Beslenme alışkanlığınızda yapacağınız bazı ufak değişikliklerle sperm kalitenizi de artırabilirsiniz. Üreme söz konusu olunca beslenme ayrı bir önem kazanır. Çünkü hormonların yapı taşları yediklerimizle gelir. Spermleri serbest radikallerden koruyacak antioksidanları da yediklerimizden alırız. Her ne kadar yiyeceklerin üreme sağlığı üzerine olumlu etkileri varsa da, bazı besinler ve kimyasal katkı maddeleri de üremeyi bozucu etkiye sahiptirler.
Besinler vücudun beslenmesi ve gelişmesi için gereklidir. Vücudun kendini onarması ve gelişmesi yeterli beslenme ve bir o kadar da sağlıksız yiyeceklerden uzak durmayla yakın ilişkilidir. Sperm sağlığı ve sperm-yumurta birleşmesinde bu ayrı bir önem kazanır. Vücutta hücrelerimiz sürekli olarak ölür ve yenileri ile yer değiştirir. Yeni hücrelerin yapıtaşlarının tek kaynağı da yine her öğünde tükettiğiniz besinlerle gelir. İşte, sağlıklı üreme diyeti de güçlü bir vücudu desteklemeye ve kendini yenileyerek daha sağlıklı hücreler yapmasını sağlamaya yarar. Sağlıklı üreme diyetinin size getireceği yararları şunlardır:
- Serbest radikallerin vereceği zararlardan spermlerinizi korumak için gerekli antioksidanları, vitamin ve mineralleri sağlar.
- Hormon yapımı ve çalışması için gerekli olan yağları sağlayarak vücudu destekler.
- İdeal sağlığa erişmek için bol miktarda vitamin, mineral, antioksidan ve diğer maddeleri sağlar.
- Serbest radikallerin sperm DNA’sını hasarlamasını önler, hücreleri DNA hasarından korur.
- Üreme sisteminin sağlıklı biçimde çalışmasını destekler.
- Enerji ve canlılık verir.
Sağlıklı bir üreme için aşağıdaki besinleri özellikle tüketmenizde fayda var:
Yumurta: D vitamini, B12 ve protein kaynağıdır. Organik kümes ortamında yetişmiş tavuklardan gelen taze ve koyu turuncu renkli sarısı olan yumurtaları tercih edin. Bunun için fazladan harcama yapmaya değer çünkü yapay şartlarda üretilen fabrika yumurtalarına göre daha kaliteli besin ögelerine sahiptir. Bunları organik ürün mağazalarında, pazar yerlerinde ya da komşunuzdan bulabilirsiniz.
Fındık, Tohum ve Çekirdekler: Omega 3, çinko, E vitamini ve protein kaynağıdır. Esansiyel yağ asitleri ve çinko ısıya karşı dayanıksız olup, ısıtıldıklarında parçalandıkları için, taze, çiğ fındık ve çekirdek yiyin. Bunlar arasında ceviz, kenevir tohumu, Chia çekirdeği, kabak çekirdeği, susam, ay çekirdeği, badem en zengin içeriğe sahip olanlardır.
Organik beslenen hayvan etleri: Omega 3, demir, B12 vitamini ve protein kaynağıdır. Özellikle doğa
şartlarında, çayırlıkta taze ot yiyen hayvan etleri tercih edilmelidir. Bu etlerin yağ içerikleri de daha düşük olur. Hayvanlar kendi doğal ortamlarında beslendikleri için, etlerinin besin değeri de oldukça yüksektir. Antibiyotik ve hormon kullanılmadan beslendikleri için, etlerinin tüketilmesi sırasında bunlara ait yan etkiler de ortaya çıkmaz. Yapay ortamda genetiği değiştirilmiş (GDO) mısır ile beslenen hayvanların etleri ise yağlı olur ve besin öğesi daha düşüktür. Bunların besinleri içine katılan hormon ve antibiyotiklerin üreme üzerine olumsuz etkileri olabilir. Üstelik GDO’lu ürünlerin fertiliteyi bozucu etkileri de bilinmektedir.
Koyu yapraklı sebzeler: Demir, folik asit, B6 vitamini ve E vitamini kaynağıdır. Bu sebzeler özellikle üreme için gerekli olan mineral, antioksidanlar ve vitaminlerden zengindir. Bunlara örnek olarak ıspanak, karalahana, pazı sayılabilir.
Meyveler: C vitamini, flavanoidler, antioksidanlar içerir. Özellikle erik, nar, üzüm, yaban mersini ve çilek antioksidan bakımından çok zengindir. Antioksidan özellik ısı ile kaybolacağı için meyvelerin olgunlaşmış ve taze olmasına dikkat etmeli, çiğ yenmelidir.
