HAYAL AMA GERÇEK:
KÖK HÜCRE TEDAVİSİYLE ÇOCUK SAHİBİ OLMAK
Prof. Dr. Kaan Aydos
Çocuk sahibi olamama, evli çiftlerin yaklaşık %15’ini meşgul eden bir sorundur. Eğer ejakulatta sperm hücreleri bulunuyorsa bunların tüp bebek yöntemlerinde kullanılması sonucu ailelerin yaklaşık yarısında gebelik sağlanabilinir. Ancak bir grup olgu var ki, bunların ejakulatlarında sperm bulunamamakta ve TESE ile testislerden cerrahi olarak elde edilen hücreler kullanılarak tüp bebek yapılabilmektedir.
Sorun testislerin çalışmasındaki bir problemden kaynaklanıyorsa 2 önemli durum söz konusu olabilir: 1) germ hücreleri gelişimlerinin bir evresinde duraklamışlardır; ya da 2) hiç germ hücresi gelişmemeiştir (Sertoli cell only sendromu veya germinal aplazi). Her ne kadar bunlarda da TESE ile ameliyat sonrası sağlıklı hücre elde edilebilmekteyse de, önemli bir kısım erkeğin bu şansı da olmamaktadır. İşte günümüz tıbbı artık böyle komplike olguların tedavisine yönelik araştırmalar içerisine girmiştir. Kök hücre tekniği bu araştırmalarda önemli bir yer tutar.
Kök hücreler vücutta bulunan organları oluşturan temel hücrelerdir. Embriyonun gelişimi sırasında aktif halde çoğalarak, hedef edindikleri dokuları ve bunlardan da organları yaparlar. Doğumdan sonra da bazı hastalık durumlarında, ya da ihtiyaç ortaya çıktığında tekrar aktifleşerek çoğalmaya ve bozulmuş dokunun yenilenmesine çalışırlar. Örneğin kan hücrelerinde azalma gelişirse, kök hücresi çoğalarak, eksik hücreleri tamamlamaya uğraşır. Kök hücresinin kaynağı kemik iliğidir. Buradan çıkan hücreler periferik kana karışarak, ilgili dokuya ulaşırlar ve burada görevlerini yerine getirirler.
Eğer bu kök hücreleri elde edebilirsek, hasarlı olan organın içerisine vererek, sağlıklı hücrelerin oluşmasını ve dolayısıyla bozulmuş fonksiyonunu tedavi etmiş de olabiliriz!. Günümüzde kök hücreler kullanılarak tedavileri sağlanmış organlar kalp kası (kardiyomiyositler), karaciğer dokusu (hepatositler), kemik dokusu (osteositler) ve sinir dokusudur (glial hücreler ve nöronlar).
Yakın tarihe kadar bu kök hücrelerin sadece ilgili organ içerisinde bulundukları bilinmekteydi. Oysa artık kemik iliğinde bulunan kök hücrelerinin de buradan kalkarak değişik organlara gittikleri ve o organa ait hücreler haline dönüşerek çoğaldıkları anlaşılmıştır!.
Kök hücreler 1) erişkinlerde kemik iliğinden; 2) embriyo hücrelerinden; ve 3) kordon kanından (umblikal kord) elde edilebilirler . Bunlarda sorun, başkasının kök hücrelerinin kullanılması durumunda vücudun bu hücreleri reddetmesidir. Bu nedenle kişinin kendi kök hücrelerinin kullanılması daha geçerlidir. Örneğin çocuk doğduğunda göbek kanı alınır ve içerisindeki kök hücreler ayrıştırılarak saklanırsa, çocuk erişkin yaşa geldiğinde bu hücreleri kullanılarak bazı hastalıkları tedavi edilebilir. Ya da, kendi kemik iliğinden alınan kök hücreler sorun çıkarmadan kullanılabilir.
İşte bu yeni teknolojinin kısırlık tedavisinde de kullanılması cazip bir yaklaşım olarak görülmektedir. Erkeklerde üreme hücrelerinin kök hücreleri testislerde bulunan spermatogoniumlar’dır. Spermatogoniumlar fötus daha ilk ayında iken oluşur ve testislerde yerlerini alırlar ve doğumdan sonra da çoğalmalarına devam ederler. Eğer çoğalmalarını engelleyen bir durum söz konusuysa, kısırlık ortaya çıkar. Yukarıda bahsedilen germinal aplazi ya da maturasyon duraklaması durumlarında böyle bir sorun mevcut olabilir.
