırır |
Kafein (günde 250 mg’ın üzerinde) | Gebelik oranını %45 azaltır |
Alışkanlık yapıcı ilaçlar | Kısırlık oranını %70 artırır |
Çevresel toksinler, çözücüler | Kısırlık oranını %40 artırır |
Kaynak: Fertility and Sterility® Vol. 100, No. 3, September 2013
Resim: http://www.dreamstime.com/chairoplane-4-free-stock-images-imagefree253669
Derleyen: Prof.Dr. Kaan AYDOS