Renkli sebzeler: B6 vitamini ve C vitamini içerirler. Bir sebzenin rengini, içeriğindeki besin maddeleri verir.
Dolayısıyla rengine bakarak ne fayda sağlayacağını da anlayabiliriz. Örneğin kırmızı veya yeşil sebzeler C vitamininden zengindir. Turuncu olanlar ise A vitamininden. Beyaz olanları ise sülfür içerir. Bu nedenle değişik renkteki her sebzeden yenilmesi önerilir. Bunları salata şeklinde ya da taze sebze suyu olarak alabilirsiniz.
Balık ve deniz ürünleri: D vitamini, omega 3, çinko, selenyum, B12 vitamini ve ko-enzim Q içerirler. Balık ya da midye ve istiridye gibi kabuklu deniz hayvanları en yoğun içerikli besin maddelerine sahip yiyeceklerdir. Balıkta; dışarıdan alınması zorunlu yağ asitleri, D vitamini, çinko, B12 vitamini, selenyum ve ko-enzim Q’dan bol miktarda bulunur. Balıktaki bazı besin maddeleri ısıtılınca kaybolur. Bu nedenle hazırlarken buna dikkat edilmelidir. Ya soğuk deniz balıkları tercih edilmeli ya da Morina balığı karaciğerinden elde edilen balıkyağı takviyesi alınmalıdır. Üretim balıklarından uzak durun çünkü bunlarda omega 3 yeteri kadar yoktur ve antibiyotikle beslenmiş olabilirler.
Karaciğer: D vitamini, çinko, selenyum, demir, folik asit, B12 vitamini ve ko-enzim Q içerir. Çoğu ailede karaciğer fazla tüketilen bir ürün değildir. Karaciğer, besinleri en yoğun biçimde içeren ürünlerden biridir. D vitamini, çinko, demir, folik asit ve B12 bakımından çok verimlidir. 100 gram karaciğer günlük folik asit ihtiyacının %200’ünü karşılamaya yeter. Karaciğer alırken, doğal ortamında beslenmiş hayvanlardan gelmiş olmasına dikkat edin.
Mercimek, fasulye, nohut ve diğer baklagiller: Demir ve folik asitten zengindirler. Bunlar besin değeri çok yüksek ürünlerdir. Mercimek, bütün yiyecekler arasında demir ve folik asit değeri en yüksek ikinci besin maddesidir. Bir kâse pişirilmiş mercimek, günlük folik asit ihtiyacınızın %90’ını sağlar. Diğer baklagiller de hemen hemen aynı değerdedirler.
Taze süt: D vitamini, B12 ve çinko içerir. Taze günlük süt bu besinlerden çok zengindir. Ancak bir de pastörize edilmemiş süt tüketimi söz konusudur. Bunlar pastörizasyon işlemine ve homojenizasyona girmediği için önemli ve bozulmaya hassas besin ögelerini de bol miktarda içermeye devam edeceklerdir. Ancak bir takım mikroorganizmaları ya da diğer istenmeyen maddeleri olduğu gibi taşıyacağına da dikkat çekilmekte. Ancak, antibiyotik ve hormon almamış, doğal ortamında taze ot ile beslenen hayvanların günlük taze sütleri uygun şekilde hazırlanarak tüketilebilirler. Hazımsızlığı ya da allerjisi olanlarla kadınlarda endometriyozis varlığında süt ve süt ürünlerinden kaçınılmalıdır.
Tahıllar: Son derece yararlıdır. Ancak glüten intoleransı ya da allerji gibi durumlara dikkat edilmeli. Pirinç, karabuğday, vb. tahıllar çok önemlidir.
Şeker, pastörize meyve suları, kahve, kafein, soya ve soya ürünleri, GDO (genetiği değiştirilmiş besinler), yağı alınmış ürünler.
Pastörize edilmiş meyve suları yoğun şeker içerirler. Bu da kan şekerinde ani değişikliklere yol açarak bağışıklık sistemini ve hormonal dengeyi bozabilir. Rafineri edilmiş ve yapay şekerlerden de kaçınmak gerekir. Bunarın yerine bal, stevia ve akçaağaç şurubu kullanılabilir.
Soya, östrojen benzeri maddeler içerir. Bu nedenle hormonal dengenizi olumsuz yönde etkileyebilir. Soya ve soya içeren ürünlerden uzak durun.