İşte, çoğalma yeteneğini kaybetmiş bu kök spermatogoniumları acaba tedavi edebilirmiyiz? Yakın zamanda yapılan deneysel çalışmalar bunun mümkün olabileceği yönünde sinyaller vermektedir.
Buradan yola çıkan araştırıcılar, infertil erkeğin testis dokusundan bir parça alarak içerisinden kök spermatogoniumların elde edilebileceğini ortaya koymuşlardır. Acaba bu hücreleri bir başka canlının testislerine nakledersek, yeniden çoğalmalarını sağlayabilirmiyiz? Eğer bunu başarabilirsek, diğer canlıda çoğalan bu yeni üreme hücrelerini alıp, tüp bebek yöntemlerinde kullanıp çocuk yapmak da mümkün olabilir! Her ne kadar böyle bir senaryo insanda henüz başarılmış değilse de, bazı çalışmalar bunu destekler sonuçlar vermiştir.
2000 yılında, kök üreme hücreleri olan spermatogoniumların çoğalmasındaki sorunun aslında hücrenin kendinde olmayıp, bunları destekleyen civar hücrelere ait olduğunu ortaya koymuştur.
Bu destek hücreleri (Sertoli hücreleri) genetik olarak bozuk hayvanlarda, üreme kapasiteleri olmayan spermatogoniumların, sağlıklı hayvanlara nakledilmeleri durumunda (taşıyıcı baba!) normal çoğalmalarını başarabildikleri ve hatta bunlardan yavru bile doğabildiği gösterilmiştir. Bu önemli bir sonuçdu, çünkü ilk defa kısır bir canlıda, önceden çoğalmalarının mümkün olmadığına inanılan hücrelerinin aslında çoğalabilecekleri ve yavru yapabileceği gösterilmişti. Şimdi sıra bunun farklı hayvanlar arasında da mümkün olup olmadığının gösterilmesine gelmişti. Çünkü bizim için önemli olan, insanda tedavinin başarılmasıdır.
Bu amaçla tavşanın testislerinden kök spermatogoniumlar alınmış ve bir farenin testisi içerisine nakladilmişlerdir. Gerçekten de, fare testisi içerisinde tavşana ait üreme hücreleri çoğalmış ve bu hücreler alınarak tüp bebek yöntemleriyle bir diğer dişi tavşanın yumurtası ile çiftleştirildiğinde sağlıklı tavşan yavrusu doğurtulabilmiştir. Demek ki değişik türde hayvanlar arasında üreme hücreleri nakli mümkündür! Pekiyi, insan üreme hücreleri de diğer hayvan türlerine ait testis içerisinde çoğalabilir mi?
Bunu araştırmak için, 2002 yılında insan testisinden alınan kök üreme hücreleri fare testisine nakledilmiş. Gerçekten de fare testisi içerisinde bu kök hücreler bir süre çoğalmaktaydı. Her ne kadar çoğalan bu hücreler olgun spermatozoa haline geçmemiş olsalar da, teknikte kaydedilecek ilerlemelerle bunun başarılabileceği kanısı edinilmektedir.
2003 yılında yapılan bir çalışma kısır erkeklerin tedavlerinde yeni bir ümit ışığı göstermiştir: İnsanda üreme hücreleri vücutta bulunan diğer kök hücrelerle benzer özellikler taşımaktaydı. Bunun anlamı, kemik iliği kaynaklı kök hücrelerinin de testis içerisine nakladilmeleriyle, üreme hücreleri halide farklılaşabilmeleri mümkün olabilir! Her ne kadar embriyondan alınan hücreler erişkin testislerine nakledildiklerinde üreme hücreleri halinde farklılaşarak çoğalabilmişlerse de, bu çoğalma kontrolsüz bir yönde gelişmiştir. Araştırıcılar bunu, embriyoner kök hücrenin her yönde farklılaşabilme özelliğinde olmasına bağlamaktadırlar. Eğer spermatogonium yapma kapasitesine daha yakın kök hücreler kullanılırsa, belki kontrollü biçimde sperm hücresi elde etmek mümkün olablecektir. Bunu başarmak henüz sadece hayal edilmekteyse de, çalışmalar hızla ilerlemekte ve yakın bir tarihte sevindirici haberler alınabileceği söylenilebilir. Unutulmamalı ki, günümüz tıbbındaki baş döndürücü gelişmeler, “hayal ediyorsak bunun gerçekleşmesi de olasıdır” kanısını rahatlıkla söyletmektedir.