Özellikle tam yağlı ürünler tüketmenin, üreme sistemine faydası vardır. Yağın alınması sırsında ürün bir takım işlemlerden geçer ve şeker oranı artar. Fertilite üzerine tam yağlı ürünlerin, yağı azaltılmış olanlardan daha faydalı olduğu bildirilmiştir. Diğer yandan, yağ vücudumuzda üremeyle ilgili hormon yapımında da kullanılır.
Beslenme Önerileri
Bol miktarda organik sebze ve meyve yiyin. Bunların besin değerleri çok daha yüksektir. Besinlerin üzerindeki pestisit kalıntıları hormon dengesini ciddi ölçüde bozar.
Doğal ortamda organik otla beslenmiş hayvanlardan elde edilmiş tam yağlı, taze süt için. Organik olmayan ürünlerin içindeki antibiyotik ve hormonlar östrojeni artırarak, sperm yapımını bozabilir.
Soğuk deniz balıklarını tercih edin. Balık, vücut için alınması zorunlu yağ asitleri (omega 3) içermesi nedeniyle son derece önemlidir. Ayrıca içeriğindeki A vitamininin, sperm kök hücresinin olgun sperme gelişmesinde rol oynadığı ortaya konmuştur. Sarı yüzgeçli Orkinos (ahi ton balığı ya da koca göz), kılıç balığı, Şili deniz levreği gibi derin denizlerde yaşayan balıklar aşırı cıva içerdikleri için bunlardan sakının. Alaska somonu, Morina, halibut (Alaska kalkanı) gibi soğuk deniz balıklarını tercih edin. Ayrıca, üretim yerine doğal ortamında yetişmiş deniz somonu daha sağlıklıdır. Üretim balıklarda antibiyotik ve toksik gıda boyaları olabilir.
Organik şartlarda, doğal çayırlıklarda otla beslenmiş hayvanların etini tüketin. Konvansiyonel yöntemlerle yetiştirilen sığır etinde antibiyotik ve hormon bulunabilir ki bu da vücutta östrojeni artırır. Çayırda otlatılarak yetiştirilen hayvanların etleri dışarıdan alınması gereken yağ asitleri bakımından çok zengin olup, doymuş yağ oranları çok düşüktür. Ayrıca zengin bir protein kaynağıdırlar.
Organik tavuk yiyin. Kırmızı ette olduğu gibi, konvansiyonel yöntemlerle yetiştirilen tavukların etleri de antibiyotik ve hormon ile doludur. Bunlar normal hormon dengesini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, doğal ortamında yetiştirilmiş, organik tavuk almaya özen gösterin.
Doğal, tam tahıllı ürünler tüketin. Tam tahılda lif, önemli vitaminler ve bağışıklık sistemini uyaran maddeler vardır. Lifler, vücuttan fazla hormonların uzaklaştırılmasına ve kan şekerinin dengede kalmasına katkısı olur. Beyaz ekmek, irmik unundan yapılmış makarna ve beyaz pirinç gibi işlem görmüş, rafine edilmiş tahıllardan yapılmış beyaz yiyeceklerden kaçının. Bunların yerine tam buğday ve tahıllar ile bunlardan yapılmış yiyecekleri, esmer pirinç ve kinoayı tercih edin.
Her öğününüzde bol lifli yiyecekler bulunsun. Lifli ürünlerin hem hormonal dengenin korunmasına hem de kan şekerinin düzenlenmesine ve bağışıklık sisteminin uyarılmasına katkısı vardır. Bu amaçla meyve ve sebzeler, karalahana, pazı, ıspanak gibi koyu renkli geniş yapraklı yeşillikler ve baklagilleri bol tüketmeye gayret edin.
Soya ve soya ürünleri östrojen benzeri etki gösterir. Bu nedenle erkekte sperm üretimini ve cinsel fonksiyonları olumsuz etkileyebilir. Bunlardan uzak durun.
Rafine şeker ve meyve sularından sakının. Pastörize edilerek şişelenmiş meyve suları konsantre şeker içereceğinden kan şekerinde ani değişiklikler yaparak bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Keza, rafinerize ya da suni şekerler de kullanılmamalı. Bunların yerine stevia, bal ya da akçaağaç şurubu kullanabilirsiniz.
Temiz ya da filtre edilmiş, bol miktarda su için. Plastik şişelerde beklemiş sulara, plastikten gelen östrojen benzeri maddeler karışarak vücudun hormonal dengesini bozabilir. Cam şişe suları bu bakımdan daha iyidir. Suları filtre etmek, böyle kimyasallardan arındırabilir. Musluk suyuna tarım alanlarından zararlı pestisitler karışabilir, bu nedenle kullanılmamalıdır.
Kaynak: http://natural-fertility-info.com/fertility-